Ders çıkarmalıyız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 17, 2024
Kıbrıs

Ders çıkarmalıyız

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Hüseyin Işıksal, Gazze’de yaşananları Havadis’e değerlendirdi:

 


ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRIDIR: Işıksal: İsrail’in Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayması çok tehlikeli bir dönemin başlangıcı oldu. KKTC ile ilgili olarak Güvenlik Konseyi kararlarını referans alan ve bu kararlarla KKTC’nin hiçbir zaman tanınmayacağını iddia eden kesimler de uluslararası ilişkilerin gerçeklerini daha iyi anlamış oldular

RUMLARIN TEZİ MANTIK DIŞI: Işıksal: Yaşananlar, Rum tarafının iddia ettiği garantörlüğün önemli olmadığı, bu coğrafyada gereksiz olduğu ve bağımsız bir ülkede yabancı askerin bulunamaması tezinin ne kadar geçersiz ve mantık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir

 HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEMELİYİZ: Işıksal: Bugün Filistinlilerin bir garantörü olması halinde bu kadar masum insan yaşamını yitirmezdi. Güvenliğin ve garantilerin bu kadar önemli olduğu bir coğrafyada Kıbrıs Türk toplumu olarak bizim bu hakkımızdan ve ayrıcalığımızdan vazgeçmemizi hiç kimse beklememelidir

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Hüseyin Işıksal,  ABD’nin büyükelçiliğini resmi olarak Kudüs’e taşıdığı sıralarda, Gazze, İsrail sınırında yaşanan 60 Filistinlinin hayatını kaybettiği ve 2 bin 400 göstericinin de yaralandığı katliamı değerlendirdi. Türkiye’nin olay karşısındaki tutumu ve İsrail ile olan ilişkilerini ve ABD bu konudaki siyasetini de yorumlayan Işıksal, Türkiye’nin ekonomik çıkarları ile vicdani değerleri arasında zor bir sınav verdiğini belirtti.

İsrail’in güvenlik konseyi kararlarını hiçe saydığını belirten Işıksal, eğer güvenlik konseyi kararlarını ülkeler kendi çıkarlarına göre yorumlayıp, ben yaptım oldu diyecekse, Kıbrıs’la ilgili referans olarak kullanılan 541 ve 550 nolu güvenlik konseyi kararlarının da hiçe sayılabileceğini söyledi.

 

“Yaşananlar insanlık suçudur”

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Hüseyin Işıksal, Filistin sorununun Arap-İsrail ya da Müslüman-Yahudi sorunu olmadığını söyleyerek, yaşananların insanlık dramı ve insanlık suçu olduğunu belirtti. Yaşanan olaylarla güçlünün güçsüzü ezmesine ve asimetrik güç kullanmasına şahit olduğumuzu vurgulayan Işıksal, bu meseleye bakarken insanların dinsel ve milliyetçi görüşlerini bir kenara bırakarak ‘insani’ boyutdan bakmaları gerektiğine dikkat çekti.

 

“İsrail Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe saydı”

Yaşanan bu talihsiz olaylarda uluslararası hukuka aykırı eylemler olduğunun altını çizen Doçent Dr. Hüseyin Işıksal uluslararası hukuk kurallarının bağlayıcı olabilmesi için Güvenlik Konseyi kararı olması gerektiğini belirtti. İsrail’e karşı alınmış Güvenlik Konseyi kararları olduğunu vurgulayan Işıksal, Bu kararlar İsrail’in Arap topraklarını işgal etmesinin ve Batı Şeria’da yasa dışı yerleşim birimleri kurmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtirken, İsrail’in Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe saymasının  çok tehlikeli bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti.  Işıksal, eğer Güvenlik Konseyi kararlarını ülkeler kendi çıkarlarına göre yorumlayıp, ‘ben yaptım oldu’ diyecekse, bunun uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme girildiğin anlamına geldiğini söyledi. Bu bağlamda KKTC ile ilgili olarak 541 ve 550 no’lu Güvenlik Konseyi kararlarını referans alan ve bu kararlarla KKTC’nin hiçbir zaman tanınmayacağını iddia eden kesimlerin de uluslararası ilişkilerin ‘gerçeklerini’ daha iyi anlayabileceklerini” ifade eden Işıksal, “İsrail bize Güvenlik Konseyi kararlarının bile hiçe sayılabileceğini gösterdi” dedi.

 

“İsrail topraklarını genişletmek istiyor”

İsrail’in genel politikasının Filistinlileri provoke etmek ve bu provokasyonu silahlı bir savaşa çevirip topraklarını geliştirmek olduğunu belirten Işıksal, “1948’de kurulan İsrail devleti ile şu anki İsrail devleti arasında 4 buçuk kat fark vardır ve İsrail topraklarını daha da genişletmek için bahane arıyor. İsrail’in diğer bir amacı ise bütün BM parametrelerinde geçen iki devletli çözümü ortadan kaldırmaktır. Gerçekte dünyada Filistin’i tanıyan devlet sayısı İsrail’i tanıyan devletlerden daha fazladır, ama İsrail ve Amerikan lobisi ve medyası bize Filistin’in tanınmadığını, ülke olarak kabul görmediği göstermeye çalışıyor” dedi.

 

“Tek yol iki devletli çözümdür”

Filistin-İsrail sorunu çözülecekse bunun tek yolunun iki devletli çözüm olduğunu söyleyen Işıksal, bugün İsrail’in kendi işgal politikasını meşrulaştırmak için pek çok yasa dışı hamle yaptığını ve bunların birinin Kudüs’ü başkent olarak dünyaya kabul ettirme çabası olduğunu vurguladı. Bunun kesinlikle kabul edilebilir bir nokta olmadığının altını çizen Işıksal, Kudüs’ün her şeyden önce kutsal bir şehir olduğunu ve uluslararası hukuka göre Kudüs başkent olacaksa iki ayrı devletin başkenti olabileceğini belirtti. Işıksal, İsrail’in Filistin’in Kudüs’ün başkentleri olma hakkını ellerinden almaya çalışırken, bir yandan da Batı Şeria’da Yahudiler için 500 bin yeni yerleşim alanı açarak, Filistinlileri yok etmeye çalıştıklarını da sözlerine ekledi.

 

“Güvenlik ve garanti haklarımızdan vazgeçmemizi beklemesinler”

Bütün bu olayların Kıbrıs’a olan bağlantısına da değinen Doçent Dr. Işıksal, yaşananlar, Rum tarafının iddia ettiği gibi garantörlüğün önemli olmadığı, bu coğrafyada gereksiz olduğu ve bağımsız bir ülkede yabancı askerin bulunmaması gerektiği tezinin ne kadar geçersiz ve mantık dışı olduğunu gözler önüne serdiğini vurguladı. Bugün Filistinlilerin bir garantörü olması halinde bu kadar masum insanın yaşamını yitirmeyeceğini belirten Işıksal, “Güvenliğin ve garantilerin bu kadar önemli olduğu bir coğrafyada KKTC olarak bizim bu hakkımızdan ve ayrıcalığımızdan vazgeçmemizi kimse beklememelidir” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye sınav veriyor”

Işıksal, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiyi de değerlendirerek, İsrail-Filistin savaşında Türkiye’nin duruşunu şu şekilde yorumladı; “Türkiye’nin AK Parti iktidarına kadar olan dönemde İsrail’le çok ciddi ekonomik, askeri ve sosyal anlaşmalar yaptığını gördük. Bu anlaşmalara baktığımız zaman Türkiye’nin İsrail’e pek çok yönden bağımlı hale getirildiğini gördük. AK Parti döneminde ise bu bağımlılık ortadan kaldırılmaya çalışıldı, ama bunun faturası çok ağır oldu. Bugün özellikle ekonomik alanda ve döviz kurunda yaşadığımız çoğu sorunun bununla alakalı olduğunu düşünüyorum. Şu anda Türkiye İsrail’le ilişkilerini normalleştirme çabalarını sürdürürken, Filistinlilerin de en büyük destekçisi olarak İsrail’in vahşetini ön plana çıkarmaya çalışıyor. Kısaca özetlemek gerekirse Türkiye ekonomik çıkarları ile vicdani değerleri arasında zor bir sınav veriyor” dedi.

 

“ABD haksız ve yanlı”

İsrail-Filistin kavgasında ABD’nin rolüne de değinen Işıksal, dünyada yaşayan Yahudi sayısının çok fazla olmadığını ancak Yahudilerin ABD’de nüfuslarının kat ve kat üzeride siyasi bir gücü olduğun altını çizerek bu gücün orantısız olduğunu belirtti.  Bu gücün ve İsrail devletinin politikalarının ABD halkının büyük bir kısmı tarafından destekleniyor anlamı çıkarılmaması gerektiğini de söyleyen Işıksal, ABD’de önemli pozisyonlardaki çoğu nokta Yahudiler tarafından kontrol edildiği için, Amerika’nın tam destek verdiği anlamı çıkarıldığını, fakat halk anlamında İsrail’in bu yaptıklarının popüler olmadığını sözlerine ekledi. Özellikle iki Bush ve şu anki Trump yönetimi döneminde ABD’nin artık tarafsızlığını tamamen yitirdiğini ve İsrail’in en büyük müttefiki olduğunu vurgulayan Işıksal, bu noktadan sonra artık ABD’nin önereceği hiçbir çözüm mekanizmasının kabul edilemeyeceğini, bundan dolayı da Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrupa ülkelerinin Filistin konusunda sesini yükselterek ABD’nin bu haksız ve yanlı siyasetini ‘dengelemesi’ gerektiğini söyledi.

 

Eniz ORAKCIOĞLU

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar