BU GÜNLER DE GEÇER: (TEK TESELLİ!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

BU GÜNLER DE GEÇER: (TEK TESELLİ!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Koronavirüsün de etkisiyle zaten siyasi yönden arızalı ve netameli olan yurdumuzda çiviler üzerine oturtulmuşcasına kıvranıp oflayıp puflarken ruh sağlığımızın iyi olduğunu söylemek de hiç mümkün değil.

Kaldı ki pek çok nedenin bileşkesi olması gereken işsizlikle gizli işsizliğin vurduğu hayatlar artık biçarelikle bile ifade edilemeyecek kadar acz içindedirler..


Nitekim dün esnaf kesiminden kimle selamlaşmışsam “bütün umudumuz üniversiteden gelecek öğrencilerdi” dedikten sonra artık bu umutlarının da yitip gittiğini söylüyorlardı. Çoğu da ağlamaklı! (Mağusa’da)

“BU da geçer” demekten öte bir başka teselli ve çarenin kalmadığı gerçeklerde ilk kez çözümsüzlüğün Kıbrıs Türk halkını her yönüyle ne kadar çok olumsuz etkilediğini daha çok yaşıyoruz. Ve yüzümüzü Türkiye’ye dönerek “iyi ki varsın” diyoruz.. Yoksa böylesi olağanüstü ortamlarda ihtiraslarıyla gasplarını, “tanrılarının” bile doyuramadığı Rum-Yunan ikilisinin eline düşmüş olsaydık ya bu adadan çoktan göç etmiş olurduk yada esir Türkler durumuna düşerdik!

Neyse ki Türkiye hâlâ dipdiri ve güvencemizle haklarımızın savunucusu. Üstelik harçlığımızı da cebimize koymakta!

Ancak bu “şükran duygularımız” 45 yılın siyasi hatalarını unutturmuyor çünkü devamdalar!.

En büyüğü 1974 Barış Harekâtı sonucunda yeni Kıbrıs haritasıyla Kuzey’de oluşturduğumuz siyasi ve  sosyoekonomik yapısallığımızı, uluslararası anlaşmalarla bir çözümsel güvence haline getirememizdir. Daha doğrusu Ankara’nın getirememesidir.

Bu nedenle olmalı 1974’de doğanların bugün 46 yaşında olduğu gerçeklerde hâlâ “çözümsüz, tanınmamış bir devlet” oluşumuzun makûs talihini değiştiremeden yaşamak zorunda kalıyoruz!  Ki şu anda eğer Kıbrıs sorunu çözülmüş olsaydı “Doğu Akdeniz sorunu patlak vermezdi…”

Denecek ki “şimdi nerden çıktı bu düşünceler?” Can sıkıntılı durum vaziyetlerimizden! Gün günden artan suçlardan.. Gençlerimizin yine göç yollarına düşmesinden.. Hâlâ önümüzü göremeyecek karanlıklar içinde el yordamıyla yürümeye çalışmaktan…

Yine de son sözümüz şudur: “Bu günler de geçer..”


AHMET C. GAZİOĞLU

Önce ölümün ardından iki satırlık yazıyı bugüne kadar savsaklayıp yazamadığımdan dolayı Ahmet Cemal Gazioğlu’ndan özür dilerim.

Ki yazdığı kitapları, makaleleri, arayıp bulduğu Kıbrıs’la ilgili belgeleri üst üste koysanız boyumu geçer. Öylesi üretken, kendini Kıbrıs Türk halkının davasına öylesine adamış bir Kıbrıslı Türk yurttaşımız..

Yazık ki ölümün ardından “suskunlukla sessizlikten” öte ne bir ses işitildi ne bir soluk.

 

Ahmet Cemal Gazioğlu
Ahmet Cemal Gazioğlu

Kİ 1931 Larnaka doğumlu, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü ve Londra Üniversitesi mezunu Gazioğlu tarih öğretmenliğiyle başladığı görevine uzun yıllar rahmetlik Denktaş’ın da teşvikleriyle “Londra’da Devlet kayıt bürosunda Kıbrıs’la ilgili belgeleri toplamış onları bircik bircik arşivlemiş hatta kitaplaştırarak Kıbrıs Türk halkına kazandırmıştı. 1963’lerde artık resmen Kıbrıs Türk toplumunun siyasi bekası için çalışan, yazan, konuşan bir duayen dava adamıydı..

Öncesinde bir ara Rum tarafında 1957 kurulan  RİK televizyonunda haftada bir gün Türkçe çocuk programları yapardı.. Her programın sonunda çocuklara “by by” demesiyle ünlendiydi..

FAKAT Ahmet Gazioğlu’nun asıl büyük başarısı “Osmanlı döneminden başlayarak İngiliz Sömrüge dönemine, oradan günümüze kadar gelen siyasi olayları belgeleriyle kitaplaştırmasıdır. Bu konularda tam 13 kitap yayınladı hem de her biri 600, 700 sayfalık.

…BİR ara beni de her hafta (galiba Cuma günleri) Bayrak Radyosundaki sabah programına çıkartıyordu. Önce kendisi konuşur, Londra’dan sağladığı Kıbrıs’la ilgili belgelerin açılımını yapar sonra sözü bana bırakırdı. Tabi hep Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgiliydi konuşmalarımız. Kısaca Kıbrıs siyaseti üzerine kurulu, belgeli olduğu için faydalı ve kaliteli bir programdı. (…BİR dönemde bazı bazı buradaki TC Büyükelçiliği biz gazeteci taifesini “filan yeri ziyaret gözlem” bahanesinde Türkiye’ye taşır en iyi otellerde yedirir içirir gezdirdi ya Gazioğlu ile birkaç kez öylesi kafilelerde de buluşur konuşurdum. Anladığımca beni severdi.

Yazmadan geçemeyeceğim ama: Çok titiz adamdı. Mesela BRT’de stüdyoda yan yana oturup programımızın başlamasını beklerken sürekli uyarırdı: “Sakın konuşurken kalemini masaya vurma. Sen duyman ama Tv de izleyenler o tak tak seslerini duyarlar” derdi…

..ÖLDÜ ama arkasından gazetelerimizde yazılan bir iki yazıdan ötesini görmedim. Ki Devlet töreniyle gömülmesini beklerdim.. Gitgide vefa duygularımızı kaybediyoruz!

…Ahmet C. Gazioğlu’na bir kez daha Tanrıdan rahmet ailesine başsağlığı dilerim. Yıllar itibarıyla tarafıma gönderdiği İmzalı kitapları kaldı yadigâr. Ki onları “belgeleri” nedeniyle hâlâ zaman zaman  okurum..

(NOT: Haddim değil ama Lefkoşa Belediyesinden istirhamımdır. Bu değerli insanımızın adını ayni değere sahip bir “yerlere” kalıcılığıyla kaydediverin. Yani “adıyla” yaşatılsın diyorum. Yol olur, okul olur, bir halk parkı olur… Unutulmaması dileğimle.)

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar