Kusuru biraz da kendimizde arasak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kusuru biraz da kendimizde arasak

Olimpiyatların İstanbul’a verilmemesi Türk medyasında ve kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu. Verilmemesine kimisi sevindi, kimisi üzüldü. Herkes kendine göre haklı.
Ben, kişi olarak, ne sevindim ne de üzüldüm. Zaten İstanbul’a verileceğine dair ümidim yoktu. 30 Haziran günkü yazımın son cümlesi şuydu: “Bu nedenle yakın bir gelecekte Olimpiyatlar, tatlı bir hayal olarak kalmaya mahkumdur.”
Bu görüşümü dört nedene bağlamıştım:
1. Irkçılık. Türkiye’de yaygın olmasına rağmen bu görmezden gelinip sümen altı ediliyor. Gezi olaylarına karşı ırkçı bir dil kullanan pehlivana Akdeniz Oyunları’nda bayrak taşıtılmıştı. (Buna karşılık Uluslar arası Güreş Federasyonu kendisine altı aylık ceza kesti.)
2. Doping. Akdeniz Oyunları’nda Türk dopingli sporcu sayısı rekor kırdı. Atletizm dalında tek Olimpiyat şampiyonu kızımız dopingli çıktı. (İstanbul Belediye Başkanı Topbaş, oylamada doping konusunun sorun yarattığını itiraf etti.)
3. Şike. UEFA şike nedeniyle iki güzide Türk takımını cezalandırdı. Bu yetmiyormuş gibi CAS da bu cezaları onayladı.
4. Sporsever yetersizliği. Türkiye’de gerçek anlamda sporsever sayısı azdır. En popüler spor dalı futboldur. O da savaş alanı olarak algılanıyor. Bu sene Türkiye’de düzenlenen 20 yaş altı futbol turnuvası bir felaketti. Geleceğin yıldızlarının boy gösterdiği turnuvada seyirci sayısı en düşük düzeydeydi. Bu konuda Tunus ile yarışılıyordu. (Sonunda yarışı kimin kazandığını takip edemedim.) Futbolda durum böyleyse öteki spor dallarını varın siz hesap edin. İstanbul’da yapılan bir ankette İstanbulluların %38’inin kentlerinin Olimpiyatlara aday olduğundan habersiz oldukları ortaya çıktı.

***


Bu nedenler bir ülkeye Olimpiyatların verilmemesi için yeterlidir. Buna ek olarak yan nedenler de sayılabilir.

Japonların projeleri gayet netti. “1964 yılındaki Olimpiyatlarda kullanılan tesislerden yararlanılacak. Ayrıca şu şu yapılacak. Bunun için gerekli olan 4.5 milyon Dolar banka hesabına yatırılmıştır”. Açık ve somut.

Oldukça etkili olan Türkiye projesinde neler vardı? “Şu kadar kilometre yol yapılacak, şu kadar kilometre yer altı treni inşa edilecek, şu kadar stat yapılacak.” Etkili ama kâğıt üstünde. 

Türkiye verilen bu sözleri tutabilir mi? Şimdiki ekonomik durum devam ederse elbette tutabilir. Ya ekonomi teklerse? 2009’da Rio, Kopenhag’da olimpiyatları kazandığı zaman Brezilya ekonomisi uçuyordu. Ama şimdilerde teklediği için projenin gerçekleştirilmesi tehlikeye girmiştir. Bu nedenle Tokyo’nun bankaya yatırdığı para, proje garantisi olarak algılanabilir.
***

İstanbul Olimpiyatlarının sloganı “Bridge together” idi yani “Birlikte köprü kuralım”. Slogan herhalde Boğaz üzerine kurulacak olan köprüden söz etmiyor. Belli ki “dostluk köprüleri” kurulmak isteniyor. Anlamlı bir slogan.

İyi de ülke içinde “dostluk köprüleri” kurulabilmiş mi ki kıtalar arası dostluk köprüleri kurmaya kalkışıyoruz? Tam aksine, Gezi olaylarından sonra var olan dostluk köprüleri de berhava edilmiştir. Millet, Bülent Arınç’ın deyimiyle, “tef gibi gerilmiştir”.   
Bir yandan dostluk köprüleri kurmaktan söz ediyoruz, öte yandan komşu ülke Suriye’de savaş çıkması için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Suriye’de savaş çıkar ve 2020 yılına kadar devam ederse ne olacak? Irak’ta savaş çıktı da ne oldu? Suriye’de daha iyi olacağının garantisi var mı? Afganistan’da kaç yıldır savaş sürüyor? Suriye’dekinin daha kısa süreli olacağını kim bilebilir?
Böyle bir “dostluk köprüsü” kaç kişiyi ikna edebilir?
***

Spor Bakanı  Kılıç’ın “Olimpiyatlara adını veren dağ, Antalya’daki Olimpos Dağı’dır, Çıralı’da yanan ateşin tanrısal olduğuna inanılıyor, olimpiyat meşalesini doğduğu topraklara, Anadolu’ya götürmek gerekir” dediği iddia ediliyor.

Bu cümleyi nereden ellesen elinde kalıyor. Birincisi, Antalya’da bir Olimpos dağı olabilir. Ancak Olimpos dağı birçok yerde var. Yunan tanrılarının hangi Olimpos’ta toplandıkları ve yaşadıkları tartışma konusudur. Bilindiği üzere Kıbrıs’ta bile Olimpos tepesi vardır.

İkincisi, Çıralı’da yanan ateşin kutsal olduğuna inanılıyor olabilir. Ama aynı olay dünyanın birçok yerinde vardır. Örneğin, Azerbaycan’ın birçok yerinde yerden fışkıran kutsal ateşe rastlamak mümkündür. Zaten etimolojik olarak “Azerbaycan” kelimesinin ateşle ilgisi olduğu iddia ediliyor ve “ateşin bekçileri” veya “ateş ülkesi” anlamına geldiği yazılıp çiziliyor.

Üçüncüsü ve en önemlisi, “Olimpiyat” kelimesi “Olimpos”tan türetilmemiştir. Olimpiyat kelimesi Mora yarımadasında bulunan antik “Olimpiya” kentinden türetilmiştir. (Gerçi Yunanistan’da Peloponissos olarak bilinen Mora, Korint kanalı açıldıktan sonra “yarımada” olmaktan çıkmış “ada” olmuştur.)

Olimpiya’da 1200 yıl süreyle (MÖ 8. yy – MS 4. yy) her dört senede bir, oyunlar organize edilmişti. Olimpiyatlar süresince savaş çıkarmak veya savaşa devam etmek günah sayıldığı için Olimpiyat yılı aynı zamanda barış yılı olarak kabul edilirdi.
***

Uzun sözün kısası, dünya alemi suçlayacak yerde bir sonraki Olimpiyat adaylık yarışına kendi kusurlarımızı gidererek ve eksikliklerimizi tamamlayarak girmemiz daha akıllıca olur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar