Döviz Kraliçe Elizabeth yengemiz cinsinden tavan yaptı ya, ilin) Bakan(!)lar Kurulu dahil biz tüketiciler de UFO gören masum köylü cinsinden özellikle sanal âlemde ha’bire açıktan ve de uzaktan trene bakar misâli müdâhil olduk. “TL kazanırsan TL, döviz kazanırsan döviz borçlan” diyen ekonomi bilim çalışan arkadaşlara inat tüketici, müketici, taşıt, maşıt cinsinden kredilere koştuk. Bu âlemin yanında da fütursuz bir şekilde kredi kartlarımıza dayandık. E kredi kartımıza kılıç kalkan muamelesi yaparsak neydi olacağı sayın seyirciler! Neyse, yurdum ithalatçılarıyla ihracatçıları arasındaki kavga da bu arada büyüdü. Bilmem hatırlarmısınız, yakın geçmişte önce Kıbrıs Türk Sanayi Odası’ndan (KTSO); Kıbrıs Türk Ticaret Odası’na (KTTO) ‘İthalatçılar Odası’ merkezli bir aşırtma atışı gelmişti. Karşılık olarak Ticaret Odası da ‘mesnetsiz ithamlar’ merkezli bir cevap çakılmıştı. Neyse, bizi ilgilendiren üretimin (mal ve/veya hizmet) olmadığı yerde ‘egemen ve/veya iktidar’ olmak mümkün değil. İşte, bu bağlamda KKTC Devlet Planlama Örgütü’nün üretim ayrışması ile ilgili verilerine göre ‘%5 hayvancılık (ki bu aralar hengâme çok), %5 inşaat, %10 sanayimiz’ ile ilgili mal üretimi ve geriye kalan %80 ise hizmet(servis) cinsinden üretim. E spor da hizmet cinsinden bir üretim alanı. Planlama ve örgütleme ister, yönetme ve koordinasyon ister ve nihayetinde de denetleme ister. İşlemeyen/işletilemeyen bir sponsorluk mevzuatımız var mâlumunuz üzere. Sermaye gruplarının bu çatışmasından tabii ki sporumuz da destek görme bakımından hep zarar gördü ve görecek de. Eskiden krizin arkasına saklanan patronlar şimdilerde bir kısmı maalesef boğazlarına kadar krize batmış durumdalar. Hâliyle iş yine devlete düşecek ama nâfile. Olumsuz iletilerin pompalandığı bir piyasada değil spor, birincil ihtiyaçlarımızı bile karşılamamız mümkün değil. E devlet yoksa içerde faaliyet gösteren uluslar üstü şirketlerde mi yok? Bal gibi gibi var. Örneğin Türk Hava Yolları (THY) Türkiye’nin dünya temsiliyetindeki en önemli markası oldu bildiğiniz üzere. Boru değil, THY artık en büyük global havayolu ittifakı Star Alliance’ın baş aktörü. Özellikle GEO Temel Kotil ile birlikte Hollywood aktörü Kevin Costner’li reklam filmleri ile gerçekleşen evrensel farkındalığa bir süre ara verilmişti. Zira Amsterdam Schiphol Havalimanı’nda yaşanan olumsuzluk nedeniyle hem algılanan imajda, hem de hisse senetleri bazındaki düşüş şirketi durağan bir hâle soktu. Bu süreç sonrası kriz yönetimindeki sporsal açılımları hep birlikte izliyoruz. Önce dünya devleri Barcelona ve Manchester United şirketlerinin ulaşım sponsorluğu, Avrupa Basketbol Ligi’nin isim hakkı, arkasından tenis bayanlar kategorisinde dünya sıralamasında eski birinci Danimarkalı tenisçi Caroline Wozniacki ile yapılan anlaşma ve nihayetinde de NBA tarihinin en değerli basketbolculardan biri olan Kobe Braynt’la yapılan reklam sözleşmesi, arada Messi ve Drogba açılımı ve diğer ulusal spor tesisleri isim hakkı. Toplamda tanıtıma ayrılan bütçe 2014 yılı itibariyle 70 milyon USD. “Vay gavvolem vay” dedirtecek cinsten açılımları ancak uluslarüstü bir şirket yapabilirdi ve THY bu sıfatı artık kazandı. Sonuçta bendeniz dahil birçok Kıbrıslı Türk THY’yi tercih ediyor ve edecek de. Bugüne kadar sporumuza herhangi bir desteğiniz olmadı. Çok parada gözümüz yok. En azından birkaç bebemizin giderleri veya birkaç ligimizin isim hakkını alsanız inanın ‘kadı günah yazmaz’. Sloganınızda belirttiğiniz gibi; “Globally Yours (Dünyanın her yerinde sizinleyiz)” ama biz bu dünyanın neresindeyiz?
