Brüksel İzlenimleri - 5 - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Brüksel İzlenimleri – 5

Bekir AzgınBekir Azgın

AB’nin bütünlüğü için Kıbrıs’ın birleşmesi gerekir

“Ben 1955 yılında bölünmüş bir ülkede dünyaya geldim. Hayatımda uzun yıllar, bugün olduğu gibi, karşınızda birleşik bir Almanya’nın temsilcisi olarak duracağımı tahayyül bile edemezdim” diyordu Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Shulz “Harnıp Ağaçlarının Altında” adlı serginin açılış konuşmasında. “Üstelik Batı ile Doğu Almanya arasındaki sınırlar, Kıbrıs’ın iki tarafındaki bugünkü sınırlardan daha tehlikeli idi. Almanya için mümkün olan Kıbrıs için de mümkün olmalıdır.”


Birçok Kıbrıslı Türk’ün Shulz’a itiraz ettiğini duyar gibi oluyorum. Almanya ile Kıbrıs mukayese edilemez. Onlar, dinleri ve dilleri aynı olan insanlardı. Bizim ise dinimiz de ayrı dlimiz de ayrı. Böyle bir  argümanın haklı yanı var ama doğru mu?

Farklı dilleri konuşan ve farklı dinlere veya mezheplere bağlı insanların  gül gibi bir arada yaşadıklarını görebiliyoruz. İsviçre’de kaç din olduğunu bilmiyorum ama dört resmi dilleri olduğu kesin: Almanca (%63.5), Fransızca (%22.5), İtalyanca (%8), Romanca (Çingenece) (%0.5). Bunlara ek olarak kabul gören “göçmen dilleri” de var: İngilizce, Arnavutlukça, Boşnakça, Bulgarca, Hırvatça, Hollandaca, Yunanca, Türkçe, Makedonca, Portekizce, İspanyolca, Sırpça, Slovence, Tamilce ve Ukraynaca.

Doğu Almanya’yı Batı Almanya’dan ayıran ideolojik nedeni küçümsememek gerekir. Aksi halde dili ve dini aynı olan Kuzey Kore ile Güney Kore’nin çoktan birleşmeleri gerekirdi. Vietnamların birleşmesi uzun ve kanlı savaşlar sonucu olmuştu. Vietkonglar güneyi işgal ettikten sonra ancak birleşme gerçekleştirilebildi. Mezhep farkı nedeniyle İrlanda da bir türlü birleşemiyor.

Dolayısıyla Shulz’un benzetmesi tamamen de yersiz değil. Kıbrıs’a birkaç ay önce yaptığı ziyarette Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) yaptığı işleri izleme fırsatı bulmuş. Yapılan işler kendisini derinden etkilemiş. Zaten AP’deki sergi de bu ziyaretin kendisinde bıraktığı etki sonucu oluştu.

Her iki toplumdan yakınlarını kaybetmiş olan insanların geçmiş acılarının üstesinden gelerek ortak bir gelecek için birlikte çalışıyor olmalarının yeniden yakınlaşmanın güçlü bir simgesi olduğunu vurgulayan Shulz konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bayanlar ve baylar, AP uzun bir süreden beridir Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini desteklemektedir. Kıbrıs halkı bizim desteğimize güvenebilir. Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, bir birine ait olan parçaların bir araya gelmesi demektir. Biz de birleşmiş bir Kıbrıs’ı ailemiz içine almaya hazırda beklemekteyiz. Kıbrıs ayrı kaldığı sürece AB tamamlanmış olmayacaktır. Kıbrıs’ın geleceği her zamankinden parlak görülüyor.

“İzninizle Kıbrıs toplumlarının liderleri Sn. Anastasiyadis ve Sn. Akıncı’yı tüm Kıbrıs halkının çıkarlarına hizmet edecek olan ve kendi ayakları üzerinde durabilen federal bir çözüm bulma çabaları için gösterdikleri kararlılık ve cesareti selâmlamak istiyorum. Eminim ki, sürdürülen görüşmeler, gerek KŞK’nin çalışmalarında bulunan, gerekse burada hazır olan insanların gözlerinde görülen empati ve yeniden yakınlaşmakla dengelenirse; pek yakında barış içinde birlikte var olmanın yeşereceği Birleşik Kıbrıs, bir hayal olmaktan çıkacak ve şahane bir gerçeklik olacaktır.”  

Bir yandan Shulz’u dinliyorum öte yandan Eleni Theoharus’un yüzündeki mimikleri izliyorum. Tam da o günlerde Theoharus, Shulz’u kınayan bir açıklama yapmıştı. Ona  göre, Shulz çözümü destekleyen konuşmalarıyla tarafsızlığını kaybetmiştir. Üstelik bu türden konuşmalarıyla Rum tarafını baskı altına almaya çalışmaktadır.

Niye Rum tarafını baskı altına alıyor da Türk tarafını almıyor? Belli değil. Retçi cephenin cumhurbaşkanı adaylığına oynayan Theoharus, taraftarlarını konsolide etmeye çalışıyor. Hanımefendi, Avrupa’da gözden uzaktadır. Malum, gözden uzak olan gönülden de uzak olur.

Son milletvekili seçimlerinde Limasol’dan milletvekili seçilmişti. İki milletvekilliğinden birini seçmek zorundaydı ve Theoharus, AP milletvekilliğini seçmişti. Bazı kendini bilmez fitneciler, AP milletvekilliğini seçmesinin nedeninin oradaki maaşın buradakinin üç misli olmasına yordular. Halbuki kendisi nedeni şöyle açıklamıştı: “Kıbrıs konusunda esas savaşlar Avrupa’da verilecektir. Benim gibi bir dövüşçünün orada olması gerekir”. Bu nedenle olsa gerek, AB ileri gelenlerine arada bir sallaması kaçınılmaz oluyor. Kıbrıslı Amazon kadını savaşta.

Öte yandan Shulz, KŞK’ye yapılan desteğin sürdürüleceğini şu sözlerle dile getiriyordu: “İzninizle, sizi burada temin edeyim ki Komite’nin yaptığı kayda değer işler AB ve özellikle de AP ve Avrupa Komisyonu tarafından takdir edilmektedir ve güçlü inancım odur ki AB çalışmalarınızı desteklemeye devam edecektir.”

Shulz ayrıca şu noktaların da altını çizdi: “Kıbrıs’ın bugün dünyaya güçlü bir umut mesajı gönderme şansı vardır: Uzun süreli çatışmaların bir gün üstesinden gelinilebileceği umudu, barış özleminin intikama olan susamışlıktan daha güçlü olduğu umudu. Ve ben şahsen, Avrupa’nın halâ mucizelerin olabileceği bir kıta olduğunu Kıbrıs’ın kanıtlayacağını ümit ediyorum. …AB’nin bugün içinde bulunduğu karkaşaya rağmen Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi mümkündür. Buradan da en derin krizlere bile, istek olunca çözüm bulunulabileceği mesajı çıkacaktır. Bende  bu iradenin mevcut olduğu hissi vardır.”

İsviçre’den olumlu haberler gelmiyor ama Shulz’un duyguları inşallah kendisini yanıltmaz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar