Daha iyi bir yaşam için “ başkanlık rejimi ” şarttır - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Daha iyi bir yaşam için “ başkanlık rejimi ” şarttır

Necdet Ergün

Geçen hafta,vahim trafik kazasında kaybettiğimiz gençlerimizden sonra bir kez daha KKTC’nin acı gerçekleri ile yüzleştik ama tartışmalar ne yazık esas kök sorunumuzdan uzakta, sebepler üzerinden değil de sonuçlar üzerinden yapılıyor.

Trafikte,sağlıkta,eğitimde,ekonomide vs hayatın bir çok alanında en büyük sorunumuzun kaynağı, yani esas kök sorunumuz , “ YÜRÜTME-HÜKÜMET etme kabiliyetimizdeki yetersizlikler, sorunlardır. Bunun sebebi de “siyasal rejimimizdir.”


Daha fazla, “ yaşam kalitesi,özgürlük,refah ve güvenlik “ istiyorsak BAŞKANLIK rejiminine geçmeliyiz.40 yılda 38 hükümet ve bunların çoğu da koalisyonlar olmuş.Veriler ve sonuçlar ortadadır.

Hele KKTC gibi küçük bir ülkede başkanlık rejimi elzemdir.Mevcut sistem,populizm,yozlaşma ve verimsizlik üretiyor. Verimli çalışmayan bir sistemle sorunlarımızı çözemeyiz.Sorunları çözmek için evvela “siyasal rejimimizi” değiştirmeliyiz.

Eğer,siyasal rejimi başkanlık rejimi ile değiştirebilirsek; o vakit  devlet aletini, sağlıklı,verimli,istikrarlı çalışabilir hale getirebiliriz.Çünkü,mevcut sistemi kilitledik ve patinaj yapıyoruz.Mevcut sistem, “ icraatçı, uzun vadeli, sahipli-sorumlu,konularında uzman bakanların olduğu hükümetler çıkarmıyor ”. Bu yüzden, 40 yılda 38 hükümet çıkardık ve bunların çoğu da koalisyonlar oldu.

Sistem kendi kendini akrep gibi sokuyor.Sistem,hem maddi hem de insan kaynaklarımızı tarumar ediyor. Küçük ülke şartlarında ,bugüne kadar dar bölge seçim sistemi ve delege demokrasisi ile aşağıdan-yukarıya doğru al gülüm-ver gülüm çarkları ile patinaj yapıyoruz.

Sakat siyasi partiler yasası,bünyemize ve karakterimize uymayan seçim sistemi, işlevini ve kuvvetler ayrılığını kaybetmiş,verimsiz yasama-yürütme mekanizması ile populist- yozlaşmış bir sistem yarattık.

Artık, ne olduğu belli olmayan bu  siyasi rejimle KKTC devleti verimli yönetilemez.Bu kesindir.Bu sistem koalisyonlara ve sürekli kısa süreli, bıçak sırtı hükümetlere mahkumdur.Böylesi hükümet modellerinden cesur ve icraatçı performanslar beklememiz hayaldir.

  Koalisyonlarla verimsiz  hükümet modelleri oluşturuyoruz. Hem bir biriyle uyumsuz, hem de koalisyonda olan her parti, kendi bakanlıkları ile kendi cumhuriyetini kuruyor.

Hiçbir zaman bütüncül bir hükümet vizyonu-icraatı ortaya çıkmıyor,parçalı-birbirinden kopuk icraatlar oluyor.Hiç bir zaman hükümet bir takım gibi çalışamıyor.

Yürütme-hükümet etme, sürekli koalisyonlarla yapıldığı için hem istikrarsızlık hem de adresi belli olmayan bir icraat sorumluluğu ortaya çıkıyor.Üstüne,koalisyon pazarlıkları ile devletin kurumsal ve organik yapısı darmadağın ediliyor.

Bu dağınıklık tüm devlete,bürokrasiye yansıyor.Ortada ne bürokrat, ne de kamu çalışan motivasyonu kalıyor.Liyakat sisteminin olmaması da bu anomaliyi körüklüyor.Balık başta kokar misali,siyasetteki bu dağınıklık ve kalitesizlik haliyle devletin iliklerine kadar siniyor.Ortaya sahipsiz bir devlet çıkıyor.

Bakanlar kurulu, sanki iki ayrı devletçiğin pazarlık yeri haline dönüyor.Vatandaş beklentisi-talebi de haliyle bu üst yapının bu şekilde oluşmasına çanak tutuyor,çünkü KKTC devleti ,ne yazık yıllar içinde kamusal kaynakların-imkanların populist kullanımı ve TC yardımları ile ” avantadan yaşama aracı haline getirildi ”.Vatandaşlarımızı da avantadan yaşamaya ve kayırmaya alıştırdık. Çünkü, yürütme icraatlarında adaleti ve fırsat eşitliğini öldürdük.

  Başkanlık rejimi, bu kronik vatandaş tipini ve siyasetçi tipini de “ tek kıracak aletimizdir ”.Başkanlık sisteminde, meclis(yasama) ile yürütme arasında parlamenter sisteme göre çok daha keskin ve bağımsız bir model var. Milletvekilleri, yürütmede bakanlık kapmak için değil, yasama da yasa ve denetleme yapmak için siyasete gireceğini baştan bilecek.

Sistemde, başkan ile meclis arasında, başkanın icraatlarına karşı hep şüphe ile bakan ve başkanın kimliğinde mutlak sorumluluğu olan  güçlü bir  “checks and balances ” vardır.

Bu sistemde başkan rezilde ve vezirde olur.Başkan,doğru işleri yapar ve doğru adamları göreve getirirse vezir olur,aksi kendi kredibilitesini yok etmek,rezil olmaktır.  Başkan,topluma karşı direkt sorumludur ve seçimlerde toplumun önüne icraat yapacağı bakan kadrosuyla çıkıyor.Rumların bizden en büyük farkı ve avantajları başkanlıkla yönetilmeleridir.

Yani,seçim sonrası ne kişilerde, ne de taahhüt edilen programda parti dengeleri gereği süpriz yoktur,öngörülebilir ve şeffaf bir modeldir. Topu taça atamaz.  Halbuki,şimdiki sistemde, koalisyonlardan dolayı hiç bir parti seçimde verdiği taahhütleri hesap verebilir şekilde yerine getiremiyor.

Çoğu zaman koalisyon partileri bambaşka ortak başka bir program üzerinde anlaşıyor.” Ne yapalım,koalisyon dengeleri ” diye taraflar topu birbirine atıyor.Kim suçlu-kim güçlü belli değil.

Bir bakıma seçmenler tarafından seçimde verilen taahhütlerin ve programın hesabı ve takibi de yapılamıyor.Zaten,yapılamadığı içinde seçim taahhütleri hesapsız-kitapsız taahhütlerle dolu.Bir bakıma,ortada “sorumsuz sorumlulardan ” oluşan bir sistem var.

Sontahlilde,başkanlık sistemini bize “ tek bir adamın sorumluluğunda, yönetimde etkinlik ve istikrar” getirecek. En azından başkanlık sistemimizle sorunlarımızı çözmede % 50 şansımız var.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar