KKTC’nin 34. Yılında Bir Değerlendirme - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

KKTC’nin 34. Yılında Bir Değerlendirme

basaran duzgun banner

KKTC’nin otuz dördüncü yılı kutlanıyor.

Başarısızlıkla sonuçlanan görüşmelerden sonra KKTC’nin ön plana çıkarılması ve hatta tanıtılmasını gündeme getirenler oldu.


Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmalarda KKTC’nin Kıbrıs Türkünün kendi kendini yönetme aracı olduğundan bahsetti.

Yapılan anketlerde federal bir yapıya destek verenlerin oranı hızla aşağıya düşerken KKTC’yi seçenek olarak görenlerin sayısı aynı hızla yukarıya çıkıyor.

Tüm bunlar bugün içinden geçilen reel politiğin bir sonucudur.

Geçmişte de karşımıza çıkan ve her defasında tartışılan ama sonra rafa kaldırılan düşünceler.

Kıbrıs sorunundan bağımsız olarak KKTC’yi değerlendirmede ve ortaya çıkacak yanıtlara göre hareket etmekte fayda vardır.

Yoksa her defasında aynısı olur ve KKTC birinci tercih edilen noktasına asla yükselmez.

Niye?

Çünkü sorun aslında KKTC’nin kendi yapısıyla da doğrudan ilgilidir.

KKTC’nin içinde bulunduğu yapıyı doğru teşhis etmeden de bir yol haritası ortaya çıkarmanın mümkünü yoktur.

 

 

***

 

Örneğin, ekonomik sorunları tartışıyoruz.

KKTC’nin  ekonomisinde dominant olan Türkiye, KKTC  cari bütçesinin önemli bir bölümünü, yatırım bütçesinin tamamını karşılıyor.

Bu nedenle verdiği paranın yönetimini de  kendisi yapıyor.

Ekonomik sorunları tartışıyoruz çünkü KKTC ekonomisi sorunludur ve Türkiye’nin koruması altındadır. Bu sorunların nasıl çözülmesi gerektiğinden yola çıkıyoruz ama vardığımız nokta yukarıda özetlediğim durak oluyor.

Ülke ekonomisi kendi kendini düzeltecek enstrümanlara ve güce sahip değildir.

Otomatik olarak Türkiye devreye giriyor.

Girmese yani cari bütçeyi finanse etmese, yatırım bütçesiyle ilgilenmese bir gecede batarız.

Batmaktan öte milli gelir birkaç  bin dolarlar civarına düşer.

Kamu dahil bütün sektörler küçülür.

Hem de ne küçülme.

 

***

 

Ekonomide bu denli Türkiye’ye bağımlıyız.

Siyasette ve hukukta da öyle.

Uluslararası hukuka göre Türkiye’nin alt yönetimiyiz.

Türkiye, 20 Temmuz 1974 itibarıyla Kıbrıs’ın Kuzeyinde oluşturulan yapının kendi alt yönetimi olduğunu kabul etti ve bunu uluslararası hukuka deklere etti. Sorumluluğu da Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri’ne verdi.

Diğer bir anlatımla  Türkiye’yi Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı temsil ediyor.

20 Temmuz 1974 sonrasında Kıbrıs’ın Kuzey’inde oluşturulan yapıların adı değiştirildi, Kıbrıs geçici Türk Yönetimi’nden, Kıbrıs Türk Federe Devletine ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne değişen birşey olmadı.

Bilakis KKTC anayasasına eklenen geçici onuncu madde ile de bu durum iç hukuka uygun hale getirildi.

 

***

 

Şimdi konunun başına dönelim.

20 Temmuz 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs’ta uluslararası hukukla anlaşmalı bir şekilde oluşturulan yapı kendi ekonomisini de yarattı.

Bu ekonomi büyük sorunlar yaşıyor.

Ve biz sadece sistemin oluşturduğu ekonomiyi ve onun sorunlarını tartışıyoruz.

Sistemin siyasi yönünü hep es geçiyoruz.

Bu yüzden de bir sonuca ulaşamıyoruz.

Çünkü iki kanadı da kırık kuşun tek kanadını tamir ettiğimizde uçacağını zannediyoruz.

Nafile.

İki kanadı da kırık kuş kimdir biliyor musunuz?

Kıbrıs Türkü.

20 Temmuz 1974 sonrası kurulan ve KKTC ile şekillenen bu  sistemde Kıbrıs Türkü’nün pozisyonu nedir?

Bunu tartışmadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar