BİR HAYAL GERÇEK OLDU - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

BİR HAYAL GERÇEK OLDU

25 Aralık 1983 tarihinde ben Bekirpaşa Lisesi orta 1 öğrencisiydim. Çekingen ve ürkektim. Mormenekşe İlkokulu gibi küçücük bir okuldan sonra Bekirpaşa Lisesi benim için çok büyük bir yerdi. 25 Aralık tarihinde okulun şiir yarışması vardı ve o tarihlerde babamın tedavisi için annemle babam Türkiye’deydiler.
O gün o yarışmaya katıldım ve o gün hayatın bana bir şeyler söylemek istediğini sonradan anladım. O tarihte o gün ben Bekirpaşa Lisesi’nin şiir yarışması 1’incisi olurken aynı saatlerde Türkiye’de babamın vefat ettiğini öğrenecektim daha sonra. O tarih bana daha sonra hayata nerden devam etmem gerektiğinin şifrelerini veriyor, işaretlerini sunuyordu. Bunu çok sonra anladım.


Sonraki yıllarda içimdeki bir parça öfke peşimi hiç bırakmadı. Her şey yarım kalmış ve alt üst olmuştu. Bu çok fazla hayale, çok fazla yıla ve bazen de geriye dönülmeyen yollara neden olmuştu. O öldüğü zaman küçücük aklımla söz vermiştim. Adını Kıbrıs müzik tarihine yazdıracağıma, onun hayatını anlatan bir belgesel çalışması için çalışacağıma… Bu elbette benim tek başıma yapacağım bir şey değildi ancak ondan sonraki yaşamımda bunu unutmayacağımı ve sadece acının ilk yıllarındaki yoğunlukla verilen bir söz olmadığını biliyordum.

Babamın ölümünün üzerinden 33 yıl geçti. 31 Aralık 2015 tarihinde ona verilen sözlerin tutulmuş olduğu onurunu yaşadık. Bütün hayatımızın amaçlarından birisi olan projelerden birisi gerçek oldu ve aslında bir hayal gerçekleşti. Babamın doğum gününde onun yaklaşık 4 yıl süren belgesel çalışması tamamlandı ve ekranlarda gösterildi.
Bir vefakar insan, bir sevgi dolu adam, unutulmaz bir baterist, gerçek bir dost olan Derviş Güryel’in yardımları, inancı, emekleri ve babama olan sevgisi, inancı olmasaydı bu projenin hayata geçmesi çok zor olurdu. Ona ne yapsak teşekkür edemeyiz. Bize hayatımızın hayalinin gerçekleşmesi şansı verdi.
Bu belgesel çalışmada elbette ki yine eksiklikler oldu. Bunun için büyük bir zaman ve uğraş gerekmekteydi. Yapılan bazı röportajlar elektriklerle ilgili bir sorundan dolayı hasara uğradığı için kayboldu. Bazı isimlere ulaşılamadı. Elbette babam söz konusuysa güneydeki arkadaşları, mekanları, Rumca yazdıkları da olmalıydı. Ona yakın olan daha pek çok isim de o çalışmada yer almalıydı. Annem ve ablamın röportajlarının ilk kısımda kalması ve bazı eksikliklere rağmen çok emekli bir çalışma izleyenlere sunuldu. 31 Ocak tarihinde Cemal Balses’in doğum günü yeniden kutlandı. Hiç gitmemiş gibi bizimle olan o güzel adam hep bizimleydi… Yıllar sonra yaşadığımız bu gün, sevmek inanmak ve unutmamak demekti. Sevmek, ölümle bile ayrılmamak, eksiği, gediği, hatası ile nerden geldiğini unutmamak demekti. Yıllar sonra onu yaşatabilmek için çırpınmak ve kendi yolundan tavizler vermemek demekti.



Gece uyurken bir hayalin gerçek olması rahatlığını, gururunu yaşadık biz ailece. Onun bizi hissedebileceği bir yer var mı emin değilim. Ruhlar nerdedir nereye gider onu da bilmem. Bu soruların dinsel bir tarafı yok. Daha çok kalbimde yaşayan babamı hissetmemle alakası var. Artık ölümü değil, yaşamıma kattıklarını hissediyorum. Biliyorum ki, “o” şimdi kalbimizin en güzel yerinde yaşamaya devam ediyor.

SEN GİTTİĞİN ZAMAN

Sen gittiğin zaman
Kuşlar yuvalarına henüz dönmemişti
Bir acı mevsimdi yaşanan
Yasemin kokulu köyünün sokaklarında dolaşmak
Henüz hayaldi
Sen gittiğin zaman

Hayaldi en yakın arkadaşın Gogo’yla
Hikayeleriyle büyüdüğümüz mahallenin köşesinde
Kahve içmek
Torununun elinden tutup gezmek gibi
Yüzündeki kırışıklıkları saymak gibi uzaktı
Senin için değişen zaman

Menevi’nin sokaklarında yürürken
Her ağacın, her evin, her yolun anlamını aradım
40 yıllık fotoğrafının asılı olduğu kulüp binasında
Gençliğini, umutlarını, geçmişini sordum
Siması tanıdık gelmeyen bir şehrin yüzüne

Zaman, senin gittiğin zaman değil
Saf, umutlu, aşık delikanlının köyü değil gidip bulduğumuz
Uğruna ölebileceğin, her gece özlemle andığın dostlarından
Silik izler kalmış geriye

Sen gittiğin zaman
Yaşam, aşk, insanlık bu denli sıradanlaşmamıştı
Dillerdeki hasret şiirleri sahiplerini bekliyordu hala
Bu kadar yakınken uzak değildi mesafeler

Sen gittiğin zaman
Gençliğinin aşık, mistik, şiir kokan havası
Sararan fotoğraflardaki bağlılık, dostluk gitti
Düğünleri, panayırları renklendiren sesinle
Haykırdığın coşku, heyecan, vefa gitti

Keşke gitmeseydik, gidip bulmasaydık baba
Günlüğünde, dilinde, şiirinde, şarkındaki
Tat kalsaydı aklımızda
Gidip bulduğumuz bir parça hayal kırıklığı
Ve kocaman bir yüreğin
Hasret kalarak sustuğu
Yaşam kırıntılarıydı yalnızca

“Yurdumdaki sınırlardan her geçtiğimde
Hasretle biten kısa bir ömrün
Hesabını sordum kendi kendime
Ve hep aynı öfkeyi duydum
Niye sen doğduğun yerlere hasret
Başını toprağa koydun”

——

ŞİMDİ UZAKLARDASIN

”Şimdi uzaklardasın
Gönül hicran”a yelken açan bir şarkıyı mırıldanmakta
Şimdi içimde çala badem tadında bir şarkı ağlamakta
Buğu ve sis
Toz ve iz
İçimdeki yarım his
Hala usul usul o eksiği aramakta…

Zamanlar a-ra-lık-lar-da
Ayrılık kapılarda

Biten bir gecede, yarım kalan bir hecede
Baba kokan bir toprak tütsüsü
Mersin, hanımeli ve nergis sorgusu
Tahta iskelede öldürülen anların
Ömür törpüsü
Ve uzayıp giden bir liste
Kavuşmaların hayal, buluşmaların berbat sentetik kokusu
Sınır, sinir, öfke hapsinde geçen yılların
Bayat ve eski/ekşi kokusu

“Şimdi uzaklardasın”
Başucumda 70’li yıllardan kalma
Bir çocuk korkusu
Sus ve pus
“Ama yine de konuş”
Dilsiz konuşmaların kekeme uykusu

Uzaklaşan bir ömrün aralık ve ayrılık dönümünün
Yazıya dökülemeyen
Zayıf ve suçlu kurgusu…

 

Yine Sana Dair

Mersin kokulu köyünün havasını solurken
Sair olduğun akşamlardayım şimdi
İşte kadeh kaldırıyorsun
Sayamadığım bilmem kaçıncı sevgilinin şerefine
Bir başka fotoğrafta gözlerim
Omuz omuza dostlarınla
Mücahit üniformaları içinde
Ölgün bir solukluk gözlerinizde.

Albümde sararmış bir resim
Yorgun, mutlu günlerden kalma
Hep anlatırdın bu günü
Kerpiç damlı evimizde geçirmişiz
70’li yılların en güzelini
Hani gelişimle menekşe çiçekleri fark ettiğin
O sıcak, sinekli geceyi.

En soğuk Larnaka geceleri ısınırmış sesinle
İste bir festivaldeyim, yine mikrofon elinde.
Hep sevdalar dilinde, mağrur gülüşün yüzünde
Yazdıkların eskisi kadar canlı
İmzan yerli yerinde
Günlüğünün sonunda küçük bir not var
“Kim bilir belki sabah, belki akşam gelirim
Kim bilir belki de hiç gitmedim”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar