Eşit oy hakkı hangi durumlarda adil değil? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Eşit oy hakkı hangi durumlarda adil değil?

Bekir Azgın

AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, AB toplantılarında uygulanan oylama sisteminin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Kuruluşundan beri AB toplantılarında kararlar oy birliği ile alınırdı. Her üye ülkenin bir oyu vardı. Böyle bir sistemin adil ve demokratik olduğu var sayılırdı.


*

Komisyon başkanının bu sözleri bana bir olayı anımsattı. Yıllar önce Mashoed Bailie ile bir araştırma yapıyorduk. Bunun için Türk ve Rum gazetelerinin yetkilileriyle söyleşiler yapıyorduk.

Söyleşi yaptığımız gazetecilerden biri de, o günlerde Filelefteros gazetesinden sonra en çok satan ikinci gazete olan Simerini gazetesinde çalışan bir editördü. Sorulardan biri de Kıbrıs sorunu hakkındaki görüşleriydi.

Adını unuttuğum gazeteci, cumhurbaşkanıymış gibi anlatmaya başladı ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:

  • Biz Avrupa Birliği’nde geçerli olan ilkelerle yönetiliyoruz ve aynı ilkeleri Kıbrıslı Türklerin uygulamasına itirazımız yoktur. Orada geçerli olan demokratik ve adil hakları Kıbrıslı Türklere vermeye hazırız.
  • Affedersiniz, sözünü ettiğiniz adil ve demokratik haklar somut olarak nelerdir?
  • En başta gelen hak, seçme ve seçilme hakkıdır. Sen aday olursan benim sana oy verebilmem lâzım.
  • Yani her Kıbrıslının bir oyu olacak ve ortak seçimlerde oyunu kullanabilecek. Öyle mi?
  • Demokrasi ve insan hakları bunu böyle gerektirir.
  • Bu türden haklar için mücadele edecek fazla Kıbrıslı Türk bulabileceğinizi pek sanmıyorum.
  • Zaten Kıbrıs sorununun bir türlü çözülmemesinin nedeni de budur.

*

Peki, neden şimdilerde sistem değişikliği ihtiyacı duyuldu? Öyle görülüyor ki Kıbrıs sorunu onu da başardı. Her gelişmeyi Türkiye’nin aleyhinde kullanmaya çalışan Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupalıların sabrını tüketmişe benziyor.

Ursula von der Leyen değişiklik gerekçesini şöyle açıkladı: Oy birliği gerektiren sistem nedeniyle AB’nin en küçük ülkelerinden biri, Beyaz Rusya’ya koymak istediğimiz yaptırımları bir ay geciktirdi. Komisyon başkanı üye ülkelerle iyi geçinmek zorunda olduğu için ülkenin adını anmıyor, anmaya cesaret edemiyor. Halbuki en küçük üyeler bellidir: Lüksemburg, Malta ve Kıbrıs.

Yaptırımları geciktiren küçük ülke Kıbrıs Cumhuriyeti’nden başkası değildi. Rusya’ya konan yaptırımların benzerinin Türkiye’ye de konmasında ısrar ediyordu. 1 milyonluk bir ülkeye 60 veya 80 milyonluk ülkeyle eşit haklar tanırsan adalet terazisi eninde sonunda, Ziya Paşa’nın ağzıyla söylersek, bu sikleti çekmez olur.

Kıbrıslıların lâfazanlıklarına karşı, bakalım, Avrupalılar ne gibi bir çözüm bulacaklar. Bu arada bizimkileri de unutmayalım. En az karşıdakiler kadar lâfazanlık yaparlar.

*

15 yıl kadar önce, o zamanın popüler modeli Aysun Kayacı, bir TV programında “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olur mu?” gibilerinden bir şeyler söyledi. Dünyayı dar ettik kendisine. Geçen sene de şu mealde bir açıklama yapma ihtiyacını duymuştu: “Yeter artık, düşsünler yakamdan. O sözü söylediğimde 20 yaşındaydım. Söylediğim anda da pişman oldum”.

Halbuki günümüzde bilim insanları bir kişiye bir oy sisteminden daha adil bir sistem geliştirmeye çalışıyorlar. Anlayacağınız zaman Kayacı’yı haklı çıkaracağa benziyor.

Örneğin, Kıbrıs’ta iki ayrı seçimde her ergin insana bir oy sistemi adil olabilir ama karma bir seçimde bu sistem hiç de adil görünmüyor. Dünyanın pek çok yerinde azınlıkların hakları yeterince korunduğu söylenemez. Bu nedenle bu sistem azınlıklar için adil ve demokratik değildir.

*

En demokratik ülke olarak bilinen Amerika’da işler sarpa sarıyor. Önce, becerip bir manyağı cumhurbaşkanı seçtiler. Şimdi de 6 ihtiyar bunak, Yüksek Mahkeme’de akıl almaz kararlar alıyor. Otomatik silâhların satılmasının kısıtlanmasını anayasaya aykırı buldular. Bu silâhlarla bu yılın ilk beş ayında 500 civarında insan öldürüldü. Doğayı kirleten atıkların hükümet tarafından kısıtlanmasını da anayasaya aykırı buldular. Öte yandan kadınların kürtaj hakkını kaldırdılar. Kadın, tecavüz sonucu hamile kalsa bile kürtaj yaptıramayacak çünkü “kurucu babalar” böyle bir hakkı anayasaya koymamışlar. Kıbrıslı hukukçu Alper Ali Rıza son yazısında bu karar için şu yorumu yaptı: “Hayatımda bunun gibi saçma bir karar görmedim.”

*

Eric Posner ile Glen Weyl “Radical Markets: Uprooting Capitalism and Democracy for a Just Society” (Radikal Piyasalar: Adil Bir Toplum İçin Kapitalizmi ve Demokrasiyi Kökünden Sökmek) adlı kitapta “Ağırlıklı oy” sistemini ortaya koydular.

İtiraf etmem gerekirse bu sistemin inceliklerini anlamış değilim. Ancak kabaca şöyle anlatayım: Her reşit insana belli sayıda oy verilir ve oy sahipleri belli bir süre içinde onları kullanma hakkına sahiptirler. Diyelim ki A’ya ve Z’ye 9’ar oy verdiler. Bu seçimlerde Z’nin yürekten desteklediği bir aday var ve Z oylarının 9’unu da o aday lehinde kullanır. O takdirde A’nın oy hakkı 81’e yükselir. Z’nin oy ağırlığı ise 3 sayılır.

Daha adil olabilir ama bu hesaplamaları kim yapacak? İleride belki bir bilgisayar programı bu karmaşık işlemi halleder.

*

Demokratik seçimlerin en zayıf halkası aday saptama sürecidir. Dar bir çevre adayları saptar ve isimleri önümüze koyar. Biz seçmenler de ehven-i şerri seçmeye çalışırız.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar