Bir toplantıda, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş mevkidaşı Beşir Atalay’a “Kıbrıs Türkü Türkiye ile var olabilir. Burada büyük bir dava yürütüyoruz, Türkiye’nin yardımlarının artarak sürmesi kaçınılmazdır” anlamına gelen görüşler söylemiş.
Toplantı bitmiş, Beşir Atalay’ı uğurlamak için yürürlerken üst düzey bir görevli Serdar Denktaş’a “Serdar Bey karşınızda artık Anadolu halkının paralarını yağmalattıracak bir Ankara yoktur” demiş.
Serdar Denktaş bunun üzerine öfkelenmiş ve yüksek sesle “haddinizi bilin, benimle böyle konuşamazsınız” falan demiş.
Bu ciddi gerginlik krize dönüşmüş. Anlatanların ifadelerine göre “bırakınız ne halleri varsa görsünler” tavrına neden olmuş.
***
Bu olayı birkaç güvenilir kaynaktan doğruladım.
Fakat yine de bir miktar iddia ve spekülasyon içerebilir.
Doğrusu Serdar Denktaş’ın çıkıp da olayın nasıl meydana geldiğini açıklamasıdır.
Fakat, bu yazının amacı Ankara ile Serdar Denktaş veya KKTC Hükümeti arasında kriz vardır öngörüsünde bulunmak değildir.
Zaten böylesi bir öngörüye de kimsenin ihtiyacı yoktur. Sağır sultanlar bile ciddi sorunlar yaşandığını duymuştur artık.
Bu yazının amacı artan döviz karşısında tarihinin en önemli yıkımının eşiğinde duran hükümetin durumunu değerlendirmektir.
***
“Artan döviz karşısında hükümet tedbir alsın” diyenler aslında boşa konuşuyorlar.
Dövizle ödenen kiraları veya taksitleri hükümetten talep edenler, dövizle ödenen okul paralarını hükümetten bekleyenler, dövizin artışıyla oluşan pahalılığı hükümetin ortadan kaldırmasını isteyenler, “döviz karşısında maaşımız eridi” deyip de maaş artışı bekleyenler ve daha diğerleri çok iyi biliyorlar ki hükümetin değil bunların hepsini, bir tanesini bile yapacak durumu yoktur.
Bu hükümet döviz artışı öncesi maaşları bile ödemekten acizdi.
Bu aciziyet devam ediyor üstelik en büyük döviz mağduru da bu hükümet olacak çünkü muhtemelen oluşacak krizden dolayı en büyük gelir kaybını bu hükümet yaşayacak.
Peki ne olacak?
Vatandaş büyük bir yıkımın kahredici kaderine mi terk edilecek?
***
Var olan statükoda bu krizden en az zararla çıkmanın tek adresi vardır o da Ankara’dır.
Zaten sorunun kaynağı oradadır.
Biz ona bağımlılığın bedelini ödüyoruz veya ödeyeceğiz.
Bu noktanın anlaşıldığı gün birtakım tedbirler alınabilir.
Bunu kim mi anlayacak?
Serdar Denktaş ve Özkan Yorgancıoğlu aynaya bakarlarsa görürler.