Futboldan daha çok diğer spor branşlarına yatırım yapılmasını savunan, bir dönem elimden geldiği kadar voleybol ve hentbol özelinde birçok branşa destek olan spor yazarlarından biriydim.
1974’ü geçtim, KKTC kurulduğu 1983 yılından günümüze kadar geçen 33 senede boş tarlaya çim ekmeyi becerememiş, futbol oynanması için güzel zemin hazırlamayı başaramamış bir toplumuz ne yazık ki. Ve her şeye rağmen devletin tüm imkanları sonuna kadar futbola açılır, futbolcuya yatırım yapılır ama diğer branşlar hep öksüz kalır.
Basketbol özellikle son 3 yıldır popülaritesini yeniden artırmış, yerli yabancı sporcu transferleri ile dikkat çekmiş, basının gündemine gelmeyi başarmış bir branştır. Var olan kulüpler de ciddi bütçeler ayırmayı başarmış, hatta liglere sponsor bile bulunmuştur.
Bu hareketliliğin arasında özellikle bu sezon için camiadan kesimler arasında ciddi tartışmalar da yaşanmaya başlandı. İcraat olan, başarı olan veya vitrinde olan bir alanda bu tip tartışmaların yaşanması da demokrasinin güzelliğidir elbette.
Ancak bu tartışmaların dozunun oranı dengelenemezse kaybeden camia olacaktır, tartışan kişiler veya kurumlar olmayacaktır bunu belirtmek istedim.
Orhun hocamın açıklamalarını okudum. Ciddi konularda iddiaları olmuştur. Federasyondan başka kulüplere, başka kulüp sporcularından başka kulüp antrenörüne hatta doping merkezine kadar birçok konuda ciddi iddialı açıklamalar yaptı, eleştiri getirdi.
Yani sezon ortasında, bir takımın antrenörü olarak Orhun hocamın böyle bir açıklama veya böyle bir çıkış yapmasını hiç doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Hele ki bir gün sonra antrenörü olduğu takımının, suçlama yaptığı takım ile deplasmanda bir maçı var iken böyle bir açıklama çok da olumlu hava yaratmamıştır.
Kendisi bu camiaya başkanlık için de aday olmuş, çeşitli engellerle karşılaşarak bu hedefi yolunda adım atamamıştır. Ama kendisi başkan olsa idi ve bu açıklamayı mesela suçlama yaptığı YDÜ’nün antrenörü yapsaydı ben aynı şeyleri yine yazacaktım bunu da belirtmek isterim.
Liglerdeki kulüp sayılarının azlığı, sporcu yetiştirmedeki sıkıntıları herkes biliyor elbette. Hatta YDÜ’nün okul ve burs avantajını kullanarak başarılı sporcuları bünyesine almaktaki avantajı diğer kulüpler için bir dezavantaj. Ama buna karşı yapacak tek şey yeni sporcu yetiştirmek, sporcu kazanmak için çalışmaktır.
Kim kaç sporcu yetiştirmiş veya kim kaç takım kurmaya çalışmış da federasyon bunu kabul etmemiş? Herkes daha fazla çalışmalı, daha fazla sporcu kazandırmalı. Sadece basketbol için değil bu. Yüzme için de, hentbol için de voleybol için de.
Okullardaki beden eğitimi derslerine ne kadar önem veriliyor mesela? Başarılı sporcu yetiştirmek için kaç okulda, kaç beden eğitimi öğretmeni var mesela uğraşan?
Naçizane fikrim, yükselişte olan bir branş için olay yaratıcı, yıpratıcı açıklamalar veya acımasız eleştiriler yapmak ancak sezon sonunda veya o camianın genel kurulunda olursa mesaj daha doğru verilebilir. Yoksa kaybeden yine camiada emek veren sizler olacaksınız…
