Covid-19 salgınının ardından ülkeler, turizmi canlandırmak için yeni çıkış yolları arıyor. Ancak aşı üretimi ve dağıtımındaki sorunlar ve her ülkenin aşıya eşit ulaşamaması, dünyayı yeni bir seyahat kriziyle karşı karşıya getiriyor.
Mart 2020’de, corona virüs salgınının pandemiye dönüşmesi, küresel seyahati daha önce hiç görmediğimiz bir ölçekte durdurdu.
ÇİN
Corona virüsün ilk kez görüldüğü ülke olan Çin, dijital sertifika da denilen aşı pasaportunu devreye soktu. Çin’in Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden yapılan açılamada aşı pasaportunda aşı ve corona virüs testi bilgilerinin yer alacağı belirtildi.
Dışişleri Bakanı Wnag Yi, bu sertifika sayesinde bir kişinin corona virüs ile ilgili sağlık durumunun iki kez teyit edilmiş olacağını ve insanlar arasındaki etkileşimin daha güvenli bir hal alacağını ifade etti. Detayları henüz netleşmese de, pasaportların dijital ve uluslararası tanınırlığı olması bekleniyor.
ABD
ABD basınında aşı pasaportu uygulaması konuşulsa da bu konuda atılmış resmi bir adım yok. Bazı eyaletler aşı kartı talep ediyor ancak uluslararası seyahatlerde geçerli değil.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) şu anda gereksiz seyahatlerden caydırma adımları atıyor. Bir CDC sözcüsü, ajansın seyahat sırasında aşılanmış kişilerin yönetimi konusunda henüz bir rehber yayınlamadığını ve aşılar veya aşı belgeleri için yerleşik uluslararası standartlar bulunmadığını açıkladı.
İNGİLTERE
Avrupa ülkelerine kıyasla aşılama sürecinde daha başarılı olan İngiltere’de aşı pasaportu uygulanacağına dair resmi bir açıklama henüz gelmedi. Ancak ülke, AB’nin pasaport teklifini görüşüyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson da İngiltere’de COVID-19 için aşı pasaportu uygulanmasının gözden geçirileceğini açıkladı.
Avrupa Birliği Komisyonu, AB içindeki seyahatlerde kullanılacak aşı sertifikasının yaza kadar hayata geçirilmesi için yasal düzenleme hazırladı. Aşı sertifikasında hangi aşıların geçerli olacağına AB üyelerinin kendileri karar verebilecek.
Aşı sertifikası, kişilerin COVID-19 aşısı olup olmadığını, olduysa nerede ve hangi aşıyı olduğunu gösteren bilgiyi, hastalığı geçirenlerin iyileştiğine ve antikor seviyesine dair belgeyi ve COVID-19 PCR veya hızlı antijen test sonucunu içerecek.
Sertifikayla Avrupa Birliği’nde (AB) onaylı COVID-19 aşıları olmuş kişilere yönelik seyahat kısıtlamaları kaldırılabilecek. Ancak AB ülkeleri, diğer aşıları kabul edip etmeyeceklerine kendileri karar verecek.
Bazı Kuzey Avrupa ülkeleri şimdiden aşı pasaportu gibi uygulamalara başlayacağını açıkladı. Danimarka ve İsveç, yaz aylarında turizmi canlandırmak amacıyla “dijital aşı sertifikaları” dağıtma planları yaptıklarını duyurdu.
Danimarkalı yetkililer, bu sertifikaya sahip olanların iş seyahatlerine, spor etkinliklerine, kültürel faaliyetlere, hatta restoranlara gidebileceğini belirtti.
AB üyesi olmayan ancak Schengen bölgesinin bir parçası İzlanda da ocak sonundan itibaren aşı olanlara dijital belgeler vermeye başladı. İzlanda`ya girişte bu tür bir belgeyi gösterenlerin sınırdaki kısıtlamalardan muaf tutulacağı, COVID-19 testi yaptırmak zorunda kalmayacağı açıklandı.
Baltık ülkesi Estonya ise pilot proje başlatarak aşı olunduğuna dair kanıt gösterenlerin karantinaya alınmayacağını bildirdi. Estonya, Dünya Sağlık Örgütü ile muhtemel bir dijital aşı sertifikası uygulaması çalışmalarına da başladı.
AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ UZLAŞMA SAĞLAYAMADI
AFP’nin son sayımına göre, şu ana kadar Avrupa nüfusunun yalnızca yüzde 3,5’i tamamen aşılandı. Özellikle Fransa, Belçika ve Polonya gibi ülkeler aşı tedariğinde büyük problemler yaşıyor. Bu durum bazı ülkelerin aşı sertifikasına karşı çıkmasına neden oluyor.
DÜNYA NÜFUSUNUN HENÜZ YÜZDE 1,93’Ü AŞILANDI
Dünya genelinde 10 Şubat itibarıyla 151,5 milyon kişi COVID-19 aşısı olmuş durumda. Bu da dünya nüfusunun henüz sadece yüzde 1,93’ünün aşı olduğunu gösteriyor. 450 milyon nüfuslu AB içinde ise aşı olanların sayısı şimdilik sadece 18,3 milyon.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geçen ay aşı sertifikası tartışmaları yoğunlaştığında böyle bir sisteme “henüz” karşı olduğunu açıklamıştı.
DSÖ yetkilileri, aşının virüsün bulaşmasını ne derece engellediği, ne kadar süreyle koruyucu olduğu gibi birçok konuda yeterli bilgi bulunmadığını hatırlatmıştı.
Bunlara ek olarak üretim kapasitelerinin düşük olduğu, henüz yeterli doz miktarına ulaşılamadığı gibi gerekçeler de sıralanmıştı.
Kaynak: TRT Haber, France 24, BBC, AA