Çocuklar ölüyor yollarda… Seyrediyoruz - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Çocuklar ölüyor yollarda… Seyrediyoruz

Hüseyin Ekmekçi

Başbakan…

Eğitim bakanı…


Bayındırlık ve ulaştırma bakanı…

Müsteşarları…

Müdürleri…

Bir anne baba geldi önceki akşam memlekete…

Haberiniz var mı?

KKTC’den bir numara aradı…

“Polisim ben, oğlunuz öldü…” dedi…

Yığıldı kaldı anası…

Yüreğine kor düştü babanın…

Düştüler yollara, geldiler ülkemize…

“Mezuniyetini hesaplarken” oğullarının…

Gelip cenazesini aldılar Alper’in…

Peki kendimizi sorgulayacak mıyız?

Bu ülkeye “eğitim için gelen bu çocuklar…”

Neden tabutla dönüyor…

 

Öğrenci olarak gelenler, öğrenci olarak yaşayacak

Bir kere, bu adaya öğrenci olarak gelenler bilecekler ki, öğrenci olarak yaşayacaklar…

Biz de o alt yapıyı sağlayacağız.

Trafikte…

Yurtların alt yapısında…

Kiralık ev sektöründe…

Kiralık araba sektöründe…

Yeter…

Gelen herkes, “araba kiralama” sevdasında…

Olmadı araba satın alma…

Olmadı, arabasını getirme…

Sonra da, Türkiye kültürü ile yollarda…

Delikan ya…

Kırmızı ışık hak getire…

Aynı şekilde Afrikalı öğrenciler de öyle…

Yollarda tam bir araba terörü var…

Sor öğrencilere: Toplu taşımacılık yok, mecburuz…

 

Ya alt yapılar

Hadi parası olanlar böyle…

Olmayanlar?

İşte yollarda…

Arabaların önünde…

Ya otobüs bekliyorlar…

Ya yaya olarak yollara düşüp, işte böyle, gece karanlığında kurban oluyorlar…

 

Biz ne yapacağız?

Şimdi…

Soru belli aslında…

Gözlerinizi kapayınız ve söylediklerimi hayal ediniz:

Gönyeli çemberinden Uluslar arası Kıbrıs Üniversitesi önündeki Haspolat çemberine kadar olan kısım…

10 kilometrelik bir uzunluğu var…

Sağlı sollu yaya ve bisiklet yolu…

Uygun alanlarda otobüs durakları…

Bisiklet kiralama istasyonları…

Gönyeli Çemberi- Fuar ayrılında, Yakın Doğu Üniversitesine kadar uzanan yaya- bisiklet yolu destekli ana yol…

Gönyeli Çemberi- Haspolat Çemberi arası…

Hayal mi?

Bu vizyonla anca hayal…

Bu proje, UKÜ tarafından da “çizilmesine para almadan katkı koyarız” denilerek gündeme getirildi.

UKÜ çizecek…

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği finansman sağlayacak…

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ise projeyi yürütecekti…

Olmadı…

Ahmet Kaşif bakanken gündeme geldi, Hasan Taçoy, Tahsin Ertuğruloğlu ve Kemal Dürüst çok beğendi ama…

Yol ayni yol…

Kafalar da ayni…

Yazık giden canlara…

Bu vurdumduymazlık, bir süre sonra üniversite sektörünü de etkileyecek…

Bu dediğimi de yabana atmayın…

Bu kaçıncı genç trafiğe kurban giden Türkiye’den gelip?

 


Rasiha Serdaroğlu neden içeride?

 

Dünyada tartışılan bir konudur…

Herhangi bir ameliyatta, cerrahın rolü nedir?

Anestezistin görevi nedir?

Cerrah, “tıbbı müdahale yapılıp yapılmayacağına karar verir…”

Anestezist ise, “hastayı uyutur, sağlıklı bir şekilde ameliyat sonrası uyandırır…”

“Fetüs Davası” olarak yaşadığımız davada da en çok bu tartışıldı.

Dr. Rasiha Serdaroğlu, anestezist…

Mahkum edildi, istinafa başvurdu…

Düşünün…

“Bebeğimi alın” diyen dışarıda…

“Hastane sahipleri” suçsuz…

Kayıtlarda “kis ve kanama” sonrasında yapıldığı söylenen ameliyatın ardından, “anestezist” içeride…

Cezaevindeydik geçtiğimiz haftalarda…

Rasiha Serdaroğlu ile de görüştüm…

Bu süreçte yaşadığı her şeyi bir kitapta toplamak için kolları sıvadı.

Yazıyor…

Mahkeme aşamasında söyleyemediklerini de bu kitapta söyleyecek.

Ama, şunu açıkça yazmamı istedi, kamuoyunun da olay böyle bakmasını istedi:

“Acilen aranıyorum, ameliyat için geliyorum. Cerrah, ameliyata karar vermiş. Anestezist olarak benim görevim nedir? Cerrahın acil ameliyat edilmeli dediği hastayı, sağlıklı bir şekilde uyutup, ameliyat bitince de ayıltıyorum. Geçmiş olsun diyerek ayrılıyorum. Dünyanın hiçbir yerinde, cerrah karar verdikten sonra, görevini yapan bir anestezist suçlanamaz. Ben ise içerideyim…”

Aynı davadan hüküm giyen hemşire Ayşegül İşbilen de aynı şeyleri sorup durdu bana ve Devrim Demir’e:

“Rasih hanım ve ben neden buradayız? Ameliyatı olan, karar veren, kapılarını açan dışarıda iken bizim içeride olmamız adalet mi?”

Elçiye zeval olmaz…  

 


 

Ne oldu su depoları?

Unuttuk değil mi?

Geçti bitti…

Zaten olacağı da buydu.

Çocuklara leş gibi su içiren kimse, sorumluluk almadı…

Bakan…

Müsteşar…

Daire müdürleri…

Okul müdürleri…

Ve elbette belediyeler…

Herkesin keyfi yerinde…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar