Ağaçlar dikildikleri yerde yaşarlar.
İnsanların çoğu da böyledir!
Ağaç gibi yaşarlar.
Her gün aynı güzergahtan işine gider gelir, bir gün bile bu güzergahı aksatmaz.
Bir meyhane beller, aynı meyhanede çene çalar, sanki başka meyhanede yediği içtiği yokmuş gibi…
…
Eskiden meyhanelerde hep aynı şarkı istenirdi:
Makber!
…
Yıldızlar hep aynı yıldızlarsa, ölünceye kadar aynı yıldızları seyredeceksiniz!
Büyük ayı da, küçük cezve de oradadır!
Bu yüzden kafanı değiştirmeye gerek yok!
Gittiği market,
Uğradığı berber aynıdır.
Çayı, kahvesi, sigarası markasına kadar hep aynıdır, değiştirmek aklından bile geçmez, hatta değiştirmeyi düşünse psikolojik bunalıma gireceğinden emindir. Öyle bilir; öyle yaşaması lazımdır!
…
İnsanoğlu alışkanlıklarını kolayına değiştiremez.
Hiç değiştiremez demiyoruz ama zordur; uzun zamanlara ihtiyaç vardır.
Düşünceler de böyledir.
Değişmez gibi gelir insana!
Halbuki ilerlemek, gelişmek için düşüncelerin değişim göstermesine ihtiyaç vardır.
Zıpkın gibi aynı yere saplanıp kalmanın hiçbir çekici ve yaratıcı yanı olamaz.
“Ben dün ne isem bugün de oyum” demenin altında yatan birçok neden olsa da, düşüncenin değişiminden utanç duyuluyormuş gibi bir tutum söz konusu!
Ama yine de insanın ilk edindiği bilgilerin ve düşünce yığınlarının onu şekillendirmesinde önemli rol olduğunu da belirtelim.
Böyle olsa da o düşüncelerin kendi içinde değişim içinde olduğu kesin bir şey.
Aksi taktirde insana “odun” derler.
Sonra,
Büyük ayı ya da küçük cezvenin çocukluğunuzdan ya da onca zamandan beri evrenin içinde duruyor olmaları onların değişim dışı şeyler olduğunu göstermez…
…
Diyeceğim,
Birçok defa üstünde durduğumuz gibi değişim kaçınılmazdır.
Her defasında aynı mangal sefasının yapılıyor olması alışkanlıkların değişmeyeceğini de göstermez.
Ağaç gibi olduğunuz yerde duruyor gözükseniz de, değişmektesiniz.
Yurtdışında yaşayan birinin sürekli mulihiya sayıklaması onun değişime uğramayacağı anlamına gelmez!
…
Bu kanıtlanmış şeyleri ukalalık yapıp espriye boğarak yazıyor olmak bile can sıkıcı.
Ama,
Diyeceğim,
Burada her şey ters.
Sanırım değişime uğrayan falan da yok!
Öyle bir sürecin yaşandığını söylemek zor.
Eğer biri gemileri vurmaktan, biri kendinin dinlenmemesinden, bir başkası tanınmayan bir yerde vatandaşlıkların verilmeye devam edileceğinden, bir diğeri eğitimin, dışişlerinin devredilmesi gerektiğinden, hatta bir başkası eğer darbe olsaydı Kıbrıs’ı da zaman içinde şey yapacaklardı gibi şeylerden bahsediyorsa,
Ve gerçekten kurumların bu şekilde yönetilmesi herkesin içine sinmişse,
Doğrudur:
Dünya yuvarlak değil, tepsi gibidir!
