Ensesi kalın Boynukalın - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Sürmanşet

Ensesi kalın Boynukalın

Bekir AzgınBekir Azgın

Geçen hafta iki gün süreyle “teşekkür ederim, hep birlikte, thanks, efharisto poli” ve buna benzer şeyler yazıp durdum. Doğum günümü kutlayan herkese teker teker yanıt vermek zorunluluğunu hissettiğim için. Bilmeyenlere söylemiş olayım: Burcum, Öküz burcu.

Niye “Kutlayan kutlamayan herkese teşekkür ederim. İyi ki varsınız” gibilerinden bir şeyler yazmadınız diye sorgulayabilirsiniz. Haksız da sayılmış olmazsınız. Birçok insan öyle yapıyor.


Ben bu yaklaşımın doğru olmadığına inanıyorum. Birileri zahmet edip bana bir şeyler yazıp göndermişse bir teşekkürü hak etmiştir diye düşünürüm. Benim de en az onun kadar bir zahmete katlanmam gerekir.

Ayasofya camii sabık baş imamı Prof. Mehmet Boynukalın’ın tweetleri de beni epey düşündürüp meşgul etmiştir. (Sabık kelimesindeki “b” harfini lütfen “p” olarak telaffuz etmeyin.)

İşe caminin adıyla başlayalım. Caminin tam adı “Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi”dir yani “Kutsal/Mübarek/Şerefli Ayasofya Büyük Camii”. 900 yıldan fazla bir süre kilise olarak hizmet etmiş bir binaya, bir Müslüman’ın kalkıp “mübarek” demesi biraz tuhaf oluyor ama yapacak bir şey yok “Yeni Osmanlılar” böyle münasip görmüşler.

Böylesine kutsal bir mekâna baş imam olarak bir profesör atanması pek cafcaflı oldu. Atama işlemini Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış gibi görünse de siz inanmayın. Atama Saray’dan gelen bir emirle veya işarla yapılmıştır.

Boynukalın’ın baş imamlığa atanması, isabetli bir karardı çünkü cumhurbaşkanının oy kaygılarıyla söylemeye cesaret etmediği şeyleri sere serpe söyleyebiliyordu.

Yıllardır Cumhurbaşkanı bize faize karşı olduğunu, yatırımların artması için faizin düşük olması gerektiğini söylüyor. Niye faize karşı olduğunu dile getirmiyor. Halbuki profesör şöyle bir tweet atabiliyor: “Faizin azaltılması ve sonunda tamamen kaldırılması hem İslâm’ın hem de aklın gereğidir. Güçlü ekonomilerde faiz %0-1 arasında. O sebeple faizcilerle mücadele etmek de İslam’ın bir emridir”.

İslâm’ın emri olduğu doğrudur ama aklın nasıl bir emri olabileceği biraz muğlak. Sn. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği yılda bir Amerikan Doları 2.70 TL idi. Bugün ise 8.34 TL’dir. Bu akılla gidilirse orada da durmaz, daha çok yükselir.

İstanbul Sözleşmesinden çekilişi ilk destekleyenlerden biri gene imamızdı. Şöyle: “Sürekli ‘kadın cinayetleri’ vurgusu, kadını erkeğe düşman etmeye çalışan bir sloganik medya propagandasıdır. …Kadın veya erkek diye ayrım yapmadan masum bir insanı öldürenin cezası kısas yani ölüm olmalıdır; Kur’an hükmü  budur.” Doğru söylüyor. Kur’an’ın hükmü odur. Kur’an’ın indirilişinden 2,400 yıl önce kaleme alınan Hammurabi yasaları da aynen öyle diyor.

Bununla da yetinmez şöyle yazar: “İstanbul sözleşmesinden sonra bir kesimin ifadesiyle ‘kadın cinayetleri’ katbekat arttıysa bunun üzerine düşünmek gerekir. Demek ki dışarıdan alınan kanunlar bizim toplumumuzun bünyesine uymuyor. …Bugün maalesef timsah gözyaşı dökülerek kadın ve ‘kadın cinayeti’ kavramları istismar ediliyor. Bu konu bahane edilerek aile düzenimiz yok edilmek isteniyor.” Kadını mal yerine koyan aile düzenini sevsinler.

Bu tweetler AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in bile tepkisini çekmişti. Ne var ki Prof. Boynukalın işi kökten halletmek istiyordu: “1921 ve 1924 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün. Anayasada İslam olsun.” Böyle bir adamı öyle bir yere atayan irade, devlet aklının mangos olduğunun (tutukluk yaptığının) göstergesidir.

Züccaciye dükkânına girmiş fil gibi etrafı dağıtan Boynukalın’a AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Twitter hesabından şöyle seslendi: “Bir siyasi değil, kardeşiniz olarak bu mecrada/usulle olmanızın kimseye faydası olmadığı kanaatindeyim.” (Dil yazımını ellemedim.)

Profesörün kendi tabanındaki insanları da rahatsız ettiğini görünce Cumhurbaşkanı, onu baş imamlıktan istifa ettirdi. Ondan başka kimse onu yerinden kımıldatamazdı. Gelen tepkilerin yoğunluğu nedeniyle tweeter hesabını kapattı. Kendi de eyledi rahat, millet de.

Bir süre sonra şöyle bir girizgâhla hesabını tekrar açtı: ”Bu güruh helal haram nedir bilmiyor; paranın itibari bir şey olduğunu da anlamıyor. Önemli olan yaptığınız işin helal olmasıdır. Merak etmeyin ey güruh, haram (!) ettiğiniz vergilerinizden bana düşen hisseden hepinize kaliteli pamuk aldım, artık helal edersiniz, ne yapayım.” Baş imamın ne dediğini, bilmem, anladınız mı? Bu kaliteli pamuğu “geberdiğiniz zaman poponuza sokacağım” demek istiyor. Neme lâzım, hocanın nüktedanlığı yerinde. Biraz kaba olsa da.

Son bir alıntıyla bu bahsi kapatalım: ”Devletimin üniversitesinde din dersi verip helal hatta farz olan bir iş yapıyor ve karşılığını helal olarak alıyorum. Sizin pisliğinize ihtiyacım yok. Alayınızın cehenneme kadar yolu var.”

Tabii Hoca Efendi, Cennet’teki köşkü garantiye aldığı için geriye kalanların topunu Cehennem’e gönderiyor. Adam haklı. Cennet’e gidenlerin sayısı çok olursa köşkünün etrafında fazla gürültü yaparlar. En kötüsü, hurilere ortak olurlar.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar