BİRKAÇ BİN YIL SONRASI - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe YazarlarıSürmanşet

BİRKAÇ BİN YIL SONRASI

Ahmet OkanAhmet Okan

“Birkaç yıldır Fransa’dan en yakın dostlarımda bazılarında küreselleşmeden bir afetmiş gibi söz etme eğilimi gözlemliyorum. ‘Gezegen köyü’ nden söz edilmesi onları fazla heyecanlandırmıyor, internete ve iletişim konusundaki en son gelişmelere mesafeli bir ilgi duyuyorlar. Çünkü onların gözünde küreselleşme Amerikanlaşma’yla eş anlamlı: kendi kendilerine, hızla takipleşmeye doğru giden bu dünyada yarın Fransa’nın yerinin ne olacağını, diline, kültürüne, saygınlığına, parıltısına, yaşam biçimine ne olacağını soruyorlar, Hollywood’a CNN’e, Disney’e ve Microsoft’a veryansın ediyor ve gazetelerde İngilizceden alındığı şüphesi uyandıran en küçük dil kullanımının peşine düşüyorlar.” (Ölümcül Kimlikler, Amin Maalouf, s. 64.)


Kimlik konusundaki kafa karışıklığı veya endişeler sadece bizimkisi gibi toplumlarda değil, ileri toplumlarda da var.

Dünyanın gidişatı bu endişeleri artırsa da, insanlığın gidişi nereye evrilir ve bu gibi endişeler yerini nereye bırakır pek öngörülemez herhalde…

Kadim çağlardan modern çağlara kadar birçok medeniyetten neredeyse iz bile kalmamıştır.

O medeniyetlerin dillerinden, kültürlerinden arkeolojik bulgular ipucu verir ancak.

Peki bundan birkaç bin yıl sonra içinde bulunduğumuz döneme ait medeniyetlerden ayakta kalacak olanlarla, yok olup gidecek olanlar olabilir mi?

Olabilir.

Ama bugünkü teknoloji ile bugünkü dünyanın medeniyetlerine dair birçok olguyu ve bilgiyi geleceğe aktarmak mümkün olacaktır herhalde.

Bilim adamları eskiyi araştırırken, bir Sümer tabletini deşifre eder gibi canlarını yemeyecekleri öngörülebilir…

Bu küçük adada yaşayanlar bu medeniyetlerin neresindedir ve geleceğe kendi kültürlerini aktarabilecekler mi?

Sanmıyoruz!

Hatta bu soru oldukça garip ve biraz da yaşanan gerçeklere aykırı.

Şimdi bile kendi kimliği ve kültürü konusunda endişe duyanların, ama bu endişe karşısında hiçbir direnci olmayan bir toplumun değil binlerce yıl ötesine, beş yıl ötesine bile taşıyacak neyi olabilir ki?

Kendi kültürlerinin yaşatılmasında duyarlılık gösteren toplumlar, bu güne kadar yaratılan ne değer varsa bunlara sahip çıkmak, bunları yaşatmak ve şimdiki kuşaklara aktarmak durumunda değiller mi?

Günümüzde Lefkoşa’daki Dereboyu’na neden Dereboyu denildiğini, gerçekten burada dere olup olmadığını bilmeyen nice insan var.

Tanti’nin Hamamı’nı sorsan bilmeyen Lefkoşalı çok.

Ayasofya’da güneş saatinden habersiz yaşayanlar çok.

Surlariçi Lefkoşa sokaklarında kaybolan Lefkoşalı çok.

Bir günden bir güne Lüzinyan veya Venedik evlerinin kapısından içeriye adımını atmayan insan çok.

Lefkoşa’da Sıfır Noktası’nın nerede olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini bilmeyen çok.

Kendi tarihinden, kendi kültürel değerlerinden habersiz yaşayan insanlar çok.

Sıradan insanlar bir yana, bütün bunlara gelmiş geçmiş yönetici kadrolarını eklemek lazım, hatta en öne almak lazımdır esasen.

Böyle düşününce, durum dehşet vericidir…

Kültürünü şimdiden kaybedenlerin yarına bırakacak neyi olabilir ki?

Eriyip yok olması hiçtendir…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar