Güzelyurt Geliştirme ve Kalkındırma Derneği Başkanı Reşat Kansoy, baraj ve derelerin taşması sonucu Lefkoşa-Güzelyurt Anayolu’nun Güzelyurt’a bağlandığı yerin sular altında kalmasından belediyeyi sorumlu tuttu:
“YAŞANAN KAÇINILMAZDI”: Kansoy: Manisa Bulvarı’nın sular altında kalması sürpriz olmadı. Suyun bastığı yerdeki köprünün yapımı sırasında barajın 80 metre genişliğindeki akış güzergahı, 15 metreye düşürülerek, 1.5 metre kare genişliğinde 3 menfez açıldı
“SİYASİ İRADE YOK”: Kansoy: Esas sorun siyasi irade eksikliği. Güzelyurt-Lefke yolunda da aynı sorun var. Güzelyurt’a yapılan yol, Güzelyurt Hastanesi ve Kapalı Pazar içinde aynı sorun var. Belediye Başkanı tek bir vizyon veya fikir ortaya koymadı
“KAYNAKLAR HEBA EDİLİYOR”: Kansoy: Siyasi irade, kente ne yapılırsa yapılsın evet diyen bir pozisyona sürüklenmiştir. Yerel yönetim, bölgeyi kötü yöneterek, Yardım Heyeti kaynaklarının bu tür projelerle heba edilmesine neden oluyor
RİSK ALTINDAKİ YERLER: Kansoy: 2017 yılında Güzelyurt’ta, Su ve Suyun Önemi Çalıştayı’nda uzmanlar, su hesabı ile taşkının gerçekleştiği yerdeki köprünün vasıfsız hale geleceğini söylemişti. Dere güzergahı üzerinde bulunan anaokul, Baf Ülkü Yurdu tesisleri, ve konutların risk altında olduğu ortaya konulmuştu
Eniz ORAKCIOĞLU
Güzelyurt Geliştirme ve Kalkındırma Derneği (GÜKAD) Başkanı Reşat Kansoy, şiddetli yağışlar sonucu taşan baraj ve derelerden dolayı yaşanan olumsuzluklara değinerek, özellikle Güzelyurt’ta meydana gelen taşmaların sebebinin siyasi irade olduğunu belirtti.
Kansoy, Güzelyurt Bölgesine yapılacak yatırımların kente karının ve riskinin Belediye Başkanı tarafından hesaplanmadığını belirtti. Belediyeler bu yönde bir vizyonu olması gerektiğini aktaran Kansoy, merkezi hükümetin yapacağı yatırımlarda dahil belediyelerin bu konuda bir vizyon olması gerektiğini savundu.
“Manisa Bulvarı’nın sular altında kalmasını bekliyorduk”
Güzelyurt’ta barajın taşması Lefkoşa-Güzelyurt Anayolu’nun kapanmasına sebep olan olayın, barajın akış güzergâhının daraltılması olduğunu vurgulayan Kansoy, Manisa Bulvarı’nın sular altında kalmasını beklediklerini aktardı.
“Akış güzergahı daraltıldı”
Kansoy, 2010 yılında Lefkoşa-Güzelyurt Anayolu’nun Güzelyurt’a bağlandığı yerdeki köprünün yani su taşkının gerçekleştiği yerin yapımı sırasında barajın 80 metre genişliğindeki akış güzergahının, 15 metreye düşürülerek, 1.5 metre kara genişliğinde 3 menfez açıldığını aktardı. O günlerde GÜKAD’da olmadığını ama aktivist olarak mücadele verdiğini söyleyen Kansoy, o günlerde köprü yapımının yanlış olduğunu ve çocukların bile bu projeye güleceğini basın aracılığı ile aktardıklarını belirtti. 2010’da yanlıştan geri dönülmesi için çağrıda bulunduklarını aktaran Kansoy, bölgeye bir yatırım yapıldığını ve bu yatırımın bölgeye katma değer kazandırdığını, ama yapılanın coğrafi koşullara uygun olmadığını dile getirdi.
“Aynı sorun yeni Güzelyurt-Lefke yolunda da var”
Lefkoşa-Güzelyurt Anayolu’nun Güzelyurt’a bağlandığı yerdeki köprünün yanlış yapıldığını yineleyen Kansoy, yapılanda mühendislik hatası olduğu kaydetti. Burada esas sorunun siyasi iradesizlik olduğuna dikkat çeken Kansoy, aynı konunun Güzelyurt-Lefke yeni yolu içinde geçerli olduğunun altını çizdi. Kansoy, Güzelyurt’a yapılan yol ve yatırımlarla ilgili Belediye Başkanının tek bir vizyon veya bir fikir ortaya koymadığını iddia etti.
Siyasi İradenin görevinin bu tarz projelerde mühendisin yaptığı hatayı ortaya çıkarmak olduğunu belirten Kansoy, bu projelerin kamu yararına yapıldığını hatırlattı.
“Kaynaklar heba ediliyor”
Siyasi iradesizliğin sadece yollardaki projelerle ilgili olmadığını sözlerine ekleyen Kansoy, aynı sorunun Güzelyurt Hastanesi ve Kapalı Pazar içinde geçerli olduğuna vurgu yaptı. Devletin yıllardan sonra kente yatırım yaparak Güzelyurt Hastanesi inşaatına başladığını söyleyen Kansoy, Belediye’nin yine sorumluluk almayarak, bu projelerin lokasyonu ve ulaşım mühendisliği ile ilgili hiçbir fikir sahibi olmadığını ve hiçbir çalışma yapmadığını aktardı. Siyasi iradenin kenti ne yapılırsa evet denen bir pozisyona sürüklediğinin altını çizen Kansoy, “Ülkeyi kötü yönetmekle, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elciliği Yardım Heyetinin kaynaklarının bu tür projelerle nasıl heba edildiğini ve Anadolu insanının vergileriyle toplanan bu paraların nasıl havaya atıldığını ispatlıyoruz” dedi.
Kapalı Pazar projesine de değinen Kansoy yanlış tadilat, yanlış projenin 10 yıldır Güzelyurt esnafına tek kuruş kazandırmadığını vurguladı.
“İnşaatların yüzde 50’si ruhsatsız ve vizesiz”
Güzelyurt Belediyesi’nin ruhsatsız ve vizesiz inşaatlara izin verdiğini söyleyen Kansoy, şu anda Güzelyurt’ta yüzde 50 inşaatın vizesiz olduğunu iddia etti. Bu inşaatların deprem tüzüğüne uygun olmadan yapıldığını varsayan Kansoy, yarın bir deprem olduğunda, can ve mal kaybından sorumlu Belediye’nin olacağını ifade etti.
“ ‘I love Güzelyurt’ yazmakla olmuyor”
Amsterdam’dan kopyalanarak tam Güzelyurt’un girişindeki çembere “I love Güzelyurt” yazıldığını kaydeden Kansoy, Güzelyurt’u seviyoruz diyenlerin, tam I love Güzelyurt’un önünden başkente ulaşamayacak bir yola izin verdiğini aktardı. İlkel yöntemlerle su taşkını olan yere toprak konularak oradaki binaların sular altında kalmasının önlendiğini belirten Kansoy, yaşanan olumsuzluklar sonucunda bölgede bulunan Alas Sitesi’ne insanların 45 dakikada ulaşım sağlayabildiğini söyledi. Kansoy, toprak set çekilmeseydi taşan suyun söz konusu yerde bulunan yurtların alt katlarını da basacağını vurguladı.
“Dere üzerindeki ev ve tesisler tehlikede”
2017 Haziran ayında Su ve su yönetimi ile ilgili “Güzelyurt’ta su ve suyun önemi” başlıklı bir çalışma yaptıklarının altını çizen Kansoy, Yer Bilimleri Odası’ndan Mehmet Nejdet yönetiminde yapılan bu Çalıştaya birçok üniversite ve pareler meslek odalarının katkı koyduğunu anlattı. ODTÜ’den akademisyenlerin su hesabı ile taşkının gerçekleştiği yerdeki köprünün vasıfsız hale geleceğinin söylendiğini hatırlatan Kansoy, Köprü yanında dere güzergahı üzerinde bulunan Anaokul, BAF tesisleri ve dere üzerinde bulunan ev ve konutların risk altında olduğu da çalıştayda ortaya konulduğunu belirtti.
“Sel kapanı yöntemi ile risk ortadan kalkar”
Sivil toplumun öneri yapmaktan başka bir şansı olmadığının altını çizen Kansoy, bu uyarıları defalarca yaptıklarını, özellikle de 2010 sel baskınından sonra yaptıklarını söyledi. 2010’da Güzelyurt sel baskınında 1 milyon TL’den fazla zarar ziyan olduğunu hatırlatan Kansoy, o dönemlerde bu işin üzerine daha çok düştüklerini ve araştırmalar yaptıklarını anlattı. Kansoy, Araştırmalardan çıkan sonucun 400 bin Euro bedeli ile mevcut yapıyı, sel kapanları denen metotla Güzelyurt’un daha güvenli bir hale getirilebileceğini kaydetti. Belli aralıklarla suyun tahliye edilebileceği ve aküfere verilebileceğini belirten Kansoy, delik metotları ile bu risklerin ortadan kaldırılabileceğini söyledi.
“Suyu tutmak için 44 yıldır bir şey yapılmadı”
Arzu edilenin ve üzerlerinde durdukları konunun köprüyü su basması olmadığını, köprünün tekrar onarılabileceğini söyleyen Kansoy, geriye dönmeyecek olanın su olduğunu belirtti. Mevcut yerel yönetimin ve önceki yerel yönetimlerin, Güzelyurt Barajı’nın daha çok su tutabilmesi ve barajın su ve su yönetimi adı altında aküfere daha çok katkı sağlayabilmesi için bir şey yapmadığının altını çizen Kansoy, tamir edilemeyenin ve geri gelmeyecek olanın denize akan su olduğunu belirtti. Bizim gibi verimli tarım toprakları olan bir bölgede kaliteli suyun denize akıtılmasının utanç olduğuna dikkat çeken Kansoy, 44 yıl boyunca bunun önünün alınamamasının üzücü olduğunu belirtti.
