İhtilaf çözmenin yolları ve İngiliz üsleri - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

İhtilaf çözmenin yolları ve İngiliz üsleri

Yeni bir anlaşma yapmak veya ihtilafı çözmek için müzakere etmek bir kurumda sorumluluk alanların görevlerinin ayrılmaz parçası oluyor.

Eğer tecrübeli olmak hata yapmanın kibar adıysa benim bu konuda tecrübem var.


Müzakere ederken hem hata yaptım hem de hata yapanını gördüm.

Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarının artacağı söylendiği bu günlerde bir ihtilafı çözmenin yollarını farklı bir boyutuyla farkındalığı artırarak düşündürmesi için kaleme aldım. 

***

Bir ihtilafın çözümlenmesi taraflardan birinin teslim olması veya ikna olması ile sonuçlanabilir.

Hem haklı hem de yok olmuş olmanın bir marifet olmadığını akıldan çıkarmamak lazım.

Kötü bir sonuç gibi gözükse de büyük resmi ve toplam ilişkiyi ve çıkarları korumak adına teslim veya ikna olunabilir.

Her ihtilafla karşılaşıldığında, anlaşmada yazan cezai şartlara hemen sarılmak veya dile getirerek tehdit etmek yapılan hataların başında gelir.

***

İhtilafı çözmenin üçüncü yolu problemi çözmeyi ertelemektir.

Taraflara çözümsüzlüğün maliyetinin daha fazla olduğunu düşündürtmesi için bu yola gidilebilir. 

Masadaki ezberlerin bozulmasını, yeni söylemlerin, yeri geldiğinde yeni görüşmecilerin çözüm üretmelerine zemin oluşturması için atılabilecek bir adımdır.

Çoğu zaman hemen çözümü getirmez, ama ihtilafı ortadan kaldırabilir.

Zamanlaması iyi hesap edilmelidir.

***

İhtilafla baş etmenin diğer bir yöntemi birlikte çözüm üretmektir.

Sen ne kazanacağına odaklanırsın, karşı taraf da kendi kazanacağına odaklanır.

İş hayatında birçok başarılı anlaşma, bu şekilde yapılır.

Burada bir püf noktası vardır.

Eğer ihtilaf masada konuşulduğu şekildeyse, bu yöntemle çözüm bulmak mümkündür.

Ama değilse, başka bir sebebi varsa, boşuna zaman harcamaktır bu.

Taraflar problemi ayni şekilde algılamazlarsa problem çözülemez.

Sorulması gereken soru, gerçek problem konuşulan konular mı sorusudur.

Hep dolaylı konuşuluyor, gerçek problemler dile getirilemiyorsa, çözüm arayışlarının boşa zaman harcamaktan öte bir sonucu olmaz.

***

Diğer bir yöntem ilgilenmiyorum, gidiyorum deyip çözümü dikte etmektir.

Bütün güç tek bir noktadaysa ya da toplanabiliyorsa bunu yaparsınız. Yeri geldiğinde ilerlemek için bunu yapmakta tereddüt etmemek lazım. Buradaki püf noktası bunu sık sık yapan konumda olmamak. İlişkinin sürdürülebilir olması için bu önemli bir unsurdur. Pasif direnişe sebep olabilir ve kaliteyi etkiler, negatif enerji oluşmasına sebep olur.

***

Daha çok doğu kültüründe karşılaşılan ihtilafla diğer bir baş etme yöntemi de kıyasıya pazarlık etme yöntemidir.

Pazarlık genellikle tek bir unsur üzerinde yapılır. İhtilafın en önemli noktası belirlenir ve ortak nokta arayışı başlar. Bu genelde paradır, yüzdedir veya zamandır.

Düşünüldüğünde bu her iki taraf için pahalı bir çözümdür.

Aradaki fark paylaşıldığı ve katkı sağlanmadığı için.

İş hayatında ihtilafı tek bir unsura indirgeyip çözmek pek tercih edilmez ve başarı olarak algılanmaz.

Pazarlık ve müzakere çağrıştırdığı anlam itibariyle yakın kavramlardır ama bu iki kelimeyi birbirinden ayıran önemli bir fark vardır. Pazarlık tek unsur üzerinden yapılır. Müzakerede ise amaç bu unsurların sayısını mümkün olduğunca artırmaktır.

***

İhtilafı çözmekteki diğer yöntem müzakere etmektir. Müzakere etmenin bir maliyeti olur, ama hedef kazanç elde etmektir. Bir şey alabilmek için bir şey vermek lazım. Bunun için belirlenecek olan pazarlık unsurları çok önemlidir.

Müzakere sürecinde verdiğim şey benim için kolay karşı taraf için de önemli olacak. İşin püf noktası budur.

***

Tüm bu opsiyonların en sonunda başvurulan yöntem de hakemlik müessesesidir. Belirsizlik ve sonrasında da ilişkinin devam edeceğini düşünürseniz, iyi bir kararla bile sonuçlansa ilişkinin nasıl olacağı ve sürdürülebilir olup olmayacağı düşündürücüdür.

***

50 yılı aşkın süre içerisinde ihtilafı çözmenin yolları ve sonuçları diye sıraladıklarımın hepsi bizim adamızda yaşandı yaşanmaya devam ediyor.

Şimdi bu yazdıklarımı göz önüne alarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasına zemin oluşturan anlaşmayı, İngiltere onaylayarak kendinin de sıcak çatışmanın içerisinde olduğu ihtilafı kendisi açısından hangi yöntemle çözdüğünü düşünün.

İngiltere adanın yönetimini bırakarak teslim ve ikna mı oldu, müzakere mi etti yoksa kendi çözümünü kendisi mi dikte etti? Yoksa hakemlik rolüne mi oturdu?  O günün koşullarında öncelikli olarak talep edilen neyse verdi ama karşılığında kendisi için en önemli unsur olan üsleri aldı ve köşesine çekildi. Rumlar ve biz de hayal etmesi zor olan bir şeyi elde ettiğimizi düşündük.

Kıbrıs sorununu çözmek için 50 yıldır tarih, hukuk ve anlaşmalardaki kelime ve kavramları tartışarak bu işi çözebileceğini düşünüp mesai harcayanlara duyurulur.

İhtilafı çözmek için olguları değil algıları yönetmek ve pazarlamak lazım.

Uzun süreli ihtilafları çözmekte başarıyı getiren kriter budur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar