Arkadaşım ve yeğenim İskender Hikmet - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Arkadaşım ve yeğenim İskender Hikmet

 

Dün 30 Kasım’dı.


Birçok insan için son altı yıl olduğu gibi sıradan bir gündü.

Ailemiz için büyük ihmaller zinciri sonucu Atlasjet Isparta uçak kazasında kaybettiğimiz yeğenim Fizik Profesörü İskender Hikmet’in ölümünün 6. yıldönümüydü.

Hikmet ailesi daha önce de büyük travmalara maruz kalmış tarifsiz ve ani üzüntüler yaşamıştı.

Bunların acısını yaşım itibariyle hissetmiş değilim.

İnsanın akrabasını veya arkadaşını kaybetmesi büyük bir üzüntü kaynağıdır.

İnsanın hem akrabasını hem de en yakın çocukluk ve okul arkadaşını ani bir şekilde kaybetmesinin ne derece büyük bir acı olduğunu varın siz düşünün.
Büyüklerimiz doğru söylemiş ateş düştüğü yeri yakar diye.

Bu daha önceki ölümlerin acısına hiç benzemedi.

Tarifi zor.

Zamanla da geçecek gibi değil.

Çaresi yok ama kabullenmek de çok zor.

xxxx

Aynı yıl bir hafta arayla Kıbrıs Türkü’nün en karanlık günlerinde doğduk İskender’le. O benden daha sonra doğacak olmasına rağmen bekleyemediği için bir ay erken doğdu. Babası mücahit olduğu ve mevzide olduğu için benim babam teyzemi erken doğum için acilen hastaneye kucaklayıp götürdüğünü aile içinde hep anlatırlar.

Aynı ana okul, ilkokul ortaokul ve lisede okuduk.

Birçoğunda ayni sınıf arkadaşıydık.

Yaz ayları hep birlikte geçti.

Yaz aylarında birlikte geçirdiğimiz güzel günleri ve anıları artık ben tek başıma onun yardımı olmadan anlatmaya ve yaşatmaya çalışıyorum. Şimdi düşünüyorum da onun gibi bir arkadaşım olduğu için son derece mutlu ve keyifli bir çocukluk geçirdim.

Zekasına ve birçok konudaki maharetine rağmen son gününe kadar mütevazılığı ve beyefendiliğinden hiç ödün vermedi. Çocukluğunda nasıl saydı son güne kadar ayni çizgide devam etti.

Üniversiteye anma törenine gittiğimizde yapılan konuşmalar ve öğrencilerinin anı defterine yazdıkları ve söyledikleri onun çocukluğundaki duruşundan hiçbir şey kaybetmediğini göstermişti.

Anlatılanlar ve yazılanlar o çocukluğundan beri tanıdığım birlikte büyüdüğüm arkadaşımdı.

Üniversitedeki ofisinde duvarda koskocaman Kıbrıs haritasını görünce vatanımızın dışında olmasına rağmen Kıbrıs’ın onun içinde yaşadığını daha iyi anladım. Hangimizin çalışma odasında Kıbrıs’ın tam boy haritası var diye düşünmeden edemedim.

Eğitimdeki başarısıyla yaşıtlarının hep önünde gitti.

Aile kurmakta da birçoğumuzdan önde gitti.

Çocukluğumuzda ona derslerindeki başarısından dolayı annem daha liseyi bitirmeden “Profesör” dedi. Derslerinde bu derece başarılı ve sistematik çalışan biriydi.

Akademik başarısına rağmen Amerika’ya anlayamadığımız bir sebepten dolayı burs alamadı. Üzüldü ama dert etmedi. Fransa’dan burs aldı ve orada eğitimini tamamladı. İsviçre de Cern’de çalışma imkanı bulan ender bilim adamlarından biriydi.

Sanki hep bir acelesi vardı.

Öyle de oldu ölümü de hepimizden önce tattı.

xxxx

Kazadan önceki pazar günü eşi ve çocuklarla birlikte bize geldiler.

Hiç yapmadığı şekilde ağabeyi giderken o ben biraz daha kalayım dedi.

Birçok kez olduğu gibi yeni aldığım kompüterle ilgili problemleri çözdü.

Birlikte fotoğraf çektirdik.

Bana özel olarak veda ettiğini nereden bilebilirdim?

Isparta’daki toplantıyı ve üzerinde çalıştıkları projeden bahsetti. 

Cuma sabahı kaza haberini işe gitmeden TV’de görünce ben hala daha onun uçakta olduğunu düşünmedim, ta ki ağabeyinin eşinden o telefon gelene kadar.

Onu tanıyanlar dinimize verdiği önemi de bilirlerdi ama o bunu göstermek için en ufak bir davranışta bulunmazdı. Hep düşünmüşümdür. Dini vecibelerini herkes onun gibi istismar ve gösterişe elvermeden yerine getirse bugünkü Türkiye nasıl olurdu diye.

Sakin, mütevazı, hiciv dolu ve kendini ailesine ve bilime adamıştı.
Geride öldüğünü hala daha inkar eden bizlerle, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşünen üç çocuk, eş, anne ve ağabey bıraktı.

       xxxx

Babası, eniştem Hizber Hikmet’in cenazesinde söylenenler bence onun için de geçerliydi.

Söylenenler hala daha belleğimde.

“Üzüntümüz bu dünyadan göçüp gitmesinden değil.”

“Kıbrıs’ta onun gibilerinin sayısının azlığından ve artmamasından.”

Bir evlat, bir baba ve mesleğine olan saygısından dolayı hepimize rol modeli olacak bir Kıbrıslı Türk’tü İskender.

Kıbrıs Türkü’nün az olan ve giderek de azalan türünden.

Çok çalışan, öğrenen, öğrendiği ile düşünüp üreten, az ve öz konuşanından…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar