Yıllardır Kıbrıs’taki iki toplum arasındaki siyasi yaşamı Kitromilides’in tabiriyle bir “hoşgörüsüzlük diyalektiği” olarak tarif edebiliriz. Kıbrıslılar yıllardır kendi mağduriyetlerinin egosundan kurtulamamışlar ve devamlı “olumsuz mütekabiliyet” diyebileceğimiz bir tavır içinde siyaset yapagelmişlerdir. Mütekabiliyet bazı hallerde bir olumlu yola girişte karşılıklı tavizler vermek için kullanılabilir fakat adamızda bu daha çok “göze göz, dişe diş” şeklinde gerçekleşmiştir. Güney’de yapılan bir yanlışa, kuzey hemen başka bir yanlış yaparak veya kuzeyde yapılan yanlışa güney başka bir yanlış yaparak, reaksiyonist, rövanşist ve öç alma içgüdüsüyle hareket edilmiştir.
Yıllarca Kapsamlı çözüm görüşmeleri her türlü adım atılmasını engellemiş olmasına rağmen görüşmelerin yapıldığı sürede genellikle bu rövanşist tavırları bir süreliğine bastırmayı başarmıştır ama her Kapsamlı çözüm süreci çöktüğünde, pusuda bekleyen bazı şövalyelerin ortaya çıkarak bu “hoşgörüsüzlük diyalektiğini” tekrardan başlattığını görüyoruz. Onun için Kapsamlı çözüm yerine yıllardır adım adım çözümü önermekteyim. Bu tip süreç kendi yapıcı diyalektiğini oluşturmaya müsaittir. Atılacak adımlarda mütekabiliyet aramadan, daha çok işbirliği arayan bir süreçten söz ediyorum. İlle bir tarafın adım atmasına gerek duymadan yapılabilecek olan adımlardan söz ediyorum.
İki liderin, şu veya bu nedenden dolayı yakınlaştıkları dönemde bu tür bir yönteme rahatlıkla geçiş yapılabilirdi. Fakat BM’nin de teşvikiyle iki lider de küçük de olsa sonuç alıcı adımların atılması yerine bütünlüklü çözüme saplanmışlar ve “büyük Sorunu” çözemeyince, karşılıklı suçlama oyununa girişmişlerdir. Şimdi de ortamın gerilmesine sessiz durarak çanak tutmaktadırlar. Ada bu kadar gerilimi kaldıramaz. İki tarafta bu oyundan vaz geçip kader birliği yapacakları bir diyaloğa geçmelidirler. Liderlerin bir an evvel temasa başlayıp, yeni bir yöntemle bazı adımları atmaları gerekmektedir. Toplumsal gerginlikleri ancak atılacak adımlar pasifize edecektir, aksi taktirde bu başıboş ortamında, derinlerden bir yerden fırlamış bu felaket süvarileri iki toplumu da germeye devam edecektir ve bunun kimseye faydası yoktur.
