Spor denince akla gelen önemli özelliklerden birisi de “Spor tesislerinde çevre duyarlılığı”.
“Aslan Yattığı Yerden Belli Olur” derken, aslında bireylerin yaşadıkları yer ve davranışları, onların karakterlerini ve kişiliklerini ortaya koyduğunu açıklamaktadır.
Geçenlerde; işte tam bu noktada, “Sporumuz” adına hiç yakışmayan ve de en önemlisi bu ülkeye, beden eğitimi öğretmenleri, antrenörler ve spor adamları yetiştiren “Üniversitelerin, Spor Tesislerimize” karşı ne derece duyarlı olduğuna tezatına şahitlik ettim.
Lefkoşa Atatürk Spor Kompleksi içerisinde yer alan “Antrenman Salonu”nda, “Üniversiteler Spor Oyunları” kapsamındaki “Erkekler Voleybol Şampiyonası” maçları vardı. Maçlar sonrasında “Üniversiteliler” arkalarında tam bir çöp yığını bırakarak salonu terk ettiler. Hiç yakışmadı.
Bildiğiniz üzere ülkemizde spor tesislerimiz el parmaklarımızın sayısını geçmiyor. Onları koruyup, temiz tutacağımız yerde ‘Üniversitelilerin gösterdiği saygı bu kadar mı?
Hiç mi düşünmediniz? Bu salonu ülkemizde salon sporları adına öz kaynak çalışmaları yapan ve birçok branşta takım “Spor Dairesi”nin plan ve programına göre kullanıyor.
Buna bağlı olarak da geçtiğimiz çarşamba 7-14 yaş arası eğitmenliğini yaptığım Kemal Taşçı Basketbol Okulu’nun idmanı için ‘Antrenman Salonu’ndaydım.
Antrenman öncesi hazırlıklarımı yapmak için daha benim bebeler gelmeden salona vardım. Ancak salondaki manzara beni kahretti.
İnceden şöyle bir göz attım ortalığa. Antrenman salonuna gidenler iyi bilir, iki kenarda tahtadan tribünler var.
Görüntü içler acısıydı. Ortalık, içilmiş, yarım bırakılmış, oyuncuların müsabaka sırasındaki psikolojik etkenlerine bağlı yere dökülmüş, ezilmiş, büzülmüş pet su şişeleriyle dolu. Daha da kötüsü “Yılan Olsa Sokacak” lafı gibi iki tribün kenarında da, sanki de “süs niyetine” konulmuş “ÇÖP” bidonları bomboş duruyordu. Yazıklar olsun dedim içimden.
Neden mi? Çünkü inceden göz atarken olaya gözlerim fal taşı gibi oldu ansızın. Bir yandan bu pisliği kim yapar diye düşünürken bir baktım, şişelerin üzerinde 3 tane güzide üniversitenin logoları; “YDÜ”, “DAÜ” ve “GAÜ”.
Belki de arkada bırakılan pisliğin farkında bile olmadan, ne de olsa salon sorumlusu var o temizler diyerek, salon bırakıldı. “Leş gibi”.
Yok be arkadaşlar, kimse kusura bakmasın ama yarattığınız bu pisliği temizlemek sizin görevinizdir. Sizlerin üniversiteli olarak örnek olacağınız yer de, böyle mi eğitimci yetiştireceksiniz? Ya da buralardan çıkacak bireyler kendileri bunu yapıyorsa, gelecek nesilleri nasıl eğitecek diye bir sorun kendinize.
Ben tüm bu düşünceler içerisindeyken benim ufaklıklar salona gelmeye başladı. Tabii bebeleri getiren veliler de salondaki görüntü karşısında şaşkın.
Ne diyeceğiz şimdi, nasıl anlatacağız durumu derken, antrenmanı bıraktık bir kenara, başladık çocuklara spor ve çevre duyarlılığı adına mental idman yapmaya.
Çocukları bu konuda etkilediğimi anladığım anda da hemen bir takım çalışması yaptık.
Çünkü biz temiz bir çevrede spor yapmak istiyoruz fikriyle, biz onlara örnek olalım diyerek salonda ki pisliği el birliğiyle temizledik.
Belki de ilerde bir yerlerde onların eğitmeni olacak olan bu “Üniversite”lilere, örnek olan tüm öğrencilerime teşekkür ederim.
Bu olayı tamamen kurumlara mal etmek de doğru olmaz tabii ancak yetkililerin görevi de, kendi bünyesinde yer alan ve isimlerinin böylesine üzüntü verici olaylarda geçmemesi adına, takım sorumlularınızı, antrenörlerinizi bu konular hakkında uyarmalı, denetlemeli ve bu olayları göz ardı etmemelisiniz.
Ülkenin şartları belli. Tesis yapmak zor ancak bu mentalite çerçevesinde esas zor olan bu tesisleri korumak !!!
