BİR KEZ DAHA ŞÜKREDİYORUM - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

BİR KEZ DAHA ŞÜKREDİYORUM

Başaran DüzgünBaşaran Düzgün

Eline aldığı bir dal parçasıyla, dikkat ve özenle ismini yazdı altın sarısı kumlara. Bir de büyükçe bir kalp çizdi.

Önceleri, denizi, üstü lamarina kaplı beton zeminden izleyen kızlar, neşe içinde katıldılar ona.


Kışın en güzel halini aynasından yansıtan denizden taşan dalgaların mükemmel bir halıya dönüştürdüğü kumsal bir anda şamatacı serçelere benzeyen kızlarla doldu.

Kumsalda ayak izlerini bırakmak için abartılı adımlarla yürüyenler, özenle deniz kabuğu toplayanlar, kol kola girip kumsalın öteki ucuna volta atanlar ve nerdeyse tümünün elinde cep telefonları  ile bu anı ölümsüzleştirmeye çalışma telaşı.

“İşte yaşamın en güzel anlarından biri” diye mırıldandım kendi kendime.

İnsanlar kış aylarında denizden niye kaçarlar?

Deniz niye hep  kızgın sıcak yaz ile özdeşleşir?

Bu bakir kumsallarda yürümek, dalgaların üstünden çakıl taşlarını sektirmeye çalışmak, mavi suların bizlere bahşettiği deniz kabuklarını toplamak.

Ve geleceğe dair doyumsuz sohbetler yapmak…

Bizler, 1974’e kadar “denizi uzaktan seyreden neslin” çocuklarıydık.

Belki de bu yüzden anılarımız oluşmadı denizle ilgili.

Babamızla yüzme yarışı yapamadık.

Annemizle kumdan kaleler inşa edemedik.

Küçük, plastik bir botta kardeşlerimizle birlikte kürek sallamaya çalışamadık.

Deniz gözlüklerini takıp dipten deniz kabuğu çıkarmaya çalışamadık.

Sevdiklerimizle kol kola bir sahili boydan boya yürüyemedik.

Oysa şimdi tam zamanıdır.

 

                                                             ***

 

Fotoğraf  çekmek istersen bugünlerde gitmelisin Trodos’a.  Işık ile beyazın buluştuğu ender anlardan geçiyoruz.”

Bu cümleyi işittiğimde , hayretler içinde fark ettim ki  “bu ülkeye kar yağmaz” diye zanneden bir kuşağın çocuklarıyız biz.

“Ankara’da, okulda, hayatında hiç deniz görmeyen arkadaşlarım vardı” dediğimde oğlum sormuştu;

“Sen ilk kar yağışını ne zaman gördün?”

Sisli ve soğuk bir gündü. Tasarruf olsun diye amfinin kaloriferlerini ancak kendi kendini ısıtacak kadar yakmışlardı.  Üşüyorduk ve Ankara buz kesmişti.

Sonra lapa lapa kar yağmaya başladı.  Dersi bırakıp, cam kenarında kristal yıldızcıkları andıran kar tanelerine dalıp gitmiştim.

“Adana’dan gelen pamuk yüklü uçağın yine kapıları açılmış” diye dalga geçmişti arkadaşlar.

Hayatında ilk kez kar gören bu Kıbrıslı’ya hayret etmişlerdi.

O gün bu gündür “ülkesinde yağan karı görmeden büyüyen çocuklardık” biz.

Herkes önce bocalıyor sonra gülerek onaylıyor bu saptamamı.

Fakat durum değişmiyor.

Lefkoşa’dan bir saat uzaklıkta, Trodos’un tepelerinde bir metreyi aşan kar kalınlığı, binlerce insan için güzel bir eğlence kaynağı oluyor bu günlerde.

Facebook “Trodos’ta kayak yapanların, kar topu oynayanların” fotoğraflarından geçilmiyor.

Ben de ise derinlerden gelen bir hüzün yaratıyor bu durum.

Ülkesine kar yağdığını bilmeden büyüyen bir neslin evladı olarak…

 

***

 

Uçsuz bucaksız bakir sahiller,  kristali andıran yıldız şeklindeki kar tanecikleri, yeşilin en güzel haline bürünen ovalar ve dağlar…

Bir kez daha şükrediyorum;

Her şeye rağmen “ne güzel bir memleket” diye.

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar