Kuzey Kıbrıs'ta rejim değişiyor! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Kuzey Kıbrıs’ta rejim değişiyor!

Mahmut KanberMahmut Kanber

Olaylara ve konulara yaklaşımların farklılıkları sonucu değiştirmeyeceği gibi bazı zamanlarda sonucu desteklediği de görülmektedir. Bu çerçevede ülkemizde yaşananlar  problemlerin sığdırılmaya çalışıldığı çerçeve daha dar pencereden  konuların değerlendirilmesi büyük resmin dışında tek tek değerlendirilmesi meselenin ciddiyetinden uzak bir yaklaşım olduğunu düşünmekteyim.

Annan planı sonrası batıda yer alacağını düşünen ve bu çerçevede politikalar geliştiren sürecin bu yönde gitmesini destekleyen Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politikası batı ile ilişkilerini değişmesinden Kuzey Kıbrıs Kürk Cumhuriyeti’nde  rejiminde bu konuda eksen kayması olduğunu düşünmekteyim.


Ülkemizde çok uzun yıllardır  çözüm ve barış iki toplumlu yaşam mücadelesini veren Kıbrıs halklarının var olması Kıbrıs adasındaki 2 farklı devlet gerçeği  temelde bazen siyasi eşitlik üzerinden  bazen de iki devletli çözüm her zaman konuşulmuş olmasına rağmen bugünkü kadar öne çıktığı bu kadar görülmemiştir.

Tabi ki meselelerin çözümsüzlüğü sonsuza kadar sürmeyeceği gibi, çözümsüzlüğün de bir çözüm olduğunu düşünmek gerçeğini son bulduğu bir noktadayız, bu nokta sonunda birlikte getiriyor, çözüm ve barış mücadelesi veren halkların mücadelesinin sonucunu bir şekilde bir sonuca bağlanacağı gerçeği 21 yüzyıl jeopolitiği gerçeği konunun daha fazla uzun sürmeyecek ve bir sonuca evrildiği gibi görünmektedir.

Ülkemizde yaşanan kendi kararlarımızın dışında gerçekleşen, külliye  büyükelçi ataması, mali  iktisadi protokoller ve ülkedeki kooperatifleşmenin bile rejimin gelişmesini destekleyici unsurlar ile ilgili planlardan geçtiğini buradan söylemek istiyor.

Bu durumu Kıbrıs Türk halkının siyasi sosyal ve sivil toplum hareketinin bilmediğini düşünmek safça olan bir durumdur, ancak bu durumu toplumun ve bu kesimlerin bir kısmının kabul ettiği de bir gerçektir.

Ülkede birçok sorunun içinden çıkılmaz hale geldiği gibi yaşamın oldukça zor koşullara ulaştığı faydacı ve işbirlikçi ilişkilerin buna bağlı olarak geliştiği bir toplumun kendi kararlarını verme yetkinliği noktasındaki yapabilecekleri muhalif düşünce ile sınırlı olması yeterli değildir.

Sorunların ve çözümün ortaklaştırılamadığı toplumlarda sonuçları bundan bağımsız değerlendirebilmek mümkün değildir.

Aslında burada çoğulcu ve katılımcı demokrasinin kural kavram ve yaşamımızdaki yerinin yıllardır eksikliğini tartışmamız yaşam şeklimizi sadece kültürel bir yaşam biçimi olarak değerlendirmemiz ve bu durumu politikaya dönüştürme noktasındaki eksikliğimiz bugün bu yaşadıklarımız sonucudur.

Ancak yaşayacaklarımız çok daha fazlası olduğunu bu noktadaki   plansız ve örgütsüz toplumlar, beklentilerini ulaşma noktasında kendilerini kurtaracak her zaman birini aramaktan öteye geçemeyecekleri gerçeği dünya tarihinde oldukça çok görülmekle birlikte bu sonucu doğurmaktadır.

Her mücadele her zaman tam istediğimiz gibi olmayacağı gibi kendi varlığının ve kendi kültürünüzü sürdürmenin yolu kendi yurdumuzda özne olabilmenin uzun soluklu mücadelesi menfaatten daha önceleyen insan sayısının çoğalması ile mümkündür.

Şu anda kendi coğrafyamızda doğu Akdeniz’in ortasında Kıbrıs adasının çevresinde dönen bir savaşa  dönüşecek gerginliğin Kıbrıs halkları neresindedir ne kadarı tartışılmaktadır ve özelde Kıbrıs  Türk halkının bu konudaki düşüncesi nedir yeterince duymadığımı söylemek isterim.

Çok yakın tarihte savaş geçirmiş olmamıza rağmen bu coğrafyada yaşanabilecekler in sonucunun ne Kıbrıs haklarına nede savaşanlara bir faydası olmayacağını haykırarak savaşa hayır diyebilecek kurumsal siyasal ve sivil toplumun eylem ve söylemeni ihtiyaç vardır.

Evet bu durum daha da detaylandırılabileceği gibi temelde bu yaşananların ülkede uzun yıllardır çağdaş seküler laik bir yaşam süren Kıbrıs Türk halkının son 10 yılda ortaya  konulan ve konulmayan politikalar sonucunda bugünlere geldiğini ve geldiği noktanın kimse için sürpriz olmadığını hepimiz bu durumu yaşayarak gördüğümüzü ve yaşayarak da olaylara izleyici kalabileceğimiz gibi bir durumun da ortada olduğu,  ülke yönetiminde bulunan hükümetler tarafından çok net bir şekilde görülmektedir.

Kıbrıs Türk halkının kendi yaşam biçimini kültürünü siyasal düşüncesini özgürce yaşayabileceği ve bunun mücadelesini verebileceği demokratik yapının ortaya çıkması için mücadelenin kendi öz mücadelesi olduğunu unutmadan, kimseden bu mücadeleyi  bekleyerek zamanı doğru  kullanamayacağı gerçeğini kabullenip kendi  mücadelesini daha  vermelidir.

Ancak böylelikle kendi tarihini yazma noktasındaki becerinizi ortaya koyabilme noktası ile tarihte yer alabilirsin.

Evet  sadece rejim mi !  ya halk.?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar