Türkiye’nin “Maraş harekatı” bir işlere yarayacak galiba.
Aslında “Türkiye’nin Maraş harekatı” demek bir miktar eksik olur.
Veya yanlış.
Maraş’ta açılım yapmak Kudret Özersay’ın arzusu ve hedefi idi.
Konuyu Türkiye Dışişleri Bakanlığının gündemine sokan da Kudret Özersay idi.
Ama “büyük bir huruç operasyonu” ile devre dışı bırakıldı.
Malumdur Mustafa Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesini istemeyen Ankara Ersin Tatar’a yönelince Maraş açılımı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin malzemesi yapıldı ve Ersin Tatar’a da rol verildi.
Ersin Tatar Özersay ile kavga etme bedeline rolünü çok iyi oynadı ve sonuçta Cumhurbaşkanı seçildi.
Geriye kalan Özersay’a yaşatılan büyük travma oldu.
***
Neyse, bu kısa yakın tarih özetinden sonra gelelim Maraş’a.
Türkiye’nin Maraş’ta yaptıklarından son derece rahatsız olan Rum tarafı, son Brüksel zirvesinden sonra Türkiye’yi tehdit ve baskı yoluyla dize getiremeyeceğini çok iyi anlamış olmalı ki şimdi karşı diplomatik ataklarda bulunma hazırlığı yapıyor.
Rum basınının yazdığına göre Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ekibini toplamış ve Maraş’la ilgili Güven Yaratıcı Önlemler Paketi hazırlamaya başlamış.
Rum basınına yansıyan bilgilere göre paketin ana unsurları şöyleymiş:
Kapalı Maraş gerçek sahiplerinin yerleşimine açılması için BM’ye devredilsin. KKTC toprağı olarak kalsın ama BM tarafından yönetilsin. Böylece Rum tarafı KKTC ile muhatap olmasın, dolayısı ile KKTC’yi dolaylı da olsa tanımasın.
Bu çerçevede Mağusa limanı ile Ercan Havaalanı’nın yönetimi de BM’ye devredilsin ve uluslararası gemi ve uçak trafiğine açılsın.
Tabii ki her ikisi de KKTC toprağı olarak kalacak. Operasyonları KKTC yapacak ama yönetim yasal olarak BM’de görünecek.
Anastasiadis’in yaptığı hazırlığın kabaca özeti budur.
***
Geçmişte Maraş’la ilgili gündeme gelen Güven Yaratıcı Önlemler Paketi’ne çok benzeyen bu hazırlık Kıbrıs sorununa yeni bir ivme katabilir.
Maraş’ın ve Mağusa Limanı ile Ercan Havaalanı’nın BM’ye devredilmesi bizim açımızdan uluslararası hukuka ulaşma aracı olabilir.
Zaten Türkiye’nin son yaptığı Maraş açılımında “mal sahipleri TMK üzerinden mallarını alabilecek” denilerek fetihçi yaklaşımda bulunulmamış, uluslararası hukuka atıf yapılmıştı.
Maraş üzerinden KKTC’yi tanıtma politikası da olmadığına göre BM’ye devretmek lehimize sonuçlar yaratabilir.
Tabii ki detaylandırılması gereken yüzlerce konu ortaya çıkacaktır.
Ama yeter ki niyet olsun.
Maraş yıkıntısından yeni umutlar yeşerebilir…
