KKTC borç stoku ve bütçe açıkları - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

KKTC borç stoku ve bütçe açıkları

Onur Borman

Son günlerde KKTC borçları çeşitli açılardan gündeme gelmiştir. Çeşitli raporlarda ve beyanatlarda gündem olan borç stokları ve bunun yarattığı gelecek için endişeler kamuoyunda sürekli paylaşılmaktadır.  Bütçe açıklarından kaynaklanan ve her yıl açıklar çoğaldıkça artan 10.9 milyar TL Türkiye’ye ve 5.1 mlyr TL iç borçlanma olmak üzere 15 milyar TL ile, Borçların boyutlarının ürkütücü seviyelere geldiği görülmektedir.

Son günlerde yine tartışma konusu olan bu konuya açıklık getirmek ve katkı sağlamak amacıyla bu günkü borç stoklarının geçmişine, nasıl ve niçin yüksek borçlanmaların başlayıp biriktiğine bir bakalım.


 KKTC’nin yüksek borçlanma başlangıcı 1998-2000 yılından itibaren  başlamış ve inceleyecek olursak, ilk defa 2000 yılından itibaren batık banka mevduatlarının devlet tarafından üstlenilmesi ve ödenmesi amacıyla, çok yüksek miktar ve oranlarda Bütçe borçlandırılmıştır. 2001-2003 yıllarında, önceki iki yılda yıllık borçlar 20 ve 40 milyon TL iken, 2001’de 145 milyonTL, sonraki iki yılda 305 milyonTL ve 269.7 milyonTL olmak üzere o döneme göre çok yüksek bir rakam olan toplam 720 milyon TL borçlanılmıştır ki 3 yılda, örneğin 2002 yılı Milli Gelir rakamının % 50 sine tekabül etmekte idi.

Sonraki devam eden yıllarda da her yıl Bütçe açıklarına karşılık yüksek oranda borçlanma sürmüş ve yıllık TC Kredileri  450 ilâ 500 ve 600 milyon TL’ye yükselmiştir. Ve bu gün bu borçlar Milli Gelirin üstünde iç borçlanma ile 1.5 katı olmuştur.

Bütçe açıkları için alınan TC Kredileri, ilgili yılın ortalama kurlarına göre 2000 yılında 68 milyon$ değeri ile başlayarak 2001 yılında 125 milyon $ ‘dan başlayarak her yıl artan miktarlarda 2006 yılına kadar  yıllık 200-225 milyon$ değeri arasında TL olarak borçlanılmıştır. Daha sonraki takip eden yıllarda ise yıllık 338,  450, ve 390 milyon $ değeri seviyelerine ulaşmıştır. Bilahare son 4-5 yılda Krediler yılda 300-500 milyon TL arasına düşmesine ilaveten,  kur yükselmelerinin de etkisiyle dolar bazında 2014’e kadar her yıl yıllık ortalama 200  milyon $ değerlerinde seyretmiştir.

Bu rakamlar TC Yardımlarına ilave ve, sadece TC kredileridir. Geriye kalan açıklar için, iç borçlanma her yıl devam ettiği cihetle iç borçlanmalar da artmıştır.

2000 yılından itibaren TL olarak birdenbire büyük miktarlara yükselen TC kredileri, 2016 yılına kadar 15 yılda, yılı içindeki değerine göre hesapladığımızda dolar olarak toplamda  3 milyar 560 milyon$ civarında olmuştur. Yıllık Borçların yükselme trendine girdiği 1998’den alırsak 3 milyar 670 milyon $’a baliğ olur. TL olarak alınan bu kredilere uygulanan faizlerin ne kadar ve nasıl olduğunu bilmiyoruz, ancak bu rakamı TL’ye güncelleştirirsek 2.94’den 10.7 milyar TL olur ki resmi makamların faizleriyle birlikte açıkladıkları 10.9 milyar TL rakama göre, ana paraya uygulanan faizlerin kur artışlarına göre TL değer kaybına paralellik arzettiği anlaşılmaktadır.

