Seçim sonuçları görünen o ki ortaya bir siyasi açmaz çıkardı.
Neredeyse kimsenin kimse ile yan yana gelerek bir koalisyon hükümeti kurmak istemediği.
Tıpkı çocukluk günlerimizde mahallede bir oyun oynarken yaşanan krizlere benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Kimse oynamak istemiyor.
Olacak iş değil ama oluyor işte…
Sanki birileri bir şeyleri böylece saklayıp gündemi de değiştiriyor gibi bir durum da söz konusu.
Seçim sonuçları, ortaya çıkan ‘nasıl bir koalisyon hükümeti’ tartışmaları ile bu aşamada sağlıklı bir şekilde tartışılamıyor.
Partiler kendi içlerinde bir durum değerlendirmesi ya da öz eleştiri yapmıyor.
Ülkenin gerçek ihtiyaçları ile siyasetin gündemi çok farklı.
Yaşanmakta olan büyük sorunlar ve önümüzdeki günlerde bizi bekleyen bir çok tehlike ve risk, görünen o ki bu aşamada hiçbir partinin öncelikli gündem maddesi değil.
Siyasette herkesin herkesi suçladığı bir dönemden geçiyoruz.
Akılcılık, ülkenin ihtiyaç ve çıkarları ile kamu yararının gereğinin ne olması gerektiği konusu bu aşamada ikinci plana itilmiş durumda…
Mazbatalar alınıp yemin edilmeden başlayan kavga bu şekilde devam edecek olursa bir erken seçim kaçınılmaz olacak.
Ama toz duman ve öfke bir süre sonra yerini sağduyuya bırakırsa, işte o zaman siyaset belki seçim sonuçları ile birlikte içine girilen açmazdan bir çıkış yolu bulma arayışına girer.
Sürdürülebilir ve halk yararına bir çözümü ortaya çıkarır.
Bunun için belki de tüm siyasi parti Genel Başkan ve ileri gelenleri bir kaç günlüğüne sessiz kalmayı ve kendi içlerinde bir değerlendirme yapmayı deneyebilirler.
Böylece belki de daha sağlıklı bir düşünme ve meseleleri tartışma zemini yaratırlar.
Bunun olabilmesi için, herkesin kafasının içinde gizlediği gerçek niyet ve hedefleri bir yana koyması ve ülke yararına en iyisinin ne olabileceği üzerinde kafa yorması gerekecek.
Umarım bu yapılır ve ülke için en sağlıklı çıkış yolu her ne ise ortaya çıkarılır.
Gelinen aşamada daha çok kamplaşıp ayrışmak yerine ortak bir akıl aramak daha doğru olur.
Krizler bazen bunun için bir fırsat yaratır.
Ortak akıl aranırken elbette ki var olan sorunlar, sorular ve şaibeler halının altına süpürülemez.
Artık önemli olması gereken ülke ve halkın yararına ne olması gerektiğidir.
Bu halkın maceraya sürüklenerek daha büyük bedeller ödemeye takati kalmamıştır.
Böyle bir zorlama kimseye bir yarar sağlamaz ve kaybeden Kıbrıs Türk halkı olur.
Aklın yolunun her neyse en kısa zamanda bulunarak, içine girilen açmazdan süratle çıkılması dileği ile…
