Eski Lefkoşa’da musalla tabyasında bir vakit - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Eski Lefkoşa’da musalla tabyasında bir vakit

Lefkoşa’da hisar üstünde bir vakit.

Hamal’ın meyhanesinde renkli lâmbaların ışığı, tahta masalara vurmakta.
Hoparlörde Abdullah Yüce’den gazeller yükseliyor.
Sesi gür ama ağlamaklı.
Yıldızlar parlak.
Üç şehidalarda mumlar yanmakta.
Akşamcıların sohbeti koyulaşmış.
Pirili ve birayak oynayan çocuklar çoktan evlerine çekilmiş.
Hisarda konyak ve ot kokusu…

Mevsim yazdır,
Ve o hisar Musalla tabyasıdır.
Efkalipto ağaçları süslüyor geniş tabyayı.
Karşıdan geçen tek tük arabaların farları aydınlatırken yolu,
Fıstıkçının gölgesi bir uzayıp bir küçülmekte…

Taksim sinemasından çıkan sesler, Abdullah Yüce’nin sesine karışıyor.
Toprak fırında pişen kelle, içki masalarına meze olmakta.
Mustafa Hamal’da bir telaş.
Enver’in kahvehanesinden yükselen nargile kokuları geceye yayılırken, tavus kuşu ötmekte ki bütün şeher irkilmekte.
Havada yıldızlar düşecek gibi.
Hani öyle zamanlar olur ellerinde tutasın gelir.
Yürekler yaprak kadar titrek…

Böyle bir yaz akşamı…

Haftasonu değil.
Belki salı, belki perşembe.
Aylardan temmuz.
Salıysa sinemalar meccanedir, perşembeyse zaten tek tük müşteri gitmekte.
Hisarüstünde gezinen birkaç çift etrafı seyrederken,
Birinin eli diğerinin ince beline dolanmış, mutlu olacakları günleri konuşmakta…

Hisaraltları sessiz.
Ama korkusuz.
Sığınakların kullanıldığı zaman değil.
Kapıları kapalı fakat her ihtimale karşı hazır.
Gün gelip kullanılacaklarımkesin…

Sene altmış altı da olabilir altmış yedi de.
Mevsim dediğimiz gibi yaz.
Havada ıslak nem kokusu.
Bir şair, hisarın bir köşesine oturmuş, bir şeyler karalamakta.
Gözleri yıldızlarda belli ki bir anlam çıkarmaya çalışıyor dalıp gitmiş.
Kırlangıçlar ve güvercinler çoktan yuvalarına çekilmiş.
Ama birkaç yarasa kanat çırpmakta.
Surlarda yetişen gabbarlar çoktan toplanmış mahalle kadınları tarafından her mevsimde yaptıkları gibi.
Şair kendi havasında, uzaklara dalmış Lefkoşa’yı mı dinliyor, kalbini mi kim bilir?

Hisar üstünde bir vakit dedik.
Ki diğer vakitlerden pek farkı yok.
Ezbere yaşanan günler yarınlardan habersiz.
Her şeyi farklı gören şairin kendisi.
Vakit gelmiş, toparlanmış gitmeye hazırlanıyor.
Akşam geceye çoktan sinmiş.
Belli ki son noktayı koymuş yazdıklarına.
İçi rahat sanki,
Muhtemelen son satırı, “seni seviyorum” olmuş.


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar