Kıbrıs’ta yaşayanlar, birçok çelişme ile karşı karşıyadır.
Bu farklı çelişmeler, birçok çevrede kafa karışıklığına yol açmakta ve çoğu insan ne yapacağını bilememektedir. Aşağıda birçok önemli çelişmeleri ve insanları kafa karışıklığına yönlendiren problemleri özetlemeye çalışalım.
Kıbrıs Sorununun devam etmesi.
Güney Kıbrıs’ın, 1964 koşullarında elde ettiği, ADA’YI tek başına yönetmesi.
Kıbrıs Sorununda , BM nin şimdiye kadar yapmış olduğu tüm planların son anda ret edilmesi
Türkiye ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki Enerji Arama çalışmalarında karşı karşıya kalması….
Çözüm yönünde herhangi bir ilerleme olmaması nedeniyle , MARAŞ konusunun yakın bir zamanda MASAYA GETİRİLMESİ.
Türk yönetiminin Maraş’ı yerleşime açma çabalarının , her an eyleme dönüşebilmesi.
Kapalı Maraş’ta malı olan Rumların bölgeye gelme çabaları ve bunun Rum kesiminde yaratacağı etki.
Türk lirasının devamlı değer kaybetmesi nedeniyle, Kıbrıs Türklerinin ekonomik çıkmazının derinleşmesi.
Pandemi’nin Türkiye’de etkisini arttırması, ancak Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye olan bağımlılığı nedeniyle, adaya girişlerde gerekli olan Karantina tedbirlerinin uygulanamaması.
Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinde şimdiden , dış etkenlerin devreye girme çabaları.
Sağlık hızmetlerinde, bir salgın durumunda, bu dalgayı göğüsleyecek alt yapının henüz kurulmuş olmaması.
Yukardaki çelişmelere daha birçok çelişme eklenebilir…
Bu çelişmelerden, diğer bütün sorunlarının çözümünü etkileyecek olan baş çelişme, Kıbrıs’ın bölünmüş olmasıdır.
Rum yönetimleri, adanın yeniden birleşmesini gerçekten istiyorlarsa, HALKLARINI, Kıbrıs konusunda bir çözüme zorlamalıdırlar.
Bunu yapmayıp, Kıbrıs Türklerini yasal zeminden uzaklaştırmaya devam ederlerse, kısa vadede kazançlı çıkabilirler.
Ancak unutulmamalıdır ki, masadan kaçış oyunları , Kıbrıs Sorununu farklı GİRDAPLARA sürükleyecektir.
Kıbrıs Sorununun çözümlenmemesi, Türkiye ile Yunanistan ilişkilerini zehirleyen bir etki yapmaktadır.
1955 lerde, Taksim ve Beyoğlunda Rum mallarının yağmalanmasındea, Kıbrıs Sorunu, provakatif bir etken olarak kullanılmıştı.
1963-64’te, Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs Cumhuriyetinden uzaklaştırılması provakasyonları, İstanbul’da, ADALARDA ve diğer yerlere yaşayan Rumların, baskılarla Türkiye’yi tert etmelerine yol açmıştı.
1974’te, adada Türkler yaşamazmış gibi, Yunanistan ve EOKA’cıların kendi liderleri Makarios’u öldürme ve adaya egemen olma çalışmaları, Türkiye’nin adaya gelmesini ve adanın fiilen ikiye bölünmesini sağladı.
Kıbrıs Rumlarının Annan Planında ve daha sonra Montana Sürecinde, mümkün olan ÇÖZÜM çabalarını dinamitlemesi ve Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den TECRİT politikaları, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de KUVVET POLİTİKALARINI gündeme getirmesine yol açtı.
Dış politikada, orta yol tutturulmazsa, gücünüzü aşan hamlelere yönelirseniz, karşı taraf da GÜÇ politikasını gündeme getirecektir. Bu GÜÇ POLİTİKASINDA da güçsüz olan tarafın kaybedeceği kesindir.
Kıbrıs şimdi bu süreci yaşayacaktır.
