Hayallere inanmak güzeldir - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Hayallere inanmak güzeldir

28 Temmuz 2013 erken seçim propagandaları başladı. Tüm adayları televizyonda mümkün olduğu kadar izlemeye çalışıyorum. Tüm partilerin seçim bildirgelerini okudum. Özellikle uzun süre iktidarda kalan partilerin ve KKTC ekonomisini bugünlere getirenlerin seçim bildirgeleri ve öne çıkardıkları ekonomik propagandis sloganlar tam bir kandırmaca. İnsanları oy vermeye ikna etmeye çalışan tam bir kandırmaca ve hayaller manzumesi.
Piyasa ekonomisi felsefesinde hele de entegrasyon politikaları ile başka ekonomilere kayıtsız entegre olmuş bir ekonominin sloganları da hiçbir zaman inandırıcı olamaz.
Gerçekler uzak olduğu zaman hayallerle yetinmek kendisinde “değiştirme” erkini göremeyenlere yaraşır. Nereden başlamalı ki? Ekonomide işler iyi gitmiyor, siyasette her şey yozlaşmış, entegre olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti ile bile bu kadar aşağılandığımız hiçbir dönem ben hatırlamıyorum. İleri demokrasi alanında ise gelecek için gönlümüze su serpilmiyor. Dış basında siyasilerimizin sergilenen halleri kendileri tarafından nasıl algılanıyor bilemem ama ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni son derece rencide ediyor. Acaba bu politikayı iktidara taşıyan ve destekleyenler böylesine rencide edilmemizin ve böylesine berbat bir ekonomik ortamın yaratılmasının hesabını soracaklar mı?
Bunları şimdilik bir tarafa bırakalım. Entegrasyon politikası ile rotasını kaybetmiş üretimin önemli boyutunu kaybetmiş, cari açığını denetleyemeyip maaş ve transferlerin ancak %60’ını karşılayabilen yatırıma kaynak ayıramayıp kredi veya hibeyle yatırım yapabilen, ülkemizde planlardan geçilmemekte propaganda malzemeleri havada uçuşmaktadır.
Son birkaç yılın bütçe gerçeklerine göz atarsak önce içimiz ısınır ama sonra tam tersi içimiz kararır. Önce ne güzel deriz çünkü her konuda tüm gerekli önlemlerin alınacağı gerekli işlerin yapılacağı yani neredeyse tüm sorunların çözüleceği ileriki yıllara hiçbir sorun kalmayacağını anlarsınız.
Sonra içimiz kararır çünkü yıllar bitmiş fakat hiçbir şey yapılmamış yazılan veya vaat edilen hiçbir şey yerine gelmemiş. Zaten böyle olmasaydı her seçimde aynı şeyler tekrarlanmazdı. Yani güzel ifadelerle programlar bezenir, ama işler kendi mecrasında sürüklenir.
Ekonomik programlarla ilgili ikinci bir konu ise piyasa ekonomisi felsefesinde yani küreselleşme politikalarında ki fantezi gibi. Zira yapılan planlamaların amaçsal yönü belirli kaynakları, belirli amaçlar doğrultusunda yönlendirmek ve kullanmaktır. Planın sosyo-ekonomik amaçsal yönünü ise kaynakların piyasa güçlerine zıt toplumsal amaçlara yönlendirilmesidir. Sıkıntı işte burada başlar. Bir kere kapitalist modelin uygulandığı devletlerin öz kaynakları kısıtlıdır. Bundan dolayı hükümetler vergi ve benzeri yükümlülüklerle kendilerine kaynak yaratmaya çalışırlar. Dolayısıyla bu felsefe “Kamusal erk” olarak görülse de aslında “Sermaye erk”idir. Örneğin ekonomik aktörlerin vergi verme potansiyeli yükseldikçe buna paralel vergi vermeme politik güçleri de yükselir. Bu nedenle kapitalist ekonominin kamu açıkları rastlantısal sonuç değil sistemin kendi organik neticesidir.
Yapılan programsal planlarda hedefler vardır. Burada önemli olan hedeflere kimler tarafından ulaşılacağı ve nasıl uygulanacağıdır. Planlarda gördüğüm, planların piyasa işleyişini ve de güçler dengesizliğini değiştirme potansiyeli yoktur. Yani piyasadaki güçler yapılan programlarda yine aktör olmaya adaydırlar.
İktidarda uzun süre kalan fakat bir şey başaramayan partilerin programlarında hep kapitalist sistemin hedefleri var. Bir de işin hayal tarafı var. Ulusal gelirin şu kadar olacağı, büyüme oranının şu kadara yükseleceği, gizli işsizlikle beraber % 20’leri aşan işsizlik ordusuna iş olanağı yaratılacağı, turist sayısının bir milyona çıkartılacağı, otellerdeki yatak sayısının şu kadar olacağı, dış siyasette sıkı bağlar kurulacağı, Kıbrıs sorunu çözülmesi yönünde pro aktif politikalar izleneceği, batmış olan küçük esnafa 350 milyon kredi verileceği, öğrenci sayısının 75 bine yükseltileceği, günden güne gerileyen ihracatımızın 300 milyona yükseltileceği gibi. Bu yıl seçim bildirgelerinde bir konu atlanmış. Tüm KKTC’nin serbest bölge yapılması.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar