Federal devlet gelir vergisi oranları - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Federal devlet gelir vergisi oranları

Amerika’nın doğu yakası bu yıl çok sert bir kış geçiriyor. Kar fırtınaları birbiri ardına geliyor. Hava sıcaklığı çoğu gün sıfırın altında olduğundan yağan karlar erimeden buz olup olduğu gibi kalıyor. Olağanüstü soğuk günler kimsede keyif bırakmış değil. Kaldı ki, havalar bu kadar kötü olmasa da, bu günler senenin zaten en çekilmez, en keyifsiz günleri; Mart başından ta 15 Nisan’a kadar.
* * *
Amerika’da her çalışana bir önceki yıla ait maaş, faiz, kârdan pay ve benzeri değişik kaynaklardan elde etmiş olduğu gelirlerinin dökümü ocak ayından itibaren gönderilmeye başlar ve bunların tümü en geç şubat ortasında gelmiştir. 15 Nisan vergi formlarını göndermenin son günüdür. Mart ayının başında artık bir yıl önceki gelirlerle ilgili vergi formlarını doldurup göndermemek için hiçbir mazeret kalmamıştır.  Anlayacağınız bu günler, herkesin mecburi oturup vergi formlarını doldurup gönderme zamanı. Fakat ben bunu yapmak yerine, zaman içerisinde federal gelir vergi oranları nasıl bir seyir izlemiş onu anlamaya çalıştım. Özellikle de en yüksek ve en düşük vergi dilimindekilerin vergi oranlarının ne olduğuna baktım. Çünkü vergilerin kaynakların etkin dağılımını etkilemesi ve insanları çalışmaya teşvik edip etmemesinin yanında, diğer bir fonksiyonu da, belki de en önemlisi, gelir dağılımını etkilemesi.
* * *
Federal devlet vasıtasıyla yapılan, eğitim, sağlık, altyapı, iç güvenlik, savunma gibi harcamalardan hemen hemen her vatandaş yararlanıyor. Sosyal yardım, işsizlik, yoksulluk ödemeleri gibi federal programlardan da fakirler yararlanıyor. Fakat kamu harcamalarının kimin tarafından finanse edildiği ve kimin ne kadar vergi ödediği ise vergi oranlarına göre belirleniyor. Bu vergi oranlarının ne olduğu da federal hükümetin gelir dağılımının fakirler lehine düzeltilmesinde ne kadar katkıda bulunup bulunmadığını anlamamıza yardımcı oluyor. Örneğin zenginden daha fazla fakirden daha az alan progresif bir vergi sistemi fakirlerin durumunu iyileştirirken, böyle olmayan ve herkesten eşit oranda vergi alan bir sistem piyasaların ortaya çıkardığı gelir dağılımının devlet vasıtasıyla değiştirilmediği anlamına gelir.
* * *
Şekilde de görüleceği gibi, zaman içinde, Amerika’da federal (gelir) vergi sistemi progresif bir sistem olarak kalmışsa da zenginlerin lehine değişmiş. Örneğin, zenginlerin vergi oranı fakirlerin vergi oranının 1917 yılında 34, 1936 yılında ise 20 misli iken, bu 1942 yılından itibaren 5 civarına inmiş. 1980 yıllarda daha da düşüp, 2 civarına düşmüş. 1990’ların başından itibaren yükselmeye başlamışsa da 2013 itibarıyla hala 4’ün altında. Aynı zamanda, en yüksek gelir dilimi eşiği de zaman içinde aşağıya çekilerek, süper zenginlere bir avantaj daha sağlanmış. Örneğin, en yüksek gelir dilimi eşiği 1941 yılında 76 milyon dolar kadarken (vergi oranı da %81), 1988’de 56 bin dolara kadar indirilmiş. Bu tarihten itibaren yükseltilmiş ise de 2013 itibarıyla eşik 388 bin dolarda. Bir yerde ortalama gelirin üzerindekiler ile süper zenginler görece aynı oranda katkı koymaya başlamış; süper zenginlerin üzerindeki “yük” daha da hafifletilmiş.
* * *

* * *
Büyük umutlarla seçilen Obama döneminde bile süper zenginler lehine olan durumun pek de değişmemiş olması son derece düşündürücü. Özellikle de ekonomik etkinlik kadar ekonomik adalet ve dolayısıyla gelir dağılımının önemli olduğunu düşünenler için bu böyle.
* * *


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar