“Kendi Gelenler” ya da kendilerinin iradesi olmadan getirilenler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe YazarlarıSürmanşet

“Kendi Gelenler” ya da kendilerinin iradesi olmadan getirilenler

Rahmetli Nuri Çevikel; kendisinin ve ailesinin Kıbrıs’ın Kuzey’ine getirilişini bana anlatmıştı.

1974 sonrası o zamanki Turkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına bağlı Göçmen Dairesi Başkanlığı Türkiye’nin her yerine duyru asıyordu:


Kıbrısın Kuzeyine ‘TARIM İŞGÜÇÜ AÇIĞINI KARŞILAMAK İÇİN GÖÇMEN KAYDI’ alınacak diye. Nuri hocanın babası anesinden habersiz göçmen olmak için başvuruyor. Kısa bir süre sonra kabul ediliyor başvuru. Babası evde tüm aile fertlerini topluyor. “Kıbrıs’a gidiyoruz” diyor. Eşi kabul etmiyor Kıbrıs’a göcmen olmayı. Gitme günü gelince Türkiye’de doğan çocuklarına “kaçın saklanın Portakal bahçelerine” diyor. Çocuklar annelerinin sözünü dinleyip göçmen olmamak için kaçıyorlar ve portakal bahçesine saklanıyorlar. Baba onları iki günde portakal bahçelerinden zorla topluyor. Bir kamyonetin arkasında Limana getiriliyorlar.

 

Bu hikâyedeki insanlar; ‘kendi gelenler” değil kendilerinin iradesi dışında getirilenlere dönüşüyor… İradesi dışı getirilenlerin Kıbrıs’ın Kuzey’ine geldiklerinde buldukları ortak şey sadece aynı dili kullanmalarıydı Kıbrıslı Türkler’le.. Kültür farklı.. İnanacı uygulamada irade farklı. İki yabancı dili kullanan modern bir yapı.. Bu yapıda “Kendi gelen” diye adlandırılan bu kesimdeki insanların Kıbrısın Kuzey’inde yaşamlarının daim olmasi için getolarda iki soydaşın birbirlerine dokunmaması sağlandı.

 

İki soydaşın birbirlerine uzak yaşamı 1990 yılların ortalarında yeni neslin aynı okullarda okumaya başlamasıyla yeni bir dönem başladı. Üniversitelerin açılmasıyla yeni nesil, Kıbrıslı Türklerle aynı sıralarda bilimsel eğitim almaya ve birbirlerini tanımaya başladı…

Yeni nesil sermaye birikimi sağlamaya ve tüccar olmaya karar verince Kıbrıs’ın Kuzey’indeki çarşıda yer bulmaya başladı. Yeni nesil aile kurmaya başlayınca getolardan çıkararak Kıbrıslı Türklerin yaşadığı yeni modern mahallere taşındı. İki soydaşın yeni nesilleri birbirlerine dokunmaya başladı. Bu başlangıç Annan planı ile başlayan süreçte azda olsa toplumsal dayanışmayı da beraberinde getirdi. Siyasal ayrışma bir anlamda kendini Kıbrısın Kuzeyinde birbirini anlama çabasında olan yeni bir nesile bıraktı..

 

2019 yılından itibaren ise Kıbrıs’ın Kuzey’inde yeniden başlatılan ayrıştırma siyaseti üzerinden Turkiye’nin de dahil olduğu gelişmeler, yeni nesil kesimin Türkiyeli olma içgüdüsünü bilinç altından alıp yeniden uygulamaya koymasına neden oldu…

 

Bir örnek vermek gerekirse;

İki toplumlu yapılan ve Türkiye’ninde katıldığı ve Rum liderin son dakikada yıktığı masanın sorumlusu Akıncı ve Fedarasyon istiyenler olarak bu nesile anlatılmaya başlandı. Gerceği anlatmakta zorlanan Akıncı ve Federsyon taraftarları şunu söyleyemedi bu yeni nesile. …. Garantörlüğü Türkiye Cumhuriyeti isteği ve onayı ile tartıştık. …. Asker cekmeyi yine Turkiye Cumhuriyetinin onayı ile tartıştık. …. Toprakta verilecek oranı yine Turkiye Cumhuriyetinin onayı ile sunduk.

 

Yeni nesil Göçmen çocukları ile dogru zeminde iletişimde olmayı birtürlü yürütemedi Sol kesimdeki liderler ve sahada olanlar..

Örneğin Mağusa’da 4 dönem Belediyeyi yöneten CTP başkan ve kadroları, yeni nesille iletişimi geliştirmede başarılı olamadı. Bu nesile iş vermek onları anlamak ve aynı amaçla hareket etmek de yeterli olmadı.. Bu kesimde CTP li yaratmak öncelikli oldu iş vererek. Yaratılan sadece sadece bir süreliğine CTP de varlık bulmalarını sağladı ancak birbirlerini anlamakta köprü olamadı.. Bu örnek ada genelindeki tüm CTP belediyerinde geçerli oldu. Ve yeni neslin ortak amaç için köprü olması sağlanamadı. “Kendi gelen” diye adlandırılan kesimin bu topraklarda üçüncü nesli doğmaya başladı. Onların bile hangi sosyal yapıda olduklarının analizi için politakalar oluşturulmadı.

Yeni nesil ile ortak paydaların oluşturulması yerine onları sağ oyların deposu olarak görmek ve bu oylardan ne kadar koparırım siyaseti uygulandı. Gerçek duyguları sorulmadı bu kesime.

 

Bakın bir Annan planında dahil bu kesmin kurulacak yeni bir yapıda olması tartışması Turkiye Cumhuriyeti’nin hükümetinin eline verildi. Bu kesime solda olan partiler siz ne diyorsunuz demedi. Nasıl olsa siz Yeni Kıbrısın vatandaşı oluyorsunuz izlenimi verildi.

Onların sorunu bu degildi.

 

Karşılıklı olarak anlaşılmanın boyutu üzerinden kim nasıl bir sorumluluk alması önemli idi. Bu boyutu biz Türkiye Cumhuriyeti’nin eline bıraktık. Yazı uzun oldu.. Ancak bu rızası dışında getirilen ve burada yaşam kuranları sorumlu tutmak başka onları anlamak başka. Bu seçim üzerinden onları suçlu olarak görmek neye kime yarıyacak….

 

Bu konuda 1986 yılından itibaren 34 yıldır Kıbrıslı Türklerle sol tabanda mücade eden bir “Kendi gelen” olarak söylüyorum. Unutmamak gerekiyor. Ben buraya üniversitede okumaya geldim.

 

Onlar ise rızaları olmadan buraya getirilenlerdi.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar