Enflasyon ve kurlar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Enflasyon ve kurlar

Onur Borman

Konumuza geçmeden önce bu gün gerçekleştirilecek Milletvekilliği seçim sonuçlarının Halkımıza ve ülkemize hayırlı olmasını dilerim.

Bu hafta gerek Türkiye’de gerekse KKTC’de Aralık ayı ve 2017 bir yıllık enflasyon oranları açıklandı. Türkiye’de tüketici fiyatlarıyla yıllık enflasyon % 11.92,  üretici fiyatlarıyla ise % 15.1 olarak gerçekleşti. Çekirdek enflasyon da %12.3 oldu.


En yüksek artışlar gıda ve içecek, giyim, ev eşyası, sağlık, ulaştırma, eğitim ve çeşitli mal ve hizmetlerde olmuştur. Bunların içinde başı çeken % 18.2 ile ulaştırma, % 13.8 ile gıda-içecek ve eğitim olmuştur . Fiyat artışlarına emtia bazında baktığımızda çoğunluk gıda çeşitleri ve günlük halkın genelde kullandığı tüp gaz ve ulaşım ücretleridir. Bu artışlar % 17-5 ile %71 arasında yüksek orandadır. Ortalama ağırlık ağırlık ise % 35-40 arasındadır.

KKTC’de de 12 aylık 2017 tüketici enflasyonu ise %14.68 oldu. Yıllık artışlarda insanların direk hayatlarına dokunan başlıklardan en yüksek olanlar eğitim % 19.5, konut, elektrik, su, gaz yakıtlar %15, gıda %14, ulaştırma % 13.6, ve sağlık ve haberleşmede % 11 civarında olduğu açıklanmıştır. Diğer kalemlerde de daha yüksek artışlar var olmakla beraber bu saydıklarım vazgeçilemeyecek harcamalar olarak halkın gelirinin ağırlıklı harcamalarıdır ve alım gücündeki aynı oranlarda  meydana gelen düşüşle halkın genelinin sıkıntılarını arttıracaktır.

Özellikle ette, gaz’da, araba servis ücretlerinde, hellim ve elektrik faturasındaki artışlar dikkat çekici % 16.5 ile % 35 arasında değişmektedir. Üniversite, orta eğitim ücretlerinde % 23 ile % 30 gibi yüksek oranda artışlar ise ne dövizle ne de enflasyon artışı ile bağdaşmamaktadır. Bu Piyasada artışların gelişigüzel saptandığını göstermektedir. Ve  toplumun büyük çoğunluğunun aynı oranda artmayan geliri ve gittikçe düşen alım gücüyle orantılı sıkıntıyı yansıtmaktadır. Enflasyon dönemlerinde alım gücünün yerine konmaması durumunda halkın genelinin düşen geliri ile gelir yelpazesindeki uçurumu arttırdığı açıktır. KKTC’nin bidayetten beri en sağlam yapısı olan halkın genelde Orta direk olma genişliği yıllar içinde gittikçe erimektedir. Çoğunluk alım gücü açısından alt gelir gruplarına kaymış veya kaymaktadır.

Kurlar ve piyasadaki faizler de bu yıl fiili olarak artmıştır. Yıl sonuna doğru özellikle Kasım ayında birdenbire çok yükselen dolar, Euro ve sterling kurları Aralık ayı ortalarında hız kesti ve Aralık sonu itibariyle de geriye doğru düşme eğilimine girdiği malûmdur. Dolar Kasım ayında 4’lere kadar yükselmişken Aralık’ta düşmeye başladı ve geçen hafta sonu da ABD istihdam verilerinin beklenenin altında çıkması sonucu dolar Cuma günü 3.77’den 3.74 ve altına düştü. Euro ve sterling de Aralık ayı içinde ve sonuna doğru düşüş eğilimine girdi ve Cuma günü de dolarla beraber euro’da daha yüksek bir düşüş oldu..

Aralık ayı döviz kur düşüşlerine rağmen 2 Ocak 2017 ile Aralık sonu 2017 arasında bir yıllık dönemde TL,  dolar karşısında % 6.8, euro’da % 21.5, sterling’de % 15 oranında değer kaybına uğradı.

KKTC’de fiiliyatta en çok sterlin ile Euro değeri üzerinden fiyatlar oluşturulmakta olduğu cihetle ve Kasım ayında dövize bağlı fiyatlar o tarihlerdeki kurlara göre otomatik olarak revize edildiği cihetle maalesef ondan sonra kurlar düştüğü zaman fiyatlar da piyasada düşürülmemekte ve halka sürekli olumsuz fiyatlar yansımaktadır. Tabiatıyla enflasyon ve kurlar genel ekonomiyi ve maliyetleri de olumsuz etkilemektedir. Ancak bunun kontrolsüz gelişmemesi gerekir. Aksi halde çok yönlü sorunları arttırır.

Her ne kadar TC Merkez Bankası faizleri artırmamakta ise de gerek Türkiye’de gerekse KKTC’de fiiliyatta finans piyasalarında ve bankalar sisteminde faiz oranları artmaktadır. Başka türlü bankalar sistemi içinde mevduat toplanmakta güçlük çekilecektir. Çünkü döviz kurlarına bakarsak 2017 yılında yukarıda verdiğim artış oranlarıyla üç geçerli döviz kuru ortalaması ile TL’sında % 14.4 TL değer kaybı ve enflasyonun üretici ve tüketici fiyatlarıyla % 12-15’lere ulaştığı bir noktada faizlerin % 7-8’lerde durması mümkün değildir.

Ve bu düşük faiz politikası da ülkeye sermaye girişini azaltmaktadır. Halbuki gelişen ülke piyasalarına yönelen uluslararası sermaye genelde faiz hadlerine ve kârlılık oranlarına göre hareket etmektedir. Tabii bunun yanında diğer bir çok unsurlarla. Güven ve istikrar ve siyasi koşullar, muhakkak dış sermaye girişini arttırır veya azaltır.

Yeni yılda bu yüksek enflasyon trendi ile gerek yukarı doğru kur oynamalarını engellemek gerekse dış sermaye artışını sağlamak için her halükârda faiz artışı bir miktar gereklidir. Özellikle de Türkiye’de mevduat toplam miktarından(1.7 trilyonTL) çok fazla olan toplam kredi miktarına (2.1TrilyonTL) bakarsak büyük bir kalkınma hamlesi içinde olan Türkiye’de sermaye ihtiyacı da aynı oranda artmaktadır. Piyasalardaki yorumcuların genel beklentisi faizlerin gelecek Merkez Bankası PPK toplantısında bir miktar artmasıdır. Yeni yılda alınacak kararları göreceğiz. İstikrarlı bir yıl olması herkesin temennisidir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar