Her geçen gün Kuzey Kıbrıs’ta yolsuzlukla ilgili yeni yeni dosyalar açılmaktadır.
Halk her gün üst düzey bürokratların eski Milletvekili ve Bakanların, Özel Kalem Müdürlerinin karıştığı yolsuzluk dosyalarını izlerken büyük bir şaşkınlık içerisinde, bu iş nereye varacak diye düşünmeye başlamıştır.
Bu patlayan yolsuzluk ve haksız kazanç edinme, gerçekte her dönemde konuşulan konulardı. Daha önce de birçok isim bu konularla ilgili olarak, fısıltı gazetelerinde başroldeydi.
Şimdi ne oldu da bu dönemde, her gün yeni yeni dosyalar tozlu raflardan inmeye başladı.
Tam da, bu dönemde, BM Genel Sekreterinin, özel temsilcisinin, görüşmeleri başlatma çalışmaları sürerken, çözüme DİRENEBİLECEK grubun ipliği pazara çıkartılırken, UÇAN KUŞTAN haberi olan Türkiye’nin sessiz kalması, bu süreci perde arkasından desteklediği sonucunu gündeme getirmektedir.
Türkiye, gerek enginar ihracatında, gerekse narenciye ihracatında, Kuzey Kıbrıs’a KIRMIZI KART gösterirken, bu tavrın siyasi bir amacı olmadığını düşünmek saflıktır.
Türkiye KARA PARA dolayısıyla yurt dışından gelen uyarıları dikkate alarak, kara paraya karşı mücadele ederken, KUZEY KIBRIS’taki mal satışını, KARA PARANIN bu ticaretteki rolünü, bundan nemalananları, bu malları alanları MİT vasıtasıyla izlemeye alarak, “ARİF OLAN ANLAR” mesajını verdi..
Tayyip Erdoğan hızla Batı’ya ve ABD ye yaklaşarak, F -16 sorununu çözdü.
Yunanistan ile çok dostane ilişkiler geliştirdi.
Mitsodakis, Erdoğan’nın doğum gününü kutlayan tek lider olmuştu.
İki gün önce de Erdoğan “Kardeşim Mitsodakis’in doğum gününü kutluyorum” mesajını Yunanistan liderine iletti.
Yunanistan ve Türkiye arasında iyi ilişkiler geliştirilirken, ÇÖZÜME DİRENECEK OLAN kanadın iyice yıpratıldığı dikkate alınmalıdır.
Çok yakında, İSKAN İŞLERİNDE geçmişte yapılan yolsuzlukların da gündeme getirileceği belirli çevreler tarafından konuşulmaktadır.
Mülkiyet meselesi, bir çözüme karşı direnç olacak şekilde, belirli çevrelerce karma karışık hale getirildi.
Oysa çözümle bunun doğru bir temele oturtulması gerekecek.
Hiçbir malı olmadığı halde çeşitli yollarla zenginleştirilen sınıfların , çözümü bu şartlar altında kabul etmesi mümkün değildir.
Bu sınıfların direncini kıracak tek yol, geçmişte verilen mülkiyetin , nasıl verildiği üzerine projektörün çevrilmesidir.
Gerek Rum tarafında, gerekse Türk tarafında , Maria Cuellar’ın çalışmaları konusunda bilgi sahibi olan çevreler, yeni çözüm planında REFERANDUM’un DEVRE DIŞI bırakılacağını söylemektedirler.
Çözüm 1960’ta olduğu gibi, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin söz sahibi olacağı dayatma bir çözüm olacaktır.
Kıbrıslıların bu plana itiraz şansları olmayacaktır.
Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinde istekleri karşılanarak, karşılığında Kıbrıs Sorunu ABD nin önerdiği şekilde çözülecektir.
Kuzey Kıbrıs’ta yolsuzluk dosyalarının görevi, direnecek güçlerin ipliğini pazara çıkartmayı hedefleyen DERİN bir operasyondur.
