Bayramda ayakkabı alınır,
Ayakkabılar yatağın demirine bağlanır,
Sabah kalkıp giymek için,
Uyku tutmazdı geceler…
Mutluluk buydu…
…
Mektup yazılır,
Zarfa konur,
Güçbela sevgiliye ulaştırılırdı…
O’nu görmek, elini tutmak,
Ne heyecandı…
Mutluluk buydu…
…
Mücahitlik yılları uzun geçer,
Bitmek bilmezdi…
Mevzide, hendekte cigara tüttürmekle tüketilirdi günler…
Sivil kıyafet giyip, Çağlayan yoluna uzanmak ne güzeldi…
Mutluluk buydu…
…
Sinemalarda filmler en çok ayrılığı anlatırdı.
Oğlanla kız buluşunca,
Herkes mutlu olurdu!..
…
Köye gitmek,
Bir bahar vakti,
Zeytin toplamak,
Ve dahi eşeklere binmek…
Mutluluktu…
…
Çok uzaklardan mektuplar almak,
İyilik haberlerini okumak…
Ayrılıkları yakın ederdi…
Mutluluktu…
…
Aynada taranmak.
Sonra, güzel, temiz elbiseler giymek.
Biraz Köşklüçiftlik’te dolaşmak,
Biraz bir pastanede oturmak.
Mutluluktu…
…
Gece vakti,
Lakin, ay aydınlık,
Meyhanelerin sandalyeleri dışarıda,
Birkaç konyak devirmek,
Sonra çorbacıya gitmek…
Arkadaşlarla…
…
Bir köyde köy yolunu tutmak,
Lefkoşa’da Girne yoluna çıkmak,
Arabayla dolanıp biraz fıstık, biraz çörek almak…
Mutluluktu işte…
…
Sulanmış kapı önlerinde,
Mulihiya ve ceviz ayıklamak,
Dedikodu yapıp laflamak,
Kırlangıçlara bakıp heveslenmek.
Güzel bir gün olurdu…
Mutlu…
…
Sonra,
Bisikletle dolaşmak,
Bir kapıya dayanıp bir dostu beklemek,
Lastikçiye uğramak,
Hisarlara çıkıp baharı karşılamak…
…
Bu kadardı…
Küçük mutluluklar yeterdi…
…
Büyük mutluluklar insanları öldürmezden önce!