1998’den geriye gidildiğinde TC Kredileri çok azdır.  Çünkü 1974’den 1997 yılına kadar Bütçeye TC Kredileri yılda ortalama  10 veya 11 milyon$ değerinde çok düşük miktarda idi ve 23 yılda alınan TC kredileri,(yılı içindeki ağırlıklı ortalama kurlarına göre) toplam olarak 246 milyon$ karşılığı kadar olup, yıllık ortalama 11 milyon$’ın altında gerçekleşmiştir. TC Ziraat Bankasına olan bu dönem borçları bilahare Türkiye tarafından görev zararı olarak üstlenilmiş ve silinmişti. Geçmiş yıllarda TL  değerlerinde çok değişiklikler ve aşırı devalüasyonlar olduğu cihetle bir anlam ifade etmesi için, tüm borçları yılı içindeki kurlara göre de dolara endekslemeyi tercih ettim.

Burada dikkat çekmek istediğim 2000-2003 Batık banka olayları ile alt üst olan KKTC ekonomisi ve Bütçenin Gelirleri ile Giderlerini karşılama oranının % 80-90’lardan, ani olarak bu yıllarda  % 55’lere düşmesidir. Bilahare bütçe açıklarını kapatmak için bir toparlanma dönemine girilmişse de açıkları kapatmak için dolaylı vergilere ağırlık verilmesi halka pahalılıkla yansımış ve orta sınıfı oldukça zayıflatmıştır. Ayrıca Fon’lar da bütçe kapsamına alınarak Fon Gelirleri de Bütçeye eklenmiş olmasına rağmen, açık miktarı halâ borçlanma ile devam etmektedir.

Her ne kadar bütçenin Yerel gelirlerle ‘Yerel giderler’ tabirleri altında bütçe açık miktarı farklı, ‘Toplam Gelirler, Toplam Giderler’ altında bütçe açıkları farklı rakamlar olarak takdim edilse de, bütçe borçlanmalarının rakamsal olarak büyümesi ve ödenememesi dolayısıyla, faizleriyle birlikte her yıl gittikçe artarak KKTC’nin altından kendi başına kalkamayacak boyutlara ulaştığı görülmekte ve bundan endişe duymamak mümkün olmamaktadır.

Ancak burada bir noktaya vurgu yapmak istiyorum. ‘Toplam Bütçe Gelirleri’ ve ‘Toplam Bütçe Giderleri’ halka özet olarak açıklanırken Kredi’ler maalesef kamufle edilmektedir. Yanlış bir takdim şekli olarak özellikle son dönemlerde Genel Bütçe Gelirleri içinde ‘Toplam Gelirler’ başlığı altında, TC Kredileri de dahil edilerek Gelir-Gider global sonuç rakamı, yani Genel Bütçe Açık rakamı düşük yansıtılmaktadır. Her üç ayda bir açıklanan ve ilan edilen toplam Özet Bütçe mali sonuçlarının da aynı şekilde Hibe’ler gibi TC Kredileri de, Toplam Gelirlere dahil edilerek görünürde Bütçe Açık miktarı düşürülmekte ve bu başlık altında yapılan açıklamalarla halk yanlış bilgilendirilmektedir.  Hangi muhasebe hesaplarında ‘Kredi’,  ‘Gelir’ olarak hesaba alınabilir? Ve açık daha düşük olabilir?

Diğer taraftan Bütçe açığının, sadece ‘Yerel Gelir-Yerel Gider’ gibi dar sınıflandırmalarla hakiki bütçe açığının kamufle olması, ve Bütçede  sınıflandırmalar yapmak da yanlıştır. Örneğin Yerel Gelirler’e karşılık ‘Yerel Giderler’  gibi yeni moda sınıflandırma, bütçe sorumluluğunu bölmektir. Belli bir kategoriden sorumlu ve diğer hizmetlerin sorumluluğu saf dışı edilmiş veya finansmana göre tasnif edilmiş hizmet olarak kategorize edilerek ifadelendirilmesi doğru değildir.  Devlet bütçesine konan harcamaların tümü, bu ülke ihtiyaçları içindir yani Yerel amaçlıdır. Bütçe bir bütündür. Finansman kaynakları ile de – -Yani, Yerel gelirler, Hibe ve TC kredileri ile-,  kullandırılacak harcamalar planlanarak ve programlandırılarak yapılmalıdır. Bütçede projelendirilmeden toptan ödenekler konmakta ve yardımlar da maalesef projelendirilmediği cihetle gerçekleştirilememektedir. Hatta  yardımların geri gittiği yetkililerce de ifade edilmektedir.

Mevcut durumda Köklü önlemlerin alınmaması reform yasalarının geçmemesi halinde,  gerek ekonomik gerekse mali düzlüğe çıkmanın imkânı yoktur.

Reformların süratle hayata geçirilmesi dileği ile.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar