Fütüristik teknolojiler, hayatımıza girmeden önce beyaz perdede boy gösteriyor. Star Trek, cep telefonlarının kullanımını yaklaşık 20 yıl önceden tahmin etmişti. Biyonik uzuvlar, videolu arama yapma, dokunmatik ekranlar bilimkurgunun hayal dünyasından çıkıp günlük hayatımıza dahil oldular.
Ama bilim dünyası, hala beyazperdeye yetişebilmiş değil. Yıldız Savaşları’nı izleyen herkes, Jedi şövalyelerinin kullandığı ışın kılıçlarının sesini taklit ederek, salondaki yastıklara saldırmıştır mutlaka. Bazılarımız ise, teknoloji bu kadar ilerlemesine rağmen hala neden uçan kaykaylar icat edilmedi diye isyanlarda. Peki bu hayal ürünleri ne zaman hayatımıza girecek?
İngiliz Guardian gazetesi, filmlerde karşılaştığımız ve yakında hayatımızın bir parçası haline gelecek icatları derledi.
1. Geleceğe Dönüş 2 filmindeki uçan kaykay (Hoverboard)
Phoenix, Arizona’da yaşayan bir adamın, uçan kaykayla ilgili birkaç denemesi oldu. Ancak filmdekinin aksine, bu kaykay havada gitmiyor; altında havayla şişen bir torba var. Ayrıca kaykayın üstünde duran kişinin dengesini bulması çok zor. Ama yine de, teknoloji üzerinde çalışıldığının göstergesi. Öte yandan Fransa’da icat edilen ‘Mag Surf’ adlı kaykay, Marty McFly’ın kaykayına en çok yaklaşanı. Bu kaykay, bir ray üzerinde ilerliyor ve hareketini rayla arasında oluşan manyetik alan sayesinde sağlıyor. Birkaç santim havada duran ve raylarla temas etmeyen kaykay şöyle çalışıyor: Aşırı soğutulmuş sıvı nitrojen, kaykayın altında bulunan özel bir metal malzemesini süper iletken bir hale getiriyor. Bu da raylar üzerinde manyetik bir alan oluşmasını sağlıyor. Yalnızca raylar üzerinde de çalışsa, yine de umut verici bir gelişme. Öte yandan çoktan icat edilmiş ve almak için can atacağınız bir model de, su kaykayı olarak bilinen, suyu püskürterek itme gücü sağlayan ‘waterboard’ olabilir.
2. Siyah Giyen Adamlar serisinde, hafızayı silmek için kullanılan ‘Neuralizer’
Neuralizer adlı makine, Siyah Giyen Adamlar serisi boyunca uzaylıların yediği haltlara şahit olan insanların hafızasını silmek, onları hiçbir şey bilmedikleri mutlu hayatlarına geri götürmek için kullanılıyordu. Bunun biraz değişiği gerçek hayatta da kullanılıyor aslında. Psikolojik rahatsızlıkları olan kişilerin hafızaları, elektrokonvülsif terapisi kullanılarak silinebiliyor ve yaşadıkları travmaları unutmaları sağlanıyor. Hatta Kaliforniya Üniversitesi’ndeki bilimadamları, yaptıkları bir deneyde ışığı kullanarak farelerin hafızasında değişiklik yapılabildiği, sonra o bilgilerin silinebildiği ve yeni anılar koyulabildiğini keşfetti. Bu teknolojinin kalem boyutundaki silindirlere yerleştirilmesi ve bazı gizli hükümet çalışanlarının hafızamızı manipüle etmeye başlaması, işten bile değil.
3. Matrix’teki yapay gerçeklik
İnternet üzerinden sanal dünyayla direkt olarak bağ kurabiliyoruz. Peki tamamiyle bambaşka bir dünyanın içinde, yapay bir gerçeklikte yaşamak mümkün mü? Yapay gerçeklik görüntüsü ve sesi veren headset’ler çoktan icat edildi. Darbe almışsınız gibi bir his yaratan kıyafetler de, özellikle takım oyunlarında kullanılıyor. Üstelik çok garip bir icat ama, cinsel ilişkiyle aynı hissi veren protez genital bölgeler de internette satılıyor. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde, bir nevi yapay gerçeklik yaşamaya başlayabilirsiniz.
4. Star Wars’da kullanılan ışın kılıçları
Işık kütlesizdir. Bu yüzden de ışınkılıcının varlığı çok da mümkün değil. Çünkü düşmanınızın üzerine ışın kılıcıyla saldırdığınızda, tıpkı fener gibi davranacak, hiç de kolunu bacağını kesmeyecektir. Öte yandan MIT’nin Ultrasoğuk Atomlar Merkezi’nde çalışan bilimadamları, ışığın bu sıkıcı yönünü değiştirmek için uğraşıyor. Merkezde çalışan bilimadamları, fotonları manipüle ederek, birbirleriyle reaksiyona girmelerini ve yansıtıcı özellik kazanmalarını sağlamanın bir yolunu buldu. Böylece ışığa benzer, ama daha farklı bir madde yaratılmış olacak. Öte yandan bilimadamları, bu tekniğin 3 boyutlu ve ışıktan oluşan yapılar icat etmek için kullanılabileceğini söylüyor. Yani uzak bir gelecekte ışın kılıçları teorik olarak mümkün olacak.
5. Robotların hizmetçimiz, dostumuz, düşmanımız, diktatörlerimiz haline gelmesi
Bilimkurgu eserleri yıllardır robotlara güvenmememizi, muhtemelen insanlığın sonunu bu robotların getireceklerini söyleyip duruyor. Ama başta Japonlar olmak üzere tüm insanlık harıl harıl robot teknolojisini ilerletmeye, onları bizim hizmetçilerimiz haline getirmeye çalışıyor. Aslında robotlar çoktan insanlığın kölesi oldu bile. Google’ın sürücü bulunmayan arabaları, Apple’ın kişisel akıllı asistan programı Siri, Facebook’un hedefli olarak reklam gösteren ve kimsenin bilmediği özgüven problemlerinizi halledebileceğinizi söyleyen algoritmaları, bunlardan birkaçı. Üstelik Japonlar, insan mimiklerini taklit edebilen, yapay zekaya sahip robotlar geliştirmek için yıllardır uğraşıyor. Güney Kore’deki Daewoo gemi fabrikası ise, çok yakında çalışanlarına robot elbiseler giydireceğini duyurdu. Böylece işçilerin ağır yükleri daha kolay kaldırmaları sağlanacak ama, işin içine robotlar girince, bilimkurgu hayranları ufaktan bir kıllanıyor. Günün birinde zeki robotların ya da robotlaşmış insanların, bir karşı devrim gerçekleştirmesi, ya da bizleri Dünya’yı yok eden virüsler gibi görüp elimine etmeye karar vermesi, işten bile değil. Ama biz yine de şimdilik, köpeğimizi bizim yerimize dolaştırmaya çıkartacak robotlara ve onların hayatımızda ne kadar da büyük farklar yaratabileceğine odaklanalım.
