Poyraza Tutulan Çocuklar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Poyraza Tutulan Çocuklar

Ahmet OkanAhmet Okan

Bir zamanlardı çocukların yanakları poyraza tutulurdu.

Al al yüzleri poyraz olan çocukların daha sonra yanaklarından derileri sökülürdü belli belirsiz.


Sorulduğunda “Poyraz oldu” denirdi…

Sokaklarda oynamaktandı ve kuzeydoğudan esen soğuk rüzgarlar çocukların yüzünde donar kalırdı.

Bir şekilde soğuk yanığıydı bu.

Günümüzde sokaklarda oynayan çocuklar olmayınca, yüzleri poyraza tutulan çocuklar da yoktur.

Zaten çoktandır kuzeydoğudan esen sert ve soğuk rüzgarlar da yoktur!

Sokaklar çocuklarındı.

Poyrazda ve her mevsimde…

Akşam oldu mu, televizyonun karşısına geçerdi insanlar.

Televizyon evlere yeni girmişti.

Siyah beyaz.

Bonanza serisi mutlaka izlenirdi bir de Casper adındaki çizgi filmler.

Genellikle o saatlerde, çocukların annesi günün yorgunluğunu atmak için bir koltuğa gömülmüş tek tek eline geçirdiği çorapların söküklerini dikerdi.

Çoraplar genellikle başparmağın vurduğu yerden sökülür oraları tamir edilirdi.

Top oynamaktan topuk altlarının söküldüğü de sıkça olurdu.

O şekilde sökükleri dikilen çoraplar ayakkabının içinde biraz rahatsız edici olsa da, adet böyleydi, ya da ne sebepten olursa delinen çoraplar atılmaz, tamir edilerek kullanılırdı…

Genç kızların kışın giydikleri çoraplar delindiğinde, delinen yere oje sürülür, söküğün büyümemesi sağlanır, kullanım ömrü uzatılırdı.

O ojeli çoraplar bazan göze batardı.

Kimisi kırmızı, kimisi pembe, kimisi bej renginde…

Radyo ya da televizyon bozuldu mu radyo ve televizyon tamircisine götürülürdü.

Radyoların genellikle lambaları yanardı.

Ahşap radyolar lambalıydı ve lamba yandı mı, her şey devre dışı kalırdı.

Radyosuz ev olamayacağından tamir işleri aceleyle yapılmak istenirdi ama o dönemlerde tamircilerin başlarını kaşıyacak zamanları yoktu…

Hayat devam eder giderdi…

Sinemalarda film koptu ya da yandı mı “makiniiist” diye sesler yükselirdi izleyiciler arasından öfkeli öfkeli.

Makinisti bir telaş alırdı, adeta eli ayağı karışırdı tekrardan filmi başlatmak için.

Ahalinin en tahammül edemediği şey bunlardan biriydi!

Film kopmamalıydı ki konu dağılmasın.

Yanan film karesinin yanış şekli beyaz perdeye yansırdı…

Hayat bazan bir film karesinin yanması gibidir!

Bu sıralar aramızdan birçok dostumuz terk etti bu hayatı.

Son olarak değerli kardeşimiz Dr. Eray Deliceırmak.

Onun da çocuk yüzü poyraza tutulmuştu Lefkoşa sokaklarında.

Ve sonuçta, nasıl akıp geçmişse bir çırpıda zaman, ki henüz çok erken,

An geldi,

Sanki bir film karesi gibi yanıp tutuştu hayat…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar