Bir Elli Yıl Daha Çözüm Beklemek! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bir Elli Yıl Daha Çözüm Beklemek!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Yeni hükümette “Ekonomi Bakanı” görevine getirilmesi nedeniyle, artık müzakere heyetindeki görevine devam edemeyecek olan Özdil Nami’nin kendisini ziyareti sırasında Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı, “yerine yeni müzakereci atamayacağını, bir elli yıl daha çözüm beklemek niyetinde olmadığını” açıkladı…

“O zaman iş başa düşmeli” diyeceğim ama ondan önce de diyeceklerim var şöyle ki:


Kıbrıs Cumhuriyetinin 1963’de Makarios tarafından yıkılmasından beridir aradan 55 yıl geçti. Bu süre içinde kaç müzakere masası kuruldu, kaç anlı şanlı BM’ler genel sekreteri gelip geçti, Kıbrıs’a kaç BM’ler temsilcisi ile danışmanı geldi gitti…

Hesabını kitabını çoktan şaşırıp unutmuşuz!  Ki aradan geçen bu 55 yılık sürenin sonunda Kuzey’deki Türk devleti ile Güney’deki Rum devleti arasında çözüm için hep müzakereler sürdürüldü!

FAKAT çözüm isteyen “tarafla” çözüme “evet” diyecek “taraf” hiç değişmedi! İşte sorun buydu hâlâ budur!

Sonuçta  55 yıl, “çözümsüzlüğün” üzerine bir heyula gibi çökmüşlüğüyle Türk halkının  kara bahtı haline getirildi! Nitekim:

Hâlâ 1974 harekâtı “zaferine” karşın “mağlup, mazlum ve mağdur” oluşumuzun kader yazgısıyla boğuşuyoruz!

Hâlâ aradan 55 yıl geçmesine karşın “tanınmamış devlet oluşun tüm siyasi ve sosyoekonomik açmazlarıyla arızalarını taşıyarak var olmaya çalışıyoruz!

Hâlâ ambargolar altında ezilmekteyiz!

Hâlâ Kuzey’in statüsünü tayin edememenin sıkıntılarını yaşıyoruz!

Ve hâlâ hep bekliyoruz:  Çözüm olmasını, siyasi tanınmışlığımızı, ambargoların kalkmasını, adıyla sanıyla “devlet” olmayı!..

YOKSA! Acaba bu adada 1974’den sonra bu kez de “nihai çözümü” sağlamak için ikinci bir “savaş” mı gerekirdi!

Bu “düşünceyi” sinek kışılar gibi değil, kurtulmka için bir yangından kaçar gibi geride bırakmak istiyorum da “peki ama” diyorum. “Sn. Akıncı’nın da vurguladığı gibi daha kaç yıl çözüm bekleyeceğiz? 1974’de doğup da ‘Ecevit, Mücahit’ adları konan evlatlarımız, kızlarımız  şimdi torun sahibidirler!”

Onlara ne “yarını”  görebilecekleri bir “gelecek” vaat edebiliyoruz ne de yaşadığımız gelip geçen şu yılların, ayların, haftaların günlerinde huzur ve  istikrar sağlayabiliyoruz…

       KISACA Kuzey’i tıka basa insan kalabalıklarıyla doldurmuşuz ama her yıl bir erken seçim yapıyoruz! TC’den sular akıtıyor, üniversiteler üstüne üniversiteler dikiyoruz ama… Bakın memleketin Cumhurbaşkanı ne diyor? “Bir elli yıl daha çözüm bekleyemeyiz!” Bu kadersizliği kırmalıyız artık!

                           **********

BU KOALİSYON HÜKÜMETİNİ DE GÖRECEĞİZ

Ah o ilk heyecanlar! Nasıl süslenir hayallerin en güzeliyle.. Belki kimselerin başaramadıklarını başarmak.. Yaratmak belki!.

Her yeni hükümet  göreve başlarken, mutlaka bu heyecanı duyar bu hayali kurar. Çünkü başarmak, takdir edilmek, alkışlanmak insanın mayasında  var..

Yeni hükümetimiz bu heyecanla mı başlıyor göreve? Öyle olmalı diyorum çünkü bu duyguları yaşamadan başarılı olunamaz…

Bakın bir devrelerin siyasi partilerine: 1976’da   TKP’yi oluşup da bayrağı açtığında daha ilk seçimde altı milletvekili çıkardıydı sandıktan. Heyecan büyüktü. Sloganı “Köylünün, çiftçinin, memurun, polisin, öğretmenin” partisiydi..” Halktan söz ediyordu zaten kadrosu da halktandı…

UBP’den kopanların “Dokuzlar hareketi” ile oluşturduğu DP, 1993 yılındaki  ilk seçimde 15 milletvekilini meclise sokma başarısı gösterdiydi..

Kısaca halk “ilkleri” sever! Ne var ki son yıllarda “anlamsız politik kaprisler sonucunda oluşan küçük siyasi partiler için ayni düşünceyi serdedemiyoruz zaten geçtiğimiz seçimde dökülüp gittiler!

Fakat aradan HP çıktı! Aynen bir zamanların “TKP’si DP’si gibi bir çıkışla..” Zaman ve zemin denk düştüğünde, halkın beklentileri “yeniliklerle değişimler” aradığında, fırsatı kullanabilen siyasi partilerdir ki halkın “umudu” olurlar! Her ne kadar HP için bunu söylemek, hele dörtlü bir koalisyon hükümetinde olması nedeniyle bu konuda   ölçü tutmak zor olsa da    acaba “öyle bir parti mi olacak” diye sormadan edemiyoruz..

       Karşımızda dört siyasi parti koalisyonu vardır.  Ben “yamalı bohça” demiş olsam da   bizi “utandırması” gereken  bizatihi bu koalisyon hükümetinin kendisidir!

Henüz kesin değerlendirmelerde bulunmak durumunda değiliz sadece  bu dörtlü hükümeti de göreceğiz diyorum…  Ve geçiyorum Angolemli’ye:

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (ANGOLEMLİ) Rahmetli Dr. Güvener’in “milletvekilliği rekorunu kırdı mı bilmiyorum. Fakat her seçimden “vekil” olarak çıkma başarısı gösteren Angolemli  tutun ki KKTC meclisimizle özdeşleşirken, o mecliste   “Angolemli olmazsa olmaz” düşüncesini kanun kural gibi çakmış ender politikacılarımızdan biridir..

Ve Angolemli yıllardır halkın meclisteki sesidir..

Küçüklü büyüklü sorunların  sorgulayıcısıdır.

Haksızlıkların, riyakârlıkların, yolsuzluklarla kapkaç düzenlerin karşısına çoğu zaman  tek başına dikilip hesap sorandır..

Ve asıl mesele şudur:  Onca yıllardır Meclisimizin bu kadim ve daim milletvekilinin “tertemiz adıyla sanına” fiskelik “kara” bulaşmamıştır.. Töhmetle şaibe altında kalmamıştır..  Pek çok politikacının bozuk paralar gibi savrulduğu ülkede Angolemli adı dürüstlüğün güvencesi olmuştur…

Bu politikacımız, sadece partisinin değil, tüm partilerimizin alkışlarıyla Meclis Başkanlığına getirilmeyi yıllar öncesinden hak etmiştir. Bugün o hak “tartışmasız” oy birliğinde yerini bulmalıdır…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar