Kuzey Kıbrıs’ta, hangi siyasi parti veya partiler iktidarda olursa olsun, son söz hakkının ne yazık ki, bu güçlerde olmadığı sık sık ortaya çıkmaktadır.
Parti programlarında ve seçim bildirgelerinde söylenen sözler, HAYATIN KATI GERÇEĞİ karşısında uçup gitmektedir.
Gerçekte, partilerin iktidarsızlığını kabullenmek istemeyen bizleriz. Öncelikle bu tespiti yapmalıyız.
Salı günü yine elektriğe zam yapıldı. Bulunduğumuz statüye göre, artık elektriğe %13,63 ile % 29,23 oranında daha fazla para ödeyeceğiz. Ortalama olarak ELEKTRİK faturalarınız, % 22 oranında ARTACAK.
Elektrik faturalarının kabarması yetmeyecek. Tüm ekonomik hayatın gerektirdiği enerji, olarak esas olarak elektriğe bağımlılığıdır. Bunun sonucunda, hayat en az % 50 oranında pahalılaşacak.
Son birkaç yıldır, insanların reel gelirlerinde % 46 oranında bir azalma olduğu da düşünülünce, KUZEY KIBRIS’ta yaşamak yerine, bu halka SÜRÜNMENİN uygun görüldüğü çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Gündelik hayatta bile, size verilen küçük hediyeler veya rüşvetler, günün sonunda size mutlaka pahalıya patlar. Ancak, bunu anlamak genellikle zor olur.
Toplumun tümü şimdi yeniden isyanları oynayacak. Sendikalar eyleme geçecek. Ancak değişen fazla bir şey olmayacak. Bir iki hafta sonra, herkes, zamları kabullenerek hayatına DEVAM edecek.
Dünyaya sadece kendi pencerenizden bakıyorsanız, kendi dar çıkarınızdan başka bir şey göremiyorsanız, sık sık YİYECEĞİNİZ KAZIKLARDAN şikayetçi olamazsınız. Kuzey’de yaşanan, gerçekte budur.
Birçok kez, sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının ekonomik mücadele batağında boğulduklarını vurguladık. Sivil toplum kuruluşları ve partilerin, Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe, devamlı çaresiz duruma düşürüleceğini anlatmaya çalıştık. Ancak, küçük dar çıkarlar, ana sorunu tespitin ÖNÜNE GEÇİYOR. Bu sürdüğü müddetçe de, hayat HER ALANDA, çekilmez olmaya devam edecek.
Elektrik Kurumu’nun KAMU ve ÖZEL SEKTÖR’den 500 milyon TL alacağı varken, kurumun 350 milyon TL borç altında ezilmesi ve bu fatura’yı HALKIN SIRTINA yıkması nasıl kabullenilebilir.
Kuzey Kıbrıs normal koşullarda ve uluslararası hukukun içerisinde yer alan bir yapıda olmuş olsaydı, halka bu ağır faturayı ödetmek ZOR OLURDU.
Ne yazık ki, içimizde hala, Kuzey Kıbrıs’ın ayrı bir yapı içerisinde yaşatılması hayaliyle yaşayanlar var.
Halk 2003-2004 yılları arasında ANNAN PLANI’nın hazırlanması sürecinde, doğru bir şekilde yönlendirildiği için, tüm dünya kamuoyu önünde büyük prestij kazanmıştı. Kıbrıs Türklerinin çözüm ve barış için her fedakarlığı yapma kararlılığı, tüm topluma büyük bir dinamizm kazandırmıştı.
Şimdiki sendikal ve sivil toplum önderlikleri, NEDENDİR BİLİNMEZ, esas sorun yerine tali konularda halkın enerjisini BİTİRMEYE çalışmaktadırlar.
Halkı, her eylem sonrasında, yenilgiye uğratan bir siyasi çizgiyi izlemekteki kararlılık, artık SORGULANACAK noktaya geldi.
Esas mücadele alanı, Kıbrıs sorunu konusunda inisiyatif almaktadır. Toplumlararası görüşmelerin başlaması için gerekli ORTAK METNİN hazırlanmamasında, Kıbrıs Türk tarafının sorumlulukları da tartışılmalıdır.
Elektrik zammı böyle, YANLIŞ MÜCADELE çizgisi izleyen toplumlarda, sık sık olacak ve halk çaresizlik girdabında perişan olacaktır. Bu koşullara karşı mücadele etmeyenler de bunun tarihi sorumluluğunu taşıyacaktır.
