Kitapları değiştirmenin gerekçesi nedir?

İlkokul Türkçe ve Sosyal Bilgiler kitaplarında yapılan değişiklikler hem öğretmenler hem de akademisyenler tarafından tepkiyle karşılanmıştı. En sonunda veliler de isyan etti ve bugüne kadar pek rastlamadığımız bir de eylem gerçekleştirdiler.

Milli Eğitim Bakanı sayın Nazım Çavuşoğlu önce “kitapların arkasındayım” dedi, daha sonra velilerin isyanıyla birlikte “bahse konu olan eleştirileri inceleyip sizlere bilgi vereceğim” noktasına geldi.

Tüm bu gelişmeler ile birlikte aklımda şu soru var. Kitapların değiştirilmesinin gerekçesi nedir? Bugüne kadar birçok kitap değiştirildi. Elbette ki kitapları her yeni baskıya girdiğinde değiştirilebilir. Kitapları kullanan öğretmenlerden gelen uyarıları dikkate alınarak, kitaplardaki eksiklikler, yazarlarına da sorulara, izin alınarak değiştirilebilir.

Peki bu değişiklikler böyle mi yapıldı? Yani yazarlarından izin alındı mı? Yoksa öğretmenlerden gelen uyarılar arasında “tesettürlü öğretmen görseli isterik” mi dendi?

Ne ilginçtir ki değiştirilen kitaplar belki de Kıbrıs Türk Eğitim Tarihi boyunca yapılmış en akademik, en kapsamlı projenin ürünleri olarak ortaya çıkmıştı.

Yanılmıyorsam UBP’nin tek başına iktidar olduğu dönem olan 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Doğu Akdeniz Üniversitesi işbirliğinde Temel Eğitim Program Geliştirme Projesi (TEPGP) kapsamında okul öncesinden ortaokul son sınıfa kadar olan tüm öğretim programları güncellenmesine başlandı.

UBP iktidarı sonrasında da süreç devam etti ve süreç içerisinde güncellemeler tamamlandı. Onlarca kitap çağdaş normlarda, bilimsel, laik kitap yazım kriterlerine göre yazılmıştı. Bu projede onlarca akademisyen ve öğretmen görev aldı.

Peki ne oldu da bu kitaplar değiştirilmek istendi? Var mı bir bilimsel veri elimizde? Sayın Çavuşoğlu ve ekibi bunu kamuoyu ile paylaşmalıdır. Nedir onları bu değişikliğe iten?

Mesela ben merak ediyorum daha önceki kitaplarda, Batılı, Uzakdoğulu, Ortadoğulu aile yapılarından bahsederdi. Onların neyini beğenmedik da yerinde Filistin ve Hindistan aile yapısını anlatma gereği duyduk?

Ya da mesela eski kitapta okul müdürü kadın, öğretmen erkek görseli yerine niye yeni kitapta okul müdürü erkek ve tesettürlü kadın öğretmen var? Elbette sayın bakan Nazım Çavuşoğlu’nun ve ekibinin bu konuda bir bilimsel gerekçesi vardır diye düşünüyorum. Yoksa niye yapsınlar ki?

Elbette, akademisyenler, öğretmenler, sendikalar ve veliler tepki gösterecek. Bunlara verecek mantıklı cevaplarınız yoksa elbette ki eleştirilecek. Sayın bakan Nazım Çavuşoğlu bir TV programında değişiklikler için “çokkültürlülüğün gereğidir bu” demiş…

Keşke öyle olsaydı sayın bakanım. Doktora tezi çokkültürlü eğitim olan, bu konuda birçok makale yazmış, yüzlerce makale okumuş biri olarak keşke çokkültürlülükle ilgili olsaydı bu değişiklikler… Arşivimi bir karıştırdım, Mart 2009’da bundan tam 14 yıl önce bu köşeden “çokkültürlü eğitim” ile ilgili yazı yazmışım. Daha ülkede ve okullarımızda bu kadar yabancı yokken, bazı okullarımızın yarıya yakını yabancı öğrenci dolmadan önce uyarılarda bulunmuşum.

Tesettürlü öğretmene gelene kadar çokkültürlülük ve çokkültürlü eğitimle ilgili yapacak ve söyleyecek o kadar çok şeyimiz var ki, inanın bir köşe yazısı değil, tüm gazeteye doldursak yetmez.

Dolayısı ile bu işi tatlıya bağlamanın yolları vardır. Herkes şapkasını önüne koyacak ve toplumu daha fazla germeden gereğini yaparsa toplum da huzura erer.