ANASTASİADİS’Lİ RUM TARAFI MÜZAKERELERLE OYNAMAYA DEVAM EDİYOR! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 10, 2024
Köşe Yazarları

ANASTASİADİS’Lİ RUM TARAFI MÜZAKERELERLE OYNAMAYA DEVAM EDİYOR!

   Müzakereler şubat ayında başlarken içte ve dışta,  “üç ayda referanduma gidilecek”  müjdeleri veriliyordu!
Eroğlu Türk tarafının menfaatleri korunacaktır derken,  Anastasiadis samimi olarak çözüm istediğini söylüyordu. Üstelik bu  “büyük” samimiyetini ispat etme  gereğinde,  “Tek Egemenlik”  başlıklı   “ortak açıklamaya”  muhalefet yapan Rum siyasi partilerine de  16 maddelik açıklaması  ile yanıt veriyordu…
AYNI SIRALARDA:  Rusya’nın  en büyük  savaş gemisi  “Büyük Petro”  Limasol Limanı’na geliyordu!  Ve Rus Dışişleri Bakanlığı da üstüne vazife imiş gibi  “müzakerelere takvim konması ile  reçeteler sunulmasına  karşı olduğunu”  açıklıyordu!
(Bizse,  “bunu söyleyene değil  söylettirene bakın” diyorduk!  Çünkü daha  “ya bismillah”  denmeden Anastasiadis  Rusya üzerinden hem çıkarına zemin yaratıyor hem de müzakereleri zamana yayacağının müjdelerini veriyordu…)
Öte yandan ABD Başkan Yardımcısı Biden ve Dışişleri Bakanı Kerry Rusya’nın inadına “iki ayda çözüm olacaktır”  açıklaması yapıyorlardı!  Eh koskoca Amerika  “iki ayda çözüm”  demişse  olurdu vallahi!  Umutlar bir kez daha en renkli konfetiler gibi uçuştuydu Kıbrıs semalarında!
YA BİZİMKİLER NE DİYORLARDI?   “Barışçı çözüm isteriz!”   “Üç ay sonra referanduma gideriz!”
Aradan beş ay geçti.  Müzakereler  yavaşlamakla kalmadı,  kopma noktasına geldi!  Bir süredir bunu anlatmaya çalışıyor ve soruyoruz:  “Neden çözüme çok yakınız  açıklama ve umutlarına karşın  sonuca gidilemedi?” 
Bizi izleyenler bilecekleridir:  Müzakereleri  hem  Anastasiadisli Rum’un hem  büyük yandaşı haline gelen AB’nin yarattıkları siyasi kokuşmuşluğu ile  ortaya koymak için başından beridir her yönü ile  neşterliyoruz. 
Diyeceksiniz ki  “kesin yargıya varmak için var mı elinde ispatını ayazlatacak somut belgelerinle bildiklerin?”
İŞTE CEVABI:   Evet vardır!  Rum liderliği ile halkının ve kilisesinin  “Kıbrıs adasına egemen olmayı hedefleyen ulusal ideası ile bu idealini gerçekleştirmek yollarında üç asırdır  verdiği ulusal mücadelesinin  evrak’ı metrukesi!” 
Zaten bu tarihi gerçeğin  ne demek olduğunu anlamazsanız neden Rum halkı ile bu adada bir çözüme ulaşmanın,  hele bu siyasi koşullarda mümkün olmadığını da anlamazsınız! 

Ve zannedersiniz ki  “çözüm yolunu tıkayan Türkiye ile Türk tarafı olmaktadır!”
BUNA KARŞIN:  Elbette ki Rum tarafı üzerinde de  çözüm için  baskılar  vardır ve  ilânihaye Kıbrıs’ta  çözümsüzlüğü sürdüremeyeceğini  bilmektedir.
İşte  Anastasiadisli Rum tarafı bu  “kaçınılmazlığı” Türkiye faktörünü de içine kattığı kendine özel  “siyasi taktiklerle”  lehine çevirmek istemektedir! 
BİR:  İlk hedef  “Türkiyesiz bir Kıbrıs”  çözümüdür!  Bununla amaçlanan bir taşla iki kuş vurmaktır:  Hem Türkiye’yi adadan uzaklaştırmak hem de Kıbrıs Türk halkını güvencesiz bırakıp  “kendine muhtaç” duruma sokmaktır!
İKİ:  Bunu başarırsa nihai çözümdeki ikinci hedefi,  adadaki Türk halkına siyasi eşitlik değil azınlık hakları vererek  sonuçta kendi çoğunluğunu egemen kılmaktır!
ÜÇ:  Bunu da başardıkta söz konusu egemenliğini gerçekleştirmek için şu veya bu şekilde Kuzey’e dönmesi gerekir,  müzakerelerde bu  “gerekeni” karar olarak çıkarttırmaktır!
DÖRT:  Dolayısıyla müzakereler sürecinde herkeslerin de farkında olduğunca, sürekli  “azınlık-çoğunluk”  üzerine kurulu  “önerilerde”  bulunmaktadır!   (Bir hatırlatma yapalım.  Mesela  artık “dönüşümlü Başkanlığı” kabul etmiyor,  çünkü mevcut stratejisine uymuyor!)
PEKALA:  Türk tarafı bu istekleri kabul etmezse ne olur?  Türk tarafı ile halkı ve Türkiye  eğer birlikte bu soruya cevap vermezse sittin sene daha Rum’un oyuncağı olarak kalırız!                      

  **********    


   BU KEZ OYUNUN ADI   (ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ)  

Ne var ki geç başlandı!   Hazırlıkları sürer,  değişiklikleri yapılır hatta değişiklikler Meclis’te oylanıp kabul görürken,  halkın önüne getirilmeyen,  tartışılıp tartıştırılmasından kaçınılan hatta kelli felli diyeceğimiz bir Anayasa uzmanını bile çağırıp  olayın içine katmaktan  “imtina”  edenler;  şimdi  “hadi Anayasa değişikliklerine niçin  “evet”  niçin  “hayır”  diyeceğimizi tartışalım”  işgüzarlığında yollara düştüler! 
Hem de bizatihi  “Anayasa değişikliğini yapan,” “oylayan,”   “iyi iş çıktı” diyen ve  “savunan  kesimlerin”  kendi kesimleri! 
Ve bizzat Sol cenahın içinde  kıyamet koptu:  “Vay sen miydin Sağ’la aşna fişne olup böylesi istenmeyen bir Anayasa değişikliği yapan!”  Nasıl olur da  Sol milliyetçiler ve   faşistlerle  ayni saksıya siyer!”   “KKTC gibi  ilanı  bile fiyasko olan  de-fakto bir sistemin  Anayasası nedir ki  değişikliği olsun?”
O ESKİ HASTALIK:  “Denktaş’ın devleti” saplantısı! Ee kardeşim ama aradan otuz bir yıl geçti! 
Otuz bir yıldır Sol kesim olarak  “Denktaş’ın devleti” dediğiniz bu devletin  tam üç defa iktidarı oldunuz!
Her defasında  Rum’un “sahte devlet” dediği bu devletin olanca nimetlerini tepe tepe kullanırken “kadrolama hareketi” diyerek partizanlığın dik alâsını  yaptınız.
Her iktidara geldiğinizde muhalefetken aforoz ettiğiniz popülizmin şahını icra eylediniz! 
KKTC’ye   “korsan”  “hellim cumhuriyeti”  derken  halkına  da  “mandırada  yaşayanlar”  lakaplarını taktınız sonra da gittiniz hem Papadopulos’la hem Hristofyas’la    “sözde”  değil,  ciddi ciddi  ve her türlü  “devlet başkanlığı”  saltanatı ile donanmışlıkta,  KKTC’yi temsilen görüştünüz!          Üstelik hem KKTC’nin hak ve hukukunu savundunuz  hem eğri büğrü  baktığınız TC  ile iş birliğine girdiniz! 
İktidar uğruna KKTC’yi ilan eden,  bayrağını bile kendisi çizen Rahmetlik Denktaş’ın oğlu ile bile hükümet kurup aynı KKTC’nin güvenlik ve esenliği ile kalkınması yollarında gıkınızı bile çıkarmadan kader birliği yaptınız!
Muhalefette iken hem etik hem de yasal zorunluluktan kaynaklanan,  “milletvekillerinin”  göreve başlarken ve görevden ayrılırken   “mal beyanında  bulunması”  gerektiğinin haykırışları arşı alâya yükselirken; nedense bu büyük olayı Anayasa Değişikliğinin kapsama alanına sokmaktan sarfınazar eylediniz! 
Şimdi  bizzat  “sizin yapıp sizin  kortardığınız  Anayasa  değişiklikleri”   referanduma giderken  kafanıza denk gelmeyen  maddelerinden dolayı  “hayır” çağrıları yapıyor yahut  “evet” denmesi için yırtınıyorsunuz… 
BAŞA DÖNELİM:  “Tanınmamış Devlet olduğumuz için kendi küçük dünyamızı yarattık,  kendimizce oynuyoruz işte!”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar