Futbol; Hun Türkleri’nde tepük oyunu ile başlayan bu serüven, önce Almanların ana hatlarıyla oyuna sınırlama getirmesi, arkasından da Birleşik Krallığın egemenliğindeki kurulun uluslar üstü bi’kuralla (IFAB) insanlığın hizmetine servis edilmesiyle bi’kitle sporu hâline getirildi. Az buz değil, 300 milyar USD’yi aşan bütçesiyle bacası tütmeyen bi’sanayi işlevli bu çadır tiyatrosunda futbolcudan öte başka aktörler var artık. Biraz oyna kaybet zemininde (kuralları koyan kazanır) müşterek bahis çeteleri, biraz tv yayımcı kuruluşlar, biraz simsar kılıklı menajerler, biraz bonservisten ekmek yiyen mafyavari iş insanları, biraz da spor malzemesi üreten markaların oyuncağı oldu bildik şike soslu futbol dünyası. E bu sektör de küresel eksende günden güne büyümekte. Mâlum pastacıların Serie A’sı, biracıların Bundesliga’sı, Matadorların La Liga’sı, şarapçıların Ligue 1’i, portakalların Eredivisie’si, Türklerin Süper Toto’su, bizim de ölümüzün goca körü ligi var ya, işte bunların ağa babası da İngilizlerin bildik Premier League’i. Barclays finans şirketi tarafından finanse bu lig değil İngilizlerin, evrenin en top ligi konumunda. Toplamda 20 takımın mücadele ettiği bu’ligde her kulüp 38 kez maça çıkmak zorunda. Kurulmuş olduğu 1992-93 sezonundan bu yana 48 değişik takım mücadele etmiş. Yakın geçmişli Premier League’de yalnızca bizim takım Manchester United, Blackburn Rovers, Arsenal, aristokratların Chelsea’si ve Arapların Manchester City kulüpleri şampiyonluğa ulaşmışlar. Manchester United, kazanmış olduğu 13 Premier League şampiyonluğuyla genel klasmanda en başarılı kulüp konumunda sağolsun Sir. Fergie. 1980’lere kadar Avrupa’nın revaçtaki liglerinden biri olan İngiltere Ligi, holganizmin yükselişiyle düşüşe geçti. 1985’te meşhur Heysel faciasıyla dibe vuran ada futbolunun yerini artık Serie A ve La Liga almıştı. 1992’de İngiltere Futbol Federasyonu radikal bir kararla ligi feshetti ve yerine Premier League’i kurdu. İlk sezonunda 22 takımla oynanan Premier League, 1995’te 20 takıma düştü. Bu yeni lig öncesi İngiltere’nin en üst liginin en başarılı takımı Liverpool’dur. 1992 itibariyle kurulan Premier League tarihinin en başarılı ekibi ise mâlum United’dır. E bu ligin dünyaya pazarlanmasının maaliyeti ne? 2015 yılının şubat ayında yayıncı kuruluş Sky Sports ve BT Sport ile 2016-2017 sezonundan itibaren geçerli olarak yeni anlaşma imzalandı. Anlaşmanın 3 yıllığına, toplam 5 milyar 136 milyon Sterlin bedel karşılığı olacağı açıklanmış. Şampiyona da toplamda 100 milyon Sterlin’e yakın para ödülü verilecek. E bu para sokağa atılan para mı? Asla! Bu ligi 174 ülkede 574 milyon insan sürekli takip ediyormuş. E hâl böyle olunca da devre öncesi esnası ve de sonrasına tonlarca Sterlinlik reklamlar çakılıyormuş. Maç topu dahil tüm ekipmanlarda da vahşi bir marka rekâbeti var. Nike, Umbro, Puma ve Adidas’tan sonra Spurs’de de izlediğimiz gibi Amerika menşeeli Under Armour markası da bu lige forma tedârik eder oldu. Özetle futbol artık sadece statlarda değil dijital platformlar aracılığıyla dünyanın dört bir tarafında izlenebilen bir show business hâlini, yani bir gösteri endüstrisine dönüştü. Tabii futbol tamamen bir görsel endüstri olunca, parasal gelirler de futbola akmaya başladı. Sonuç mu? Onlar kazanıyor, biz izliyoruz. Özelde futbolun çileği Premier League’yi, genelde de diğer ligleri izlemeye de devam edeceğiz. Dileyen Süper Toto’sunu izlesin..
