BİR AYAĞIM ÇUKURDA - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

BİR AYAĞIM ÇUKURDA

 

Söylendiği tarihi unuttum ama meşhur bir söze dönüşmüştü.
Kendisini New York’a görüşmelere davet eden Birleşmiş Milletler’e rahmetli Denktaş, “Değil New York’a beni zorla kimse Ortaköy’e bile götüremez” deyivermişti.
Tabii sonrasında tıpış tıpış New York’a gitmişti rahmetli.
Ta Annan Planı’na son şeklinin verileceği İsviçre-Bürgenstock görüşmelerine kadar yapacaktı bunu.
Fakat, Bürgenstock için rest çekecek ve bu restini de yerine getirip gitmeyecekti.
İstifade etmeyecekti.
Mehmet Ali Talat ve Serdar Denktaş’a vekalet verecek ve Lefkoşa’da oturup muhalefet yapacaktı.
Sonrası malumdur.


      ***

19 yaşındaki oğlum karşıma dikildi ve “bir anlaşama olacak mı, sen görecek misin” diye sordu.
“Benim bir ayağım çukurda inşallah siz görürsünüz” dedim.
“Bir ayağım çukurda” kısmına itiraz etti.
Ama itirazı sonucu değiştirmiyor.
Bizim nesil savaşın içine doğdu. Ve hayatının her anına Kıbrıs sorunu damgasını vurdu.
Ömrümüzün yarısından fazlasını “Kıbrıs sorunu çözülür mü?” sorularının peşinde harcadık.
Her görüşme arifesinde heyecanlandık. Her kriz haberiyle kahrolduk.
Annan Planı’yla umutlarımızı kanatlandırdık.
Peki ne oldu?
Sırasında Ortaköy’e gitmenin bile nafile olduğu bir nesilden nasıl bir davranış beklenebilir?

      ***

Aslında bu sözün mucidi ben değilim.
Rahmetli babam çok kullanırdı. Ve babamın nesli.
Büyük Britanya İmparatorluğu’nun overseas vatandaşları olarak başlamışlardı hayata.
Henüz yeni kurulan ve ayakları üzerinde durmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti,  Osmanlı’dan kurtulmanın heyecanıyla megalo idea peşinde koşan ve Kıbrıs’ı büyük hayallerinin önemli bir parçası olarak gören Yunan milliyetçiliği, “Yunanistan’a bağlanalım” diye silahlanan bir EOKA ve “Ya taksim ya ölüm” diyen bir TMT.
Bir sabah uyandıklarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğunu işitmişlerdi radyolardan ve şok geçirmişlerdi.
Bu şok ancak 3 yıl ayakta tutabilecekti Kıbrıs Cumhuriyeti’ni.
Sonrası çatışmalar, göçler ve gettolar.
Denktaş ile Klerides’in 1968’de ağızlarında pipolarıyla poz verdikleri o meşhur fotoğrafla başlayacaktı görüşmeler.
Ve her görüşme öncesi onlar da umutlanacaklar, her kriz haberiyle kahrolacaklardı.
Demek ki bu durum babadan oğla miras geçecekmiş.
Bizim de kaderimizde yazılı olan buymuş. Kodu da şu cümleymiş:
“Benim bir ayağım çukurda inşallah siz görürsünüz…”

       ***

Görüşmeler salı günü başlıyor.
Karışık duygular içindeyim.
Görüşmelerin zorlu geçeceğinden falan değil.
Yeni bir plan çıkacak ortaya ve adına “Ban Ki-moon” planı da diyecekler.
Daha çok toprak vereceğiz belki, daha çok köy boşaltılacak.
Mülkiyet sorunu içinden çıkılmaz bir hal alacak.
Bunların hiçbiri önemli değil bence.
Bu gök kubbenin altında aşılmayacak sorun yoktur.
Yeter ki niyet olsun.
Ve sorunları aşacak kararlılıkta bir liderlik.
Sizce her ikisi de var mıdır?
Niyet ve kararlı bir liderlik?
Sanırım görüşmelerle birlikte bu sorunla da uğraşacağız.
Herkes hazırlıklı olsun, “Ortaköy’e bile gitmem” zihniyeti ile mücadele etmeye.
Yoksa babamın bana söylediği, benim de oğluma aktardığım cümle kaderimiz olarak sürer gider…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar