Kimse olaya bu gözle bakmıyor.
İki felaket, her gün Kıbrıs Türkü’nü kemiriyor.
Birincisi HIZLA artan döviz…
İkincisi de buna bağlı olarak daha da pahalı olan piyasa.
Dün ardı ardına üç haber…
Üçü de özel sektör için felaket.
Sıralayalım…
Birincisi…
Asgari ücret 1675 TL’den 1730 TL’ye yükseldi.
Bu her şirket için maliyet demek. Asgari ücretle geçinmeye çalışan için zaten trajikomik…
İsyan da bu yüzden. Şaka yapar gibi 55 TL artış. Arabasına mazot koysa, Lefkoşa’dan Mağusa’ya gidemez.
3 düzine yumurta ya alır ya almaz…
Aya vurduğunda günde bir ekmek parası etmez.
Bir de işletmeler açısından asgari ücrete bağlı vergi dilimleri…
Artan personel maliyeti.
Bu yeni işsizler demek…
Bir de Kıb-Tek vurdu
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu, firmalara bir yazı gönderdi.
Teminat mektubu istiyor.
Teminat mektubunu işletmeler bedavaya getiriyor ya…
Şaka gibi.
Alın size işletmeler için bir maliyet daha…
Üstelik Kıb-Tek bunu yaparken, işletmenin faturasını ödeyip ödemediğine de bakmadı.
Herkese aynı muamele.
Su ücretleri zamlandı
Lefkoşa için su tam bir felaket.
Neredeyse evlerin yarısı…
İşletmelerin tamamı su satın almakta.
Bir fabrikanın su maliyeti 10 bin TL. Dün bu rakam 12 bin TL’ye çıktı.
Bir restoranın maliyeti 10 bin TL’ye çıktı.
Kimse bu maliyetlerin farkında değil.
Olaya salt “asgari ücret” açısından bakıp, “daha fazla” talebi hep gündemde.
Kimse de asgari ücretle çalışanı gözden kaçıramaz.
Ya özel sektör?
Özel sektörü, “sermaye” olarak adlandırır, topuna da “devleti çalan hırsızlar” muamelesi yapılır.
Oysa, ülkenin istihdam yükü buradadır.
Sadece istihdam mı?
Dolaylı ve dolaysız vergilerle kamu maliyesinin yükünü çeken de özel sektördür.
Kamu çalışanının maaşı da özel sektöre yönelik vergilerle ödeniyor.
”Maaşlar için Türkiye’den para alınmıyor” deniyor ya…
İşte o kaynak, vergiler, harçlar, KDV’ler ile özel sektörden çıkıyor.
Sermaye yazısı değil
Bu yazı asla ve asla “sermayeye” destek yazısı değil.
Ama eşek de değilim.
Endişeliyim.
Bir taraftan herkes devlete akın ediyor, siyasiler de kamu maaş yükünü iktidarda kalmak adına arttırdıkça artırıyor.
Diğer taraftan özel sektöre, vergilerle yükleyebiliyor.
Yetmedi…
Akaryakıt girdisi…
Elektrik girdisi…
Hammadde girdisi…
Personel girdisi artıyor.
Büyük kar ile çalışan şirketler amenna…
Bir şekilde dengeler.
Küçük ölçek ne yapacak?
Üretimi mi durduracak?
Hayır.
Hammadde almaya devam edecek.
Devlete vergi mi vermeyecek?
Ne mümkün…
Geriye ne kalıyor?
Personel girdisinden kurtulmak.
Bu da KKTC’ye işsizler ordusuna yeni isimler katılması demek.
Hayat ucuzlamalı
Asgari ücret artabilir.
Neye yarar ki asgari ücreti 50-100 TL artırmak.
Aslolan hayatı daha ucuz yapmak.
Devlet kendi gelirlerinden vazgeçmiyor.
KDV yüksek…
Vergi oranları yüksek.
Gümrük vergileri yüksek.
Haliyle her gün hayat daha pahalı.
Hükümet artan döviz karşısında çaresiz.
Vatandaş ne yapsın?
Komik artışla avunsun mu?
Endişem daha büyük
Hayat pahalı oldukça, mal ve hizmetlere ödenen fiyat da artıyor.
Temizleyen daha çok istiyor.
Su taşıyan daha çok istiyor.
Devlet daha çok istiyor.
Ev sahibi daha çok istiyor.
Herkes daha çok istiyor.
Geriye bir tek şey kalıyor.
İşsizlik.
Endişem budur.
“Maliyetim arttı” diyen çalışan durduracak.
Kapıdaki düşman bu…
İşsizlik…
Yaşayarak göreceğiz.
Ama önümüz karanlık.
Ağustos sonu itibarı ile çok sayıda işsiz vatandaş göreceğiz.
Ha…
Daha elektrik zammı gelmedi.
Esas o zaman seyreyleyin felaketi…
