Türkiye’nin en müsrif adamının karısı çıkmış bize tasarruf dersi veriyor. Daha neler göreceğiz! Boşuna “beterin beteri var” dememişler.
Bakın, Emine Erdoğan bize neler öğütlüyor: “Gelin, hep birlikte basit önlemler alalım. Meselâ, alış verişe çıkmadan önce, alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vaz geçelim.”
Emine hanım doğru söylüyor, güzel söylüyor. Ancak işe kendi evinden başlayıp millete örnek olsa daha yakışık olmaz mı?
Meselâ, Cumhurbaşkanlığına bağlı VIP uçak filosu israf hanesine girmiyor mu? 16 uçaktan oluşan filo, Almanya, Fransa ve İtalya VIP uçak sayısından çoktur. Bunlar arasında 1 Boeing 747 var ki filodaki en büyük uçaktır. Malum-u aliniz, bu uçak Katar Emiri’nin hediyesidir. Ne var ki bu mereti uçurmanın saatlik maliyeti 300 bin TL dolayındaymış.
Filoda 4 tane Airbus, 5 Gulfstream, 2 Cessna ve 3 Skorsky helikopter bulunmaktadır. Bunların yıllık maliyeti ülkeye 38 Milyon TL’dir. Makam arabalarının sayısını bilen var mı bilmiyorum. (İstanbul Belediyesi’nde son seçimlerde iktidara gelen Ekrem İmamoğlu yönetimi gereksiz olan 1,522 aracı iade ederek 50 milyon TL tasarruf etmişti. Emine hanımın eşi, dört yıl süreyle Refah Partisi’ni temsilen İBB belediye başkanlığı yapmıştı. Yoksa cevizcinin çuvalından oynamak, müsriflik sayılmıyor mu?)
Yalnız Cumhurbaşkanı değil, bakanlar da iç veya dış gezileri için özel uçak kullanıyorlar. Gelişmiş ülkelerin bakanlarını işe bisikletle veya yeraltı treniyle gidip geldiklerini gördükçe bizimkilerin gösterişe ne denli meraklı oldukları tekrar tekrar gözüme batıyor.
Bu denli israfa ne gerek var dendiği zaman da dindar muhafazakârların yanıtı hazırdır. “İtibardan tasarruf edilmez”. Gösteriş ile itibarı karıştırıyorlar. Uçaklarla, saraylarla gösteriş yapabilirsiniz ama itibar kazanamazsınız. Muteber insanlar halinize bakar, güler geçerler.
Baka baka bizimki de imrendi. “Yabancılara ayıp olmasın” diye bir saraycık da o istiyor. O da itibar peşinde. “Anası gibi danası.” (Hatırlatması benden: “Osmanlıyım, Türk oğlu Türk’üm” demek yetmez. Bunlara “Elhamdülillah Müslüman’ım” ifadesini de eklemek gerekir. Ve gerçekten birinin gözüne girmek istiyorsa birkaç sûre ezberleyip Cuma namazına katılması vaciptir.)
Emine hanımın içinde yaşadığı saray, Cumhurbaşkanı’nın kendi ifadesine göre 1,150 odalıymış. Üstelik bu yetmediği gerekçesiyle ana binaya, 500 odalı bir bölüm daha eklenecekmiş.
Saray’da 3,000 kişiye hizmet verecek büyüklükte bir cami ve içinde 5 Milyon kitap bulunacağı söylenen bir de halk kütüphanesi bulunmaktadır. Küçüklük kompleksi olan insanlarda büyük şeylerin “güzel” olduğu varsayılmaktadır.
Yerleşkenin resmi adı “Külliye”dir. Görüntüsüne bakılırsa “Kâşane” olmalıydı.
Estetik zevksizlikte bizimkilerle yarışan epey ülke var. Ancak Brunei ülkesine yetişmek kolay değil. Onlar da bizimkiler gibi, paranın getirdiği şatafatı “itibar” sanıyorlar.
Brunei, yarım milyon kişi dolayında bir nüfusa sahiptir. Ülkenin resmi dini İslâm’dır. Ülke, Sultan Hasan El’Bolkiah tarafından yönetilmektedir. Brunei’de çıkartılan petrol ve doğal gaz, Sultan ile Shell şirketine aittir. Bu nedenle Sultan, dünyanın en zenginleri arasında sayılmaktadır.
Zenginliğini gözler önüne sermekten de çekinmemektedir. Zenginliğin pırıltısıyla halkının gözlerini kamaştırıyor. Sultan “İstana Nur’ül İman” (Cennete asılı olan iman nuru) adlı sarayda yaşamaktadır. Bina dünyanın en büyük yerleşkesidir. Yerleşkenin 1,788 odası, 1 camii, 5,000 misafir alacak bir salonu, 5 yüzme havuzu ve sultanın 200 atı için bir ahırı bulunmaktadır. (Lâf aramızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan 500 odalı bölüm inşa edildikten sonra binaya birkaç yüz oda daha eklerse “dünyanın en büyük yerleşkesi”ne sahip olacaktır. Varsın Avrupalılar kıskansın!)
Cumhurbaşkanı VIP makam uçağına sahip olabilir ama araba koleksiyonu konusunda kimse Sultan’la yarışamaz. En pahalılarından 2,500 arabaya sahiptir. Bunların içinde bir tanesi, bir Rolls Royce, yozlaşmış zevkin en parlak örneklerindendir. Araba 24 ayar altınla kaplanmıştır.
Böylesine kitsch (kiç) bir örnekle yarış, yarışabilirsen.
