Telefonun ucunda Mustafa Akalın.
Mustafa amca, daha İngiliz döneminde oluşturulan radyonun ilk elemanlarındandı.
1948 yılında atılmış mesleğine.
Kitap okumayı seviyor, güzel Türkçesine diyecek yok.
Bir yazımızda bahsettiğimiz hurmacılar ile ilgili bir bilgiyi paylaşıyor Mustafa amca.
Kendi döneminde hurmacılar, işlerine gittiğinde daha hurma ağacına tırmanmazdan önce “Hurmacı geldiii” diye bağırırlarmış.
O dönemlerde kadınlar, avluda otururken başlarını açarlarmış.
Hurmacı, hurma ağacına çıkacağından, hanımların dikkatini önceden çeker, “Hurmacı geldiii” diye yüksek sesle bağırır, avluda muhabbet eden başı açık kadınlar varsa bu anonsu duyunca vaziyet alırlarmış…
…
Hurmacının tırmanacağı yüksekliği bir düşünün.
Haliyle orada kuş bakışı ve iyice geniş açı bir manzaraya hakim olmak mümkün…
…
Demek, bir kültür bir ahlak varmış.
Öyle kimselere haber vermeden hurma ağacına tırmanmak ve manzaradan haberdar olmak yok…
…
Bir de şimdiye bakın.
Ne hurmacısı!
Adam ayağına iğreti bir kundura takmış, kundurasının arkasına basmakta.
Hem terlik hem ayakkabı olarak kullanmakta.
Adaya en çok 30 günlüğüne gelmiş.
Ama olsun.
Eline bir kova bir fırça tutturulmuş, al sana badanacı.
30 gün dolunca ne olur Allah bilir.
Geri gider bir daha gelir!
Tutan mı var?..
…
30 günlük turist badanacılık yapacak.
Sadece badanacılık değil, girdiği evi dikizleyecek, ta içerilere kadar dalacak, evin kadınını uykuda basacak.
Bizim hurmacı minare boyunda ağaca tırmanırken “Hurmacı geldiii” diye bağırır, herkesi kendisinden haberdar ederdi.
Uygunsuz bir ortam varsa, vaziyet alınsın diye.
Badanacı değil bağırmak, nefesini tutuyor.
O kadar ki, içerilere kadar dalıp uyuyan kadının eteğini kaldırma cesareti göstermekte…
…
Bu tür haberler her gün gazetelerin mahkeme haberleri arasında yer alıyor…
…
Hurmacı gitti.
Badanacı geldi.
Biri, varmaya da kendisini ahlaksızın teki sanırlar diye önceden bağırıp haber veriyor, diğeri sinsi bir yılan gibi sokuluyor.
Varsın ahlaksız desinler!..
…
Ne demişler?
Yazın yediğin hurmalar, kışın kıçını tırmalar…
…
Mustafa amca söyleyince sağı solu karıştırdım.
Bilbay Eminoğlu bir yazısında hurmacıları anlatmıştı.
Eminoğlu yazısında hurmacıların “Hurmaya çıkıyorum be komşular!.. Kimse olmasın!” şeklindeki anonslarını yazıp, detaylı olarak dönemin hurmacılarından söz etmiş.
Hurmacının birinin de nasıl hurma ağacından düşüp oracıkta öldüğünü anlatmış…
…
Hurmacının mesleğini ölümüne yapması ne hazin bir yaşam öyküsü.
Hakkını vermek lazım, şimdiki dikizciler de mesleklerini büyük tehlikeleri göze alarak yapıyorlar!
Üstelik tanımadığı bir yerde, bilmediği insanlar arasında…
…
Bu da bizim anonsumuzdur:
Badanacılar geldi be komşular. Kimse olmasın!
