Kıbrıs sorununun gerçekte iç sorundan daha da fazla olarak , DIŞ SORUN olarak da algılanması gerektiğini sık sık anımsattık.
Son günlerdeki gelişmeler, DIŞ GÜÇLERİN Kıbrıs Sorununda yeniden büyük bir hareketliliğe hazırlandığını göstermektedir.
BM Genel Sekreterinin Kıbrıs’a yeniden ÖZEL TEMSİLCİ ataması, Garantör ülkelerin desteğini almadan mümkün olamayacak bir adımdı.
Maria Cueller yakın bir tarihte ada’ya gelip, her iki toplum lideri ile , görüşmeleri başlatma ortamını hazırlamaya çalışacak.
Bir ay kadar Önce Fransa Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Kıbrıs yetkililerinden hiç birinin tanınma veya eşit egemen iki devlet konusunda AB ‘ye resmi başvuruda bulunmadığını açıkladı. Söz konusu açıklama içinde de,Kıbrıs’ta çözüm için BM PARAMETRELERİNİN DIŞINDA herhangi bir yeni çerçevenin mümkün OLMAYACAĞINI yeniden hatırlattı.
İngiltere’ye gelince:
İngiltere’nin bu ada üzerindeki üsleri 1960 Anayasasından kaynaklanan ve hukuki çerçevesi olan üslerdir.
Bu ÜSLERDEN kalkan uçaklar, her zaman Orta-Doğu sorununda Amerikan ve İngiliz politikasının vurucu gücü oldular.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Kıbrıs üslerinden kalkan İngiliz uçakları Yemen’de, HUSİ’leri iki kez bombaladı.
Bu üslere karşı, özellikle Rum tarafında gelişen protestolar artınca, İngiliz Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı.
Bu açıklamada İngiliz Üslerinin bulunduğu toprağın İngiltere’nin malı olduğu yeniden hatırlatıldı.
Bu yetmezmiş gibi, Kıbrıs’ta bulunan İngiliz Yüksek Komiseri İRFAN SIDDIK da , tam da bu dönemde tarihi bir açıklama yaptı.
Sıddık’ bu açıklamasıyla Kıbrıs^ta eşit egemen iki devletin veya ayrı iki devletin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, Kıbrıs Sorununun BM PARAMETRELERİ çerçevesinde çözüleceğini söyledi.
Bu söylemin BM Genel Sekreterinin Özel Temsilcisi Maria’nın gelişinden hemen önce yapılması gerçekten çok MANİDARDIR.
Türkiye Parlamentosu’nun da Salı günkü oturumunda İsveç’in NATO’ya katılımıyla ilgili kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Genel Kurul’daki oylamada 287 kabul, 55 ret oyunun yanı sıra 4 de çekimser oy kullanıldı.
Türkiye yeniden yönünü AB ve ABD ‘ye doğru çevirdi. Bir yıl önce bu konuyla ilgili önemli eleştiriler yapan Erdoğan ve Bahçeli, yeni dünya koşullarında daha önce savundukları politikaları terk ettiler.
Yunanistan ve Türkiye yakınlaşmasını da bir yere not etmeliyiz.İngiliz, konuşmaya başlayınca, herkesin dikkatli olması gerekir. Hele Kıbrıs’ta İngiliz Üsleri gibi hayati çıkarları olan ve ABD nin en büyük müttefiki olan bir güç, konuşuyorsa, on kez düşünüp, ona göre siyaset belirlemek gerekmektedir.
KIBRISLILAR İngiltere’nin kızına ne demek istediğini ANLAYABİLECEKLER Mİ?
