Anne sütü yerine geçen bebek mamalarının “uygunsuz” pazarlanmasının dünya genelinde emzirme oranları ve sürelerini artırmaya yönelik çabalara gölge düşürdüğü bildirildi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Uluslararası Bebek Maması Eylem Ağı (IBFAN), anne sütü yerine geçen bebek mamalarının pazarlanması ile ilgili uluslararası yasaların uygulanmasına ilişkin ortak rapor yayımladı.
Raporda yer verilen 194 ülkeden 135’inde anne sütü yerine geçen bebek mamalarının pazarlanması ile ilgili uluslararası yasaların olduğu ancak pek çok ülkede bu yasaların yeteri kadar uygulanmadığına dikkat çekildi.
DSÖ, UNICEF ve IBFAN, anne sütü yerine geçen bebek mamalarının “uygunsuz” pazarlanmasının emzirme oranları ve sürelerini olumsuz etkilediği uyarısında bulundu.
DSÖ ve UNICEF, bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesini ve 6. aydan sonra ise emzirmenin uygun besin takviyeleriyle 2 yaşına kadar devam etmesini öneriyor.
Ancak dünya genelinde her üç çocuktan biri ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenebiliyor.
TÜRKİYE’DE BEBEKLER NASIL BESLENİYOR?
UNICEF’e göre, Türkiye’de ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı yüzde 30 iken bir yaşına kadar anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı yüzde 68, bebeklerin yüzde 34’ü ise iki yaşına kadar anne sütü ile besleniyor.
ANNE SÜTÜ ÇOCUĞU OBEZİTEDEN, EMZİRME ANNEYİ KANSERDEN KORUYOR
Rapora göre, bebeklerin gelişiminde önemli rol oynayan anne sütü, çocukları birçok hastalığa karşı koruyor.
Anne sütüyle beslenen çocuklarda IQ değerleri daha yüksek oluyor ve anne sütü çocukları obeziteden ve ilerleyen yaşlarda şeker hastalığından koruyor. Emzirme ise anneyi meme ve rahim kanserinden koruyor.
EMZİRME İLE 820 BİN ÇOCUK ÖLÜMÜ ENGELLENEBİLİR
Raporda emzirme oranlarının ve süresinin artırılmasıyla her yıl beş yaş altı 820 binden fazla çocuk ve 20 bin kadınının ölümünün engellenebileceğine dikkat çekildi.
Emzirme oranları ve süresinin artırılmasının ayrıca zatürree, ishal ve astım gibi çocuk hastalıklarının tedavisinin ailelere ve hükümetlere maliyetini önemli ölçüde azaltacağı gibi küresel ekonomiye de 300 milyar dolar katkı sağlayacağı ifade edildi.
