Yazdığımız yazının üzerinden çok geçmedi.
Geçtiğimiz Kasım ayıydı.
Lefkoşa’nın bildik simalarından güzel insan İsmet’in yanlış bir anlama nedeni ile hayata veda ettiğini yazmıştık…
…
Halbuki İsmet hayattaydı…
…
Çok üzülmüş İsmet’i aramaya koyulmuştuk.
Bir türlü ulaşamamıştık kendisine.
Kapısında beklemiş, içeriden bir cevap alamamıştık…
Öğrendiğimize göre sağlık durumu iyi değildi İsmet’in.
…
Sonunda Cuma akşamı acı haberi aldık.
İsmet artık yoktu.
Dün toprağa verildi…
…
Bir zamanlar,
O eski Venedik şehrinde,
Yani şeherde; Lefkoşa’da,
İsmet,
Hem Lefkoşa sokaklarının gülüydü,
Hem Zafer Sinemasının…
…
Perdenin açılışı İsmet’ten sorulurdu.
Işıklar sönünce,
Makinist odasından perdeye doğru süzülen ışık,
Sahnenin önüne gelen İsmet’in iki tarafa açılmış kollarını perdeye düşürürdü.
O an İsmet makiniste işaretini verir ve böylece sinema başlardı…
…
Çarşının her kapısı İsmet’i tanırdı.
Her kapıda durur, kendine özgü sohbetini yapar, yüksek sesle söyleyeceklerini söylerdi.
Kahkahası, konuşmaları Sarayönü’nde çınlardı…
…
Lefkoşa Lefkoşa olmuşsa, insanlarındandır.
İsmet de o insanlar arasında yer almış, şeherin simgeleri arasına girmişti.
Öyle ki,
Lefkoşa İsmet’siz olamazdı…
…
Hisarlar, ahşap kapılar, sokak çeşmeleri, kerpiç evler birer birer hayatımızdan çekilirken,
Mehmet Ali Tatlı Yaylar, Becerikliler, Altıparmaklar, Karanfilliler, Çoronikler, Nadideler, Osman Gezerler de çekip gittiler…
…
Lefkoşa artık o Lefkoşa değil.
Bütün yaşanmış anılar kerpiç duvarlara sinmiş sessiz çığlık gibi.
O sokaklar, o tahta panjurlar, o avlular artık bize yabancı.
Bütün yaşananlar hayal gibi…
…
Halbuki düşler, sevgiler, hüzünler, hasretler ve sevinçler paylaşılırdı o sokaklarda.
Muhallebicisi, salepçisi, polisi, memuru, genci, ihtiyarı, fakiri, zengini hep bir aradaydı.
Böyle bir Lefkoşa’ydı.
Böyle bir şeher.
Yalansız, dolansız, hilesiz.
Bir sevgilinin elini tutar gibi.
Başınızı annenizin göğsüne yaslar gibi.
Uzaklaştığınızda hasretten geberir gibi…
…
An gelir biter her şey.
Gün gelir anılar geride kalır artık silik sönük.
Vakit gelir her şey tamam durur zaman.
Ancak o günde o vakitte o anda dönmez dünya.
…
Perdeleri açıp kapatmak ismet’ten sorulurdu.
İşte,
Lefkoşa’nın perdesini kapattı şimdi.
Bir kez daha gördük.
Nasıl da acımasızdır zaman…