AZAP ÜZÜMLERİ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

AZAP ÜZÜMLERİ!

Ahmet OkanAhmet Okan

“Karşıdakiler” adlı dünkü yazımızda “Gazap Üzümleri” adlı romanın yazarının ismi yanlış yazılmıştı.

John Steinberg yerine doğrusu John Steinbeck olacaktı.


Bu yanlışlığı fark edince yazarın biyografisine de göz gezdirdik, kendisi bir ırgat çocuğu ve hayatı zorluklarla geçmiş.

Haliyle birçok eserinde çalışan kesimin acılarını yazmış.

Birçok romanı beyaz perdeye aktarıldı ve Nobel Edebiyat ödülü dahil birçok ödüle layık görüldü.

Yazar 1968 yılında hayata veda etmiştir…

İşte o yıllarda, yani 1968’li yıllarda Kıbrıs’ta havalar bulanık ya da dalgalı bir suyu andırıyordu, hani öyle bir suya baktığınızda yüzünüz kırılan cam parçalarını andırır.

Memleket de öyle kırılacak, dalgalı sulara yansıyan yüzümüze benzeyecekti.

Öyle bir şeydi, dünya yine kaynamaktaydı.

68 kuşağının yükseldiği bir dönem olmasına rağmen arsız devletler gezegenin sırtını delik deşik etmeye devam ediyor, binlerce insan ölüyordu dünyanın her tarafında.

Ama hayat sürüp gitmekteydi ki her zaman böyle olmuştur kim durdurabilir ki hayatın akışını?

Sinemalarda iki film birden gösterilen yıllardı ve radyolar birbirinden güzel parçalar çalmaktaydı.

Öyle ki, incelemeye değer doğrusu, o dönemlerde yapılan müziklerin birçoğu bütün zamanların müzikleri olagelmiştir.

Cem Karaca’dan Barış Manço’ya, Manço’dan Fikret Kızılok’a ve Kıozılok’tan Selda ve Edip Akbayram’a kadar birçok müzisyen o yıllarda yetişmiş, en güzel eserlerini o dönemler üretmişlerdi…

Beatles, Rolling Stones, Jimi Hendrix ve birçok dünya sanatçısı o dönemlerin yetiştirdiği bir kuşaktı.

Ve bu kuşağın eserleri günümüzü bile etkilemeyi sürdürüyor, fakat enteresandır, yeni eserleri ile değil o dönemin eserleri ile sürüyor bu etki.

Nedir bunun nedeni?

Koşullar önemli olsa gerek.

Siyasi olsun, kültürel olsun yapılan bütün çalışmalar ya da meydana gelen hareketler, içinde bulunduğu koşulların ürünü olabilir ancak ve bunların tekerrürü söz konusu değildir.

Orada kalır ama kendisinden sonra gelen dönemleri de etkiyebilir…

1968’li yıllarda Çağlayan Parkı ya da halk arasında bilinen adı ile Çocuk Bahçesi Lefkoşalıların en çok uğradığı alandı.

Sözde çocuk bahçesiydi ama büyükler daha çok uğrardı galiba, ailece.

Yazlık sinemalar, bazı pastane ve barlar orada olduğundan çevre oldukça hareketliydi.

Bunlara kahvehanelerle bayramlar da eklendi mi, yaşamaya değerdi doğrusu.

Kıbrıs meselesi sadece Çocuk Bahçesi’ni değil tüm Çağlayan bölgesini de perişan etti; genişleyen Lefkoşa’nın bir kenar mahallesine dönüştü.

Konu ile ilgili yetkili makamlar Baf Kapısı ile birlikte Mağusa Kapısı’nın açılması için gereken gayreti gösterip bunu gerçekleştirmeleri halinde, bölgenin yeniden belirli bir canlılığa kavuşacağı söylenebilir…

O sinemalar artık yok, iki film birden de oynatılmıyor.

Ama koşullar böyle ve bu koşullarda bunlara gerek de yok.

Zaten memleket bir sinema ve herkesin hayatı da film gibi…

Diyeceğim, bizde de “Gazap Üzümleri” olmasa da “Azap Üzümleri” romanı yazılabilir!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar