Nikos Hrisdtodulidis Kıbrıs Türklerine yönelik 14 maddelik bir açılıma hazırlanıyor.
Bu maddeleri hazırlarken, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türklerinin asli özne olduğunu dikkate almayan bir bakış açısı egemendir. Ancak Nikos’a bu fırsatı verenler öncelikle ellerini başlarına alıp, utanmalıdırlar.
Kıbrıs Cumhuriyeti 1960’da Türk ve Rumların ortak kurucu olduğu bir devlet olarak ortaya çıkmıştı.
Bu Cumhuriyet adım adım Rum Cumhuriyetine dönüştürülürken, Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen Kuzey Kıbrıs’taki kontr-gerilla ‘nın ayrılıkçı politikaları ön plana geçirildi. Kıbrıs Cumhuriyeti adım adım Rumlara teslim edildi.
1974’tteki büyük bölünmeden sonra, Kıbrıs Türkleri Annan Planı’na EVET diyerek, Kıbrısta çözüm isteyen esas özne olduklarını herkese gösterdiler. Montana sürecinde de Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’nin olumlu açılımları Rumlardan gerekli desteği bulmadı.
Montana sürecinden sonra Türkiye ve Kıbrıs’ta kendilerinin seçtirdikleri politikacılar, tüm dünyanın desteğini kazanan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon tezinden uzaklaşarak yeniden imkansızı istemeye başladılar.
Eşit Egemen iki devlet açılımının esası FEDERASYON KAVRAMI içerisindeyken, federasyona karşı çıkarak, tüm dünyadan iyice izole olarak yalnızlaştılar.
Rum Cumhurbaşkanı Hristodulidis de bu durumu kullanarak,Kıbrıs’ta tek egemen’in Rumlar olduğunu dünyaya yeniden hatırlatma yolunu seçti.
Hristodulidis’in yeni açılımının 14 maddesi incelenince:
Kıbrıslı Türklerle evli olanların Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan vatandaşlık haklarının budanarak,Rumların istediklerine vatandaşlık verme noktasına getirildiği açıkça görülmektedir. Bu açılım, Bu durumda olan vatandaşlarımıza, Avrupa mahkemelerine gitme yolunu kapatmaya yöneliktir.
Resmi belgelerin verilmesindeki süreci kolaylaştırmak için geçiş kapılarına yakın birimlerin kurulması pratik kolaylıklar getirmesine rağmen, Kıbrıs’ı yönetenlerin kimler olduğunun pratikte yansıması olacaktır.
Yeşilhat Tüzüğünün geliştirilmesi de tartışılacak bir konu değildir.Tüm Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi sürecine destek veren Kıbrıslı Türklerin haklı bir kazanımıdır.
Sağlık sisteminden Kıbrıs Türklerinin ve Kıbrıslı doktorların faydalanacağı yeni bir sistem,Kıbrıs Türklerinin sivil kuruluşlarıyla tartışılarak yapılmalıdır.
Banka ve Benzeri HIZMETLERDE şimdiye kadar her iki toplum fertleri eşit olarak yararlanamıyordu.Bu konuda neler yapılabileceği, Kıbrıslı Türklerin de katılımıyla yeniden ele alınmalıdır.
Eğitim alanındaki öneriler de karşı önerilerle zenginleştirilmelidir.Rum eğitim sistemindeki milliyetçi ve ORTODOKS bakış açısı mutlaka değiştirilmelidir.Kıbrıs Türk tarafındaki eğitimin de demokratik ve laik bir temele oturtulması tartışılmalıdır.
Bu yeni açılımda, daha fazla KAPILARIN AÇILMASI önerileri, Kıbrıs Türkleri yerine Hristodulidis’ten gelmiştir. Kıbrıs Türkleri bu öneriyi ciddiye alarak karşı önerilerle bu süreci hızlandırmalıdırlar.
Hristodulidis Rum egemen zihniyetini yansıtsa bile, Kıbrıs Sorunundaki durağanlığı bozacak açılımlar yapmıştır.
Kuzey Kıbrıs’taki yöneticiler , bu süreci geçiştirmek yerine, daha aktif açılım talepleriyle,Kıbrıs Türklerinin 1960 Antlaşmasından kaynaklanan haklarını aramalıdırlar.
Unutulmamalıdır ki, haklı pozisyonda olsanız bile, hareketsizlik sizi hızla haksız duruma sürükler.
Hristodulidis de Kıbrıs’ta Çözüm ve Barış isteyen ana unsur olarak DÜNYAYA kendisini kabul ettirir